Macron'un Fransa'sında milyonlar rejim değişikliği için yürüyor
Fransız medyasına göre, çoğu Paris'te olmak üzere sadece bu hafta 500'den fazla protestocu gözaltına alındı; bu sayı Ocak ve Şubat aylarındaki protestolarda gözaltına alınanlardan çok daha fazla.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz Kasım ayında, CIA tarafından finanse edilen İran karşıtı ayaklanmacıları Paris’te ağırladıktan günler sonra, İran'daki şiddet içeren gösterileri tuhafça “devrim” olarak nitelendirmişti.
Macron o zamanlar "Diplomasi, aynı fikirde olmadığınız insanlarla konuşmak ve faydalı şeyler yapmaya çalışmaktır," demişti. Gerçek devrimin evinde mayalanmakta olduğunu bilmiyor ya da bilmek istemiyordu.
Macron'un, emeklilik yaşını 62'den 64'e çıkarma yönündeki tartışmalı hamlesi üzerine geçtiğimiz üç ay boyunca Fransa'yı etkisi altına alan hükümet karşıtı protestolar, küresel sosyo-ekonomik hareketler tarihinde benzeri görülmemiş bir fenomen olan Sarı Yelekliler hareketini hatırlatıyor.
Son günlerde Fransa'daki protestolar ivme kazandı ve milyonlarca insan Macron'un popüler olmayan hükümetinin düşürülmesi talebiyle ülke çapında sokaklara döküldü.
CGT sendikasına göre Perşembe günü ülke çapında yapılan genel grevde yaklaşık 3,5 milyon kişi sokaklara döküldü ve halkın öfkesinde azalma belirtisi görülmedi. Her ne kadar zor durumdaki başkan Pazartesi günü yapılan güven oylamasından kıl payı kurtulmuş olsa da, siyasi kaderi neredeyse kesinleşmiş durumda.
Başka bir deyişle, öfkeli göstericiler sadece sözde "emeklilik reformu planının" iptalini değil, aynı zamanda Fransa’da “rejim değişikliği” ve Macron'un azledilmesini de istiyorlar.
İngiltere Kralı Charles III de Cuma günü, sendikaların ülke çapında grev çağrısına yanıt olarak birçok şehirde şiddet olaylarının patlak vermesi üzerine Fransa'ya yapacağı resmi ziyareti iptal etmek zorunda kaldı.
Okullar, işyerleri, ulaşım, petrol rafinerileri ve enerji santralleri, özellikle Macron'un yasa koyucuları devre dışı bırakarak parlamentonun oylamasına gerek duymadan harekete geçmesinin ardından, huzursuzluktan ciddi şekilde etkilendiler.
Perşembe günü yerel medyada yer alan haberlere göre, öfkeli protestocular Paris'te yürüyüş yaptılar ve Fransız Devrimi’nin başladığı yer olan Place de la Bastille'de toplanarak "Macron istifa" sloganları attılar.
Sosyal medyada dolaşan videolarda, Fransa’nın başkentinde polisin protestoculara göz yaşartıcı gaz bombası attığı, süpermarketlerin ve fast-food restoranlarının zorla kapatıldığı görülüyor.
Fransız medyasına göre, çoğu Paris'te olmak üzere sadece bu hafta 500'den fazla protestocu gözaltına alındı; bu sayı Ocak ve Şubat aylarındaki protestolarda gözaltına alınanlardan çok daha fazla.
Öfkeli protestolar ve polisin acımasız şiddeti, zor durumdaki Fransa cumhurbaşkanının 2018-19'daki ilk döneminde yaşanan büyük Sarı Yelekliler hareketinden ders almadığını gösteriyor.
Macron geçen hafta verdiği bir röportajda "meşru" protestolardan bahsederek bunları "şiddet içeren protestolardan" ayırdı ve 6 Ocak'taki Capitol tarzı bir ayaklanmaya karşı uyarıda bulundu.
Aynı Macron, kısa bir süre önce İran'daki Batı destekli şiddet yanlısı isyancılara meşruiyet kazandırmada ve onların vandalizmlerini "devrim" olarak nitelendirmede ısrar ediyordu.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Perşembe günü polis merkezlerini gezerken protestocuların "devleti yıkmak ve polisleri öldürmek istediklerini" iddia ederek onları "baş belaları" olarak adlandırdı.
İran'da ise yakınlarda ülke genelinde saldırıya geçerek polisleri ve Besic gönüllülerini soğukkanlılıkla öldüren teröristler Fransız yetkililer tarafından "özgürlük savaşçıları" olarak selamlanıyordu.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kana'ani Cuma günü yaptığı açıklamada, Fransız yetkililere başka ülkelerin içişlerine karışmak yerine protestocularla konuşmaları ve şikâyetlerini dinlemeleri gerektiğini kibarca hatırlattı.
Dikkat çekici bir şekilde, ana akım Batı medyası İran'daki ayaklanmalar sırasında çılgına dönüp gerçekleri çarpıtarak "rejim değişikliği" söylemini küstahça parlatırken, barışçıl Fransız protestocuları sosyal adalet talep ettikleri için sanık sandalyesine oturtarak Macron'u mağdur gibi gösterdi.
Anketlere göre, Fransız halkının üçte ikisi Macron'un planını reddederken, Ocak ayının ortasından bu yana milyonlarca kişi sokaklara döküldü, bu da Macron için tehlikenin sürdüğünü gösteriyor.
Fransa bugün bir iç kargaşanın eşiğinde değil. Zaten bir iç savaşla yüzleşiyor. Macron'un halk desteğinden yoksun hükümetinin sonu geldi ve zor durumdaki cumhurbaşkanının kendisi ölüm ilanını yazıyor.
Fransa'da "rejim değişikliği" zamanı gelmiştir. Ve bu değişim herhangi bir dış müdahaleyi gerektirmiyor. Fransa halkı Macron'u postalayacak kadar olgundur.(Press TV/Çeviri: Medya Şafak)