“Tiananmen Meydanı Katliamı” da uydurmaymış!
ABD nasıl oldu da ana akım anlatıyı manipüle etmeyi ve milyonlarca insanı Çin'in kendi halkını - genç üniversite öğrencilerini - tanklarla ezerek ve makineli tüfeklerle tarayarak toplu bir katliama giriştiğine inandırmayı başardı?
A. B. Abrams’ın yeni kitabı Atrocity Fabrication and Its Consequences: How Fake News Shapes World Order [Vahşet Uydurma ve Sonuçları: Uydurma Haberler Dünya Düzenini Nasıl Şekillendiriyor?] Batı propagandasının onlarca yıldır yaydığı gibi 1989'da meşhur Tiananmen Meydanı'nda hiçbir cinayet işlenmediğini vurguluyor ve tüm olayın Çin'i jeopolitik arenada kötü adam olarak gösterme çabasından ibaret olduğunu ortaya koyuyor.
Batı medyası on yıllardır Çin hükümetinin acımasızlığına en iyi örnek olarak çok sayıda öğrencinin Ordu tarafından öldürüldüğü iddiasıyla bahsi geçen Tiananmen Meydanı katliamını göstermektedir. Ancak ortaya çıkan yeni bir kitap bu iddiaların yanlış olduğunu ve Washington'un Çin Komünist Partisi'nin imajını lekelemek istemesi dışında hiçbir dayanağı olmadığını kanıtlıyor.
A. B. Abrams’ın yeni kitabı Atrocity Fabrication and Its Consequences: How Fake News Shapes World Order [Vahşet Uydurma ve Sonuçları: Uydurma Haberler Dünya Düzenini Nasıl Şekillendiriyor?] Batı propagandasının onlarca yıldır yaydığı gibi 1989'da meşhur Tiananmen Meydanı'nda hiçbir cinayet işlenmediğini vurguluyor ve tüm olayın Çin'i jeopolitik arenada kötü adam olarak gösterme çabasından ibaret olduğunu ortaya koyuyor. Kitap, Tiananmen Meydanı'nda bırakın iddia edildiği gibi bir katliamı, herhangi bir öldürme olayının bile yaşanmadığının altını çiziyor.
ABD nasıl oldu da ana akım anlatıyı manipüle etmeyi ve milyonlarca insanı Çin'in kendi halkını - genç üniversite öğrencilerini - tanklarla ezerek ve makineli tüfeklerle tarayarak toplu bir katliama giriştiğine inandırmayı başardı? Cevap basit: kamuoyu algısının basın yoluyla manipülasyonu ile. Medyanın bağlamından koparılarak kullanımı ve gerçeğin eksik bir versiyonunun sunumuyla bunu yapmak mümkün.
Örneğin, bu suçu "belgeleyen" en kötü şöhretli medya parçası, bir tankın öğrenci olduğu iddia edilen bir kişinin üzerine doğru gittiğini gösteren bir video idi. Burada tank genç adama yaklaşıp durduğu anda video kesiliyor, görüntüye tankın protestocuyu ezdiğini ima veya ilan eden bir metin eşlik ediyor. Ancak, hiçbir şey gerçeğe bu kadar uzak olamazdı. Zira gerçekte, diğer protestocular olay yerine koşmuş ve tank yerinde durup göstericinin yolundan çekilmesini beklerken, insanlar da bu kişiye eşlik etmişler.
Kitap, ABD tarafından gerçekleştirilen tüm eylemlerin "işgal ve sömürü savaşlarını meşrulaştırmak" ve kötü şöhretli askeri-endüstriyel kompleks için milyarlarca dolarlık kâr elde etmek amacıyla yapıldığını savunuyor.
Abrams, Tiananmen Meydanı protestolarının en baştan itibaren Batılılaşma ya da Çin hükümetinin yıkılması için gerçekleşmediğinin da altını çiziyor. Asıl hedeflediklerinin 1949 Çin Komünist Devrimi'nin ilkelerine dönmek ve Maoist esaslardan sapan yozlaşmış yetkililer sorununu ele almak olduğunu belirtiyor.
Kitapta WikiLeaks'in 2016 yılında yayınladığı, Pekin'deki ABD Büyükelçiliği'ne ait bir telgraftan da alıntı yapılıyor. Sızıntıda, Çin Ordusu’nun protestocuları dağıtmak üzere Tiananmen Meydanı'na ulaştığı sırada orada bulunan Şilili bir diplomat ve eşinin görgü tanıklığına ilişkin raporlar yer alıyordu. İkili herhangi bir tacizle karşılaşmadan defalarca meydana girip çıkmış ve kalabalığa topluca ateş açılmasının söz konusu olmadığını gözlemlemiş.
Dahası kitap, 1998 yılında, "tüm doğrulanmış görgü tanıkları, askerler geldiğinde meydanda kalan öğrencilerin barışçıl bir şekilde ayrılmalarına izin verildiğini söylüyor" itirafında bulunan eski Washington Post Pekin Bürosu şefi Jay Mathews'e de atıfta bulunuyor.
Kitap ayrıca, 3-4 Haziran gecesini Tiananmen Meydanı'nın merkezinde geçiren Reuters muhabiri Graham Earnshaw'ın, öğrencilerin çoğunun barışçıl bir şekilde meydandan ayrıldığını ve geri kalanların da aynı şeyi yapmaya ikna edildiğini söylediğini yazıyor.
Alışılageldiği üzere, Batı medyasının bir katliam yaşandığını iddia etmek için kullandığı ana kaynak, Hong Kong basınına konuşan, Qinghua Üniversitesi'nden isimsiz bir öğrenciydi ve daha sonra bu iddialar İngiliz medyasına aktarıldı.
BBC'nin Pekin muhabiri James Miles yine de ortada bir katliam olmadığını söylemişti. "Batılı haberler yanlış bir izlenim yarattılar. Ordu meydana ulaştığında hâlâ meydanda olan protestocuların müzakerelerin ardından buradan ayrılmalarına izin verilmişti."
Ayrıca anlatı tamamen orantısız bir hale getirilmiş, asıl failler hiç işlenmemiş bir suçun kurbanları olarak resmedilmiştir. Kitap, olaylar sırasında Pekin'de ölenlerin, meydandan uzakta, Çin ordusu ve isyancılar arasındaki sokak çatışmalarında hayatlarını kaybettiklerinin altını çiziyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporlarında silahsız Çin ordusu subaylarına molotofkokteylleriyle saldırıldığı ve birçoğunun diri diri yakıldığı da kaydediliyor.(Al Mayadeen English-Çeviri: Medya Şafak)