Nuri el-Maliki’den Sadr’ın tutumuyla ilgili açıklama
Irak’ın eski başbakanlarından Nuri el-Maliki, Sadr grubunun neden olduğu son şiddet olayları ve Mukteda Sadr’ın özür açıklamasıyla ilgili yedi maddelik bir bildiri yayımladı.
Irak’tan yayın yapan Nas News’in haberine göre Sadr grubunun en önemli rakiplerinden biri olan Dava Partisi lideri Nuri el-Maliki, Mukteda Sadr’ın yönlendirmesiyle başlayan ve 30 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili yaptığı açıklamasında şunları söyledi:
Ulusal siyasi gruplara mensup siyasetçilerin söylemediği söz ve açıklamadığı bir ulusal ilke kalmadı; ancak bununla birlikte ben de aşağıdaki hususlara değinmek istiyorum:
1- Başkaları gücün pusulasına göre hareket etmekten bıkmışken güç kullanılarak bir siyasi gerçeklik dayatılamaz.
2- Savaş ateşini yakan biri, bu sürecin durdurucusu veya kontrol altına alıcısı olamayacaktır. Aynı şekilde o, bu savaşın meyvesini de toplayamayacaktır. Aksine, içeride ve dışarıda bu kanlı sahneyi çekip çeviren veya onu durduran etkili faktörler vardır.
3- Herkes mevcut siyasi sistemi koruma ve ülkenin anayasasının ve yasalarının şemsiyesi altında hareket etmeye söz verdi. Bizler, yanlış olan bir eylemi her kim tarafından yapılmış olursa olsun çekinmeden mahkum etmeliyiz.
4- Ülkenin yasal kurumları kanunlar çerçevesinde dokunulmazlığa ve saygınlığa sahiptir. Bu kurumlara yönelik saldırılar büyük bir suçtur. Yasalarda da bunlarla ilgili cezalar öngörülmüştür. Böylesine yıkıcı eylemler ve siyasi hayatın tahrip edilmesi, demokrasiye saldırı demektir.
5- On dokuz yıldır şiddet siyaseti, şu veya bu siyasi tarafların çekişmesi, onlar veya biz kavgası artık yeter. Irak halkının eline bütün bu yıllar boyunca acıdan, ızdıraptan, savaştan, ilerleme ve gelişme fırsatlarının kaçırılmasından başka bir şey geçmedi. Kalbinde ve aklında Irak’a yer veren birinin mutlaka bu inançta olması, siyasi adımlarını bu yönde atması ve anayasaya bağlı kalması gerekir. Ayrıca akla, mantığa, ulusal menfaatlere ve meşruiyete dönerek yasama, yürütme ve yargı güçlerinin hayata geçirdiği anayasa hükümlerine boyun eğmesi gerekir.
6- Halk, gücün kaynağıdır. Peki halkın bu kültürde ve siyasi partilerin hareketlerindeki yeri nedir? Yoksa bu halk bir propaganda afişi veya şahsi yahut partisel hedeflere ulaşmak için kullanılan bir rampa mıdır? Aynı şekilde halktan da beklenen hükmü kendisinin vermesi ve yasa dışı eylemleri ve yapılan yanlışları eleştirebilmesidir.
7- Her zaman söylediğimiz gibi bizim bağlı olduğumuz en temel şey, şiddetten ve yasa dışı güçten uzak durmak, siyasi sisteme isyan edip onu tahrip etmemektir. Tüm siyasi partiler, gerek hükümet temsilcisi gruplar gerekse muhalifler, hüküm vermeyi halka bırakmalıdır. Halkın görüşü, temsilciler meclisinde, kararlarda, yasalarda ve ona ilişkin tavırlardadır. Yargı gücüne ve çekişmeleri yasal olarak sonlandıran Federal Mahkemeye bağlı kalınmalıdır. Yürütme gücüne yasaları uygulamaktan sorumlu olan ve halkın menfaatlerini gözeten bir güç olarak bakmak, kurumlara ve onların kararlarına saygı gösterip onlarla çalışmak gerekir. Bunlar, herkesin üzerinde görüş birliğine varması gereken sözlerdir. Bu noktada insanların hangi gruba mensup olduğunun ya da hangi kimliğe sahip olduğunun bir önemi yoktur.”
Irak’ın eski başbakanı Nuri el-Maliki, açıklamasında ayrıca Irak Silahlı Kuvvetlerine ve Halk Seferberlik Güçlerine olayların yatıştırılmasındaki rollerinden ötürü teşekkür etti.(Ajanslar)