Harrazi bölgenin dört temel meselesini açıkladı
İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Seyyid Kemal Harrazi, bugün, Dış İlişkiler Stratejik Konseyi ve El Cezire Katar Araştırmaları Enstitüsü'nün ortak girişimiyle Doha'da düzenlenen ikinci İran-Arap diyalog toplantısının açılışında konuştu.
Harrazi, geçen yıl yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak "İran ve Suudi Arabistan birbirini dışlayamaz" demişti ve şimdi iki ülke liderlerinin kararıyla İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecine girmesinden dolayı mutlu olduğunu da sözlerine ekledi.
Konsey Başkanı, İran'ın BAE ve Kuveyt ile ilişkilerinin yeniden geliştirilmesine ve İran'ın Katar, Umman ve Irak ile ilişkilerinin güçlendirilmesine atıfta bulunarak, "Umman Kralı'nın Tahran'ı ziyareti, İran ile Fars Körfezi ülkeleri arasında gelişen ilişkilerin bir başka işareti olduğunu" belirtti.
Çok kutuplu dengedeki mevcut uluslararası gelişmelere değinen Harrazi, bölge liderlerinin bağımsız bir politika benimseme konusunda zekalarını sergilediklerini belirterek, "Bu gelişmeler, bölge ülkelerinin uluslararası gelişmeleri kendi ülkeleri ve bölge çıkarları için kullanma olgunluğunun ve zekasının bir göstergesidir" dedi.
İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı günümüz dünyasının yeni bir düzene geçtiğinin altını çizerek, şunları ekledi: "Bu yeni düzenin özelliklerini kesin olarak değerlendirmek henüz mümkün olmasa da ancak bölgesel örgütlerin yeni dünya düzeninde özel bir yere sahip olacağı ve gösterecekleri güç, kabiliyet, birlik ve bağımsızlık derecesine göre yeni düzenin asıl aktörleri ve aktivistleri olacağı da muhakkaktır."
Harrazi, "Güçlü Aktörlerden" oluşan "Güçlü bir bölge"nin ortaya çıkmasını bugün bölgenin ihtiyacı olarak nitelendirdi ve şunları kaydetti: "Tüm bölgenin güvenliğini, refahını ve ilerlemesini sağlamanın yanı sıra uluslararası düzeyde aktif ve etkin bir oyuncu olabilmek ve bölgemizin uluslararası kararlardaki konumunu istikrara kavuşturabilmek için bölgesel iş birliğine ihtiyacımız var."
Konsey Başkanı, Kolektif çıkarların gerçekleştirilmesi gereğini, dürüst ama samimi diyalog, ekonomik, bilimsel ve kültürel alanlarda işbirliği, ılımlılık gösterme ve bölgede dışarıdan gelenlerin bulunmadığı bir kolektif güvenlik mekanizması oluşturma kararı olarak nitelendirdi ve "Güvenlik" ve "gelişme" kavramlarının sürekli ve ayrılmaz kavramlar olduğunu vurguladı.
Fars Körfezi'nin güvenliğini, Yemen'deki gelişmeleri, Suriye ile Arap dünyası arasındaki ilişkilerin yeniden başlamasını ve Filistin meselesini bu bölgedeki dört temel mesele olarak ortaya koydu ve İran'ın Fars Körfezi'ndeki güvenliğe bakışına ilişkin olarak, "İran İslam Cumhuriyeti, Fars Körfezi'ndeki ve her bir ülkesindeki güvenliği kendi güvenliği olarak görmektedir ve bizim yabancı güçlerin varlığına karşı çıkmamız, bölgede istikrarsızlığın sebebi olmasındandır. ABD'nin ve İsrail'in apartheid rejiminin Fars Körfezi bölgesindeki varlığı güvenlik getirmediği gibi bölge için tehlikeli bir gelecek de yaratacaktır." dedi.
Yemen'deki son gelişmeleri ve Suriye ile diğer Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden başlamasını memnuniyetle karşılayan Harrazi, Filistin meselelerini "İslam dünyasının atan kalbi" ve tüm Müslümanların endişesi olarak nitelendirdi ve Siyonist ordunun Gazze'de vahşice katliam yapmasına da değinerek, direniş saflarının kararlılığını övdü ve şöyle söyledi: "İsrail apartheid rejiminin işlediği suçlara karşı koymak ve Filistinlilerin haklarını savunmak ancak direnişle mümkündür."
Ayrıca şöyle ifade etti: "Filistin meselesinin nihai çözümü, Filistinli mülteciler de dahil olmak üzere Müslüman, Hristiyan veya Yahudi Filistin'in tüm orijinal sakinlerinin referandum yoluyla tek bir siyasi sistemin oluşturulmasıdır."(Ajanslar)