Afrin’in polisi El Kaideciler mi olacak?
El Kaide bağlantılı HTŞ'nin Afrin’e girmesi sonrası Suriye sahası kritik gelişmelere gebe. HTŞ’nin çatışmaya girdiği ÖSO unsurlarıyla anlaştığı, bu kapsamda sivil idarede söz sahibi olacağı ve "iç güvenlik unsuru" olarak bölgede kaldığı konuşuluyor.
Türkiye’nin Milli Güvenlik Kurulu(MGK) kararıyla terör listesine aldığı HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) Afrin’e girmesi sonrası Suriye sahası yeniden hareketlendi. HTŞ’nin Afrin ve Fırat Kalkanı Harekat bölgesindeki sivil idarede yer alıp almayacağı merak konusu.
Suriye’de sahada dengeleri değiştirecek kritik gelişme; Türkiye’ye müzahir, kendilerini Suriye Milli Ordusu(SMO) olarak adlandıran örgütler arasındaki çatışmalarla başlamıştı.
Çatışmaları fırsat bilerek afrin’e girdi
HTŞ; SMO içinde Üçüncü Kolordu’nun bileşeni Cephet’üş Şamiye ve Ceyş’ul İslam ile SMO’ya bağlı Hamza Tümeni, Ahrar’uş Şam ve Süleyman Şah Tümeni arasındaki çatışmaları fırsat bildi. Hamza- Ahrar’uş Şam- Süleyman Şah gruplarını destekleyerek 11 Ekim’de Cinderes’ten Afrin’e girdi.
Afrin’in merkezinde de kontrol sağlayan terör örgütünün, Fırat Kalkanı Harekat bölgesinde yer alan Azez’e yöneleceği konuşulurken, bölgede ateşkes sağlandı.
HTŞ, Afrin’de söz sahibi mi olacak?
14 Ekim tarihli anlaşmaya göre HTŞ’nin çatıştığı Üçüncü Kolordu kuvvetlerinin karargâh ve kışlalarına dönmesi, faaliyetlerini sadece askeri alanda yoğunlaştırması ve tutukluların serbest bırakılması isteniyor. En kritik madde ise “İki tarafın sivil kurumları düzenlemek ve reforme etmek için müzakerelere devam etmesi.”
Söz konusu maddenin terör örgütünün Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesindeki sivil idarede söz sahibi olmasının önünü açtığı dile getirilirken, sahada halihazırda terör örgütünün çekildiğine dair net bilgiler de bulunmuyor.
‘Polis’ gücü olarak bölgede mi?
Veryansın Tv’nin saha kaynaklarından edindiği bilgilere göre anlaşma kapsamında HTŞ’nin “askeri” güçlerini Afrin’den İdlib’e çekildiği iddiası konuşuluyor. Ancak “polis” gücü olarak bölgede kaldığı dile getiriliyor.
SMO’ya yakın bazı kaynaklar bu noktada El Kaide bağlantılı militanların sivil idarede yer alması dışında “iç güvenlik” unsuru olarak da Afrin’de kalmasının ciddi sorunlar doğuracağı tehlikesine dikkat çekiyor.
HTŞ’nin Türkiye’ye müzahir örgütlerin kontrol sağladığı bölgelerde sivil ve askeri bir unsur olarak yer almak istediği biliniyor.
‘Afrin’ hamlesi ve ılımlaştırma planı
ABD merkezli HTŞ’yi ılımlaştırma planına dair güçlü işaretlerin verildiği bir dönemde HTŞ’nin İdlib dışındaki sivil yapıda yer alacağı iddiaları dikkat çekiyor.
İlk sinyali 30 Ocak 2020 tarihinde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey vermiş, Jeffrey “Kendileri (HTŞ), terörist değil vatansever muhalif savaşçılar olduklarını iddia ediyorlar. Bir süredir uluslararası bir tehdit oluşturduklarını görmedik” demişti.
Jeffrey’in açıklamalarının ardından BM’nin raporlarında da İdlib’de tehdit önceliği olarak HTŞ’ye değil, doğrudan El Kaide’ye bağlılığını açıklayan Hurras el Din’e vurgu yapılmıştı.
Bu projeyi açık eden bir rapor da Uluslararası Kriz Grubu’ndan gelmiş, raporda “NATO üye ülkelerinin eninde sonunda HTŞ’yi terör örgütü olarak görmeyi ve etiketlemeyi bırakması gerekir. Birleşmiş Milletler de benzer bir değişikliği desteklemeli” vurguları dikkat çekmişti.
Kim bu HTŞ?
El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi kökenli HTŞ, İdlib’de Türkiye’ye müzahir gruplara karşı 2019’un Nisan ve Mayıs aylarında yaptığı operasyonlarla kentin yüzde 90’ınında kontrol sağlamıştı.
Ankara İdlib’den Türkiye’ye sivillerin göç edeceği öngörüsüyle HTŞ’ye karşı bir operasyona girişmedi.
Ancak giderek güçlenen terör örgütü, İdlib’de “Ulusal Kurtuluş Hükümeti” kurarak, kentin yönetimini tek başına ele aldı. Örgüt aynı zamanda Türk bayrağının yakılması ve PKK’ya silah sevkiyatı yaptığı haberleriyle de gündeme geldi.
HTŞ, bu süreçte Ankara- Moskova hattında da kriz yaratan bir unsur olarak ön plana çıktı.
Rusya İdlib’de Birleşmiş Milletler’in terör listesinde yer alan HTŞ’ye karşı operasyon alanını genişletirken, Türkiye operasyonların muhaliflere de yapıldığını “göç” endişesi ile birlikte dile getirdi.
Uzun süre devam eden sahadaki gerginlik, 27 Şubat 2020’de başlayan “Bahar Kalkanı Harekatı” ile Ankara ile Şam arasında sıcak çatışmaya dönüşmüştü. Türkiye bir ayda 54 şehit vermişti.
Afrin kimin kontrolünde?
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, (SMKD) 1 Kasım 2012 tarihinde, Katar’ın başkenti Doha’da yapılan toplantı sonrası “Suriyeli muhalefetinin çatı örgütü” iddiasıyla kurulmuştu.
Örgütün merkezi İstanbul’da, “Meclis” işlevi görüyor.
SMDK’nın kurduğu “Suriye Geçici Hükümeti” Gaziantep’te faaliyetlerine devam ediyor. Suriye’nin “tek meşru hükümeti” olduğunu iddia eden “geçici yönetim”, muhaliflerin elindeki Afrin, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekat bölgelerini kontrol ediyor.(Ajanslar)