Direniş Komiteleri: Tek yol Siyonist rejimi bölgeden kazımak
Filistin direniş komiteleri Mescid-i Aksa'nın yakılmasının 53. yıl dönümünde, ''Mescid-i Aksa'yı savunmanın tek yolu Siyonist rejimin kanserli tümörünü tüm bölgeden yok etmektir.'' dediler.
Filistin direniş komiteleri yaptığı açıklamada, Siyonistlerin tehlike ve komplolarının Mescid-i Aksa'yı tehdit etmeye devam ettiğini ve camiyi korumak ve savunmanın tüm silahları birleştirerek ve Siyonist rejimin kanserli tümörünü bütün bölgeden yok etmekten başka bir yolunun olmadığını ifade etti.
Avustralyalı Siyonist Yahudi Dennis Michael Rohan'ın 21 Ağustos 1969'da Mescid-i Aksa'ya girerek, Kıble Mescidi'nin mihrabını ve bin yıllık minberini ateşe vermesinin üzerinden tam 50 yıl geçmesine rağmen Siyonist rejim İsrail işgalinde bulunan Harem-i Şerif hala yangın yeri.
Irkçı İsrail yönetimi, fanatik Yahudileri, polis korumasında Mescid-i Aksa'nın avlusuna alıyor ve zaman zaman Müslümanların girişlerine de yaş sınırlaması getiriyor. Birçok radikal Yahudi örgüt ve siyasetçi, daha önce iki kez yıkılan bir Yahudi tapınağının bulunduğunu iddia ederek Harem-i Şerif'in kendileri için de ibadete açılmasını istiyor.
Son dönemde İsrail yönetimi tarafından Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerinde ciddi bir artış yaşanırken, fanatik Yahudilerin Harem-i Şerif'in tarihi statükosunun değiştirilmesi ve üzerinde Süleyman Mabedinin yeniden inşa edilmesi yönündeki çağrıları yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
İsrail'in Mescid-i Aksa'ya çıkan yollarda birçok sinagog inşa ettiği veya inşasını planladığı, böylece Müslümanların Aksa'ya ulaşımını engellemeye çalıştığı ve kutsal mabedi adeta yabancı turistlerin ziyaret ettiği bir müzeye dönüştürdüğü kaydedilen açıklamada, "işgal devletinin Harem-i Şerif'te restorasyon çalışmalarını engellediği ve kendi kanunlarını dayattığı" hatırlatıldı.
Mescid-i Aksa üzerindeki tek meşru mercinin Kudüs İslami Vakıflar İdaresi olduğu vurgulanan açıklamada, Arap ve İslam dünyasına "Harem-i Şerif'e yönelik sorumluluklarını yerine getirme" çağrısında bulunuldu.
Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki vakıflar, işgal rejimi İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresi'nin himayesinde bulunuyor.
Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.
İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri baskın olarak tanımlıyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dışişleri Komisyonu, 13 Ekim 20016'da Mescid-i Aksa'nın Musevilikle bağına dair herhangi bir ibarenin bulunmadığına ilişkin tasarıyı oylamış ve 6'ya karşılık 24 oyla kabul etmişti. Karar tasarısı daha sonra UNESCO Yürütme Kurulu tarafından da onaylanmıştı.
UNESCO Dünya Mirası Komitesi ise 7 Temmuz 2017'de işgal rejiminin Kudüs'te Mescid-i Aksa ve çevresinde egemenlik hakkı iddiaları ve yürüttüğü yasa dışı kazıları kınayan bir tasarıyı kabul etmişti.(Ajanslar)