Seyyid Hasan Nasrallah: Suriye krizinin ilk sorumlusu Amerika’dır
Hizbullah Genel Sekreteri dün yaptığı konuşmada, Lübnan'daki Suriyeli mülteciler krizine değinerek, Suriye krizinin ilk sorumlusunun ABD olduğunu söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Peygamber’in (s.a.a) doğum günü yıldönümü münasebetiyle bir konuşma yaptı.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının başında Peygamber’in (s.a.a) doğum günü vesilesiyle Yemen'de düzenlenen büyük törene değinerek, bu törenin Yemenlilerin çok zor durumda olduğu şartlarda yapıldığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Ramazan ve Kurban bayramlarında Müslümanlar bir araya geliyor ve bu bayramlarda tüm Müslümanlar mutlu oluyor ve Müslümanların gurur duyduğu günlerden biri de Hz. Peygamber'in doğum günü ve Meb’es Bayramıdır’.
Pakistan'daki Terör Saldırısına Kınama
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının bir diğer bölümünde Pakistan'da yaşanan son patlama olayına değinerek şunları söyledi: ‘Tekfirci katillerin, Pakistan'da Peygamber'in (s.a.a) doğum gününü anan Ehli Sünnet camilerini havaya uçuran eylemlerini kınıyoruz.’
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasına şöyle devam etti: ‘Bazıları eşcinselliği ve insani hayvanlığı teşvik ederek insanlığı en aşağı seviyeye indirmeye çalışıyor.
Eşcinsellik, kendini köpeğe, ineğe benzetme olayı başlayınca insanlar en aşağı seviyeye indiriliyor, bu Allah'ın nuruyla bir savaş değil mi?
Allah ve peygamberler, insanın en yüksek makama gelmesini istiyorlar ama bunlar, insanın köpeğe, ineğe veya domuza dönüşmesini ve insanın en aşağı seviyeye indirilmesini istiyorlar.’
Bazı Ülkeler Yumuşak Savaş ve Medya Savaşı Karşısında Bölünmüştü
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘Onlar, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Yani, askeri savaştan daha tehlikeli ve ölümcül olan medya veya yumuşak savaş yoluyla. Bazı ülkeler askeri saldırılara karşı dimdik durdular, ancak yumuşak savaş ve medya savaşı karşısında zayıf kaldılar ve bölündüler.
İslam Ümmeti, fedakâr Filistin milletinin ve Mescid-i Aksa'nın başına gelenlerin sorumluluğunu üstlenmelidir. Müslümanların ilk kıblesi konusunda Siyonistler İslam dünyasının sesine kulak vermelidir.’
Siyonistlerle İlişkileri Normalleştirmek Filistin'i Terk Etmek ve Düşmanı Güçlendirmektir
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘İlişkileri normalleştirmeye doğru giden her ülke kınanmalıdır çünkü bu eylem, Filistin'i terk etmek ve düşmanı güçlendirmek demektir ve bu, kabul edilmemesi gereken bir konudur.
Lübnan'ın işgal altındaki Filistin ile kara sınırlarını çizmek tabirini kullanmak yanlıştır çünkü sınırlar çizilmiştir.
Arabulucular iki çadır meselesini çözmek istedikleri için kuzeydeki el-Gacar bölgesine odaklanıyorlar ama bu zaten Lübnan hükümetinin sorumluluğundadır.’
Hizbullah Genel Sekreteri, kara sınırları meselesinin Lübnan'ın cumhurbaşkanlığı meselesiyle ilişkilendirilmesini reddederek şunları söyledi: ‘Deniz sınırlarındaki hakkımız kara sınırlarındaki hakkımızla aynıdır ve bunu tamamen alırız ve bunu başka konularla ilişkilendirmeyeceğiz.’
Direniş, Toprakların Kurtarılması Konusunda Lübnan Hükümetine Yardım Etmeye Hazırdır
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Direniş, toprakların kurtarılmasında rol oynayan her adımda Lübnan hükümetinin bunu gerçekleştirmesine yardım etmeye hazırdır.
Lübnan'ın cumhurbaşkanlığı meselesi hakkında açıklanacak yeni bir şey yok, bu alanda çalışmalar sürdürülüyor.
Ulusal uzlaşmanın olduğu konu Suriyeli mülteciler konusudur ve bu da bizi krizin çözümü için sonuca götürebilir.
Suriyeli işgücü ile Suriyeli mültecileri aynı tutmak yanlıştır ve istatistiklerde buna dikkat edilmelidir.’
Suriyeli Mültecilerin Lübnan'a Akın Etmesinden ABD Hükümeti Sorumludur
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘Lübnan'a mültecilerin akın etmesinin ilk sorumlusu, Suriye'deki savaşı ateşleyen ABD hükümetidir.
Sezar yasasının yürürlüğe girmesiyle Suriye'de yaşanan ekonomik krizin sorumlusu da Amerika'dır ve Suriyeli mültecilerin Lübnan'ın varlığını tehdit ettiğine inananlar, Sezar yasasının iptal edilmesiyle Lübnan'ın kurtarılacağını Washington'a söylemelidirler.
Eğer Lübnan hükümeti Suriyeli mültecilerin Avrupa'ya göçünü kolaylaştırırsa Avrupalılar krizi çözmek için Beyrut'a gelecektir.
Mevcut durum Suriyeli mültecilere yönelik düşmanlık durumuna dönüşmemeli, onlara karşı hukukun ve ahlakın sınırları ihlal edilmemelidir.
Eğer Lübnan'daki hükümetin kararları Hizbullah'ın kontrolünde olsaydı, mülteci krizini çözmek için hükümetin başkanını Şam'a gönderirdi.’
Amerika'nın Çirkin ve Utanç Verici Politikaları Lübnan İçin Tehdit Oluşturuyor
Hizbullah Genel Sekreteri şunları söyledi: ‘Demografik yapıyı, varlığı ve vatanı tehdit eden, Amerika'nın Lübnan'a yönelik çirkin ve utanç verici politikalarıdır.
Siyonistlerin Müslümanların ilk kıblesi ile ilgili olarak İslam dünyasının sesini duyması gerekiyor ama bu sesi duymak yerine İsrail ile ilişkilerin daha da normalleştiğine şahit olduk.
Bu ülkenin kalabilmesi için Sezar Yasası'nın Amerika tarafından kaldırılması gerekiyor.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Amerika'nın Lübnan işlerine müdahalesine değinerek şunları söyledi: ‘Lübnan'daki Amerikan büyükelçisinin, bir güvenlik örgütünün ya da bir bakanlığın hukuki gerekçelerle bazı Suriyelileri Suriye'ye geri göndermeye çalıştığı haberini aldığında bizzat onların yanına giderek onlarla bir toplantı yaptığını, onları adli ve güvenlik soruşturmasından geçirdiğini ve kişi ve kurumlara karşı yaptırım kılıcını kullandığını biliyorum.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan’daki Suriyeli mültecilere değinerek şunları söyledi: ‘Suriye ve Lübnan, coğrafya ve tarih itibarıyla yan yana yaşayan ve yan yana kalacak iki millettir ve şu anda Lübnan'da bulunan 2 milyon Suriyelinin iletişim ortamı çatışma ortamına dönüştürülmemeli, hiç kimse hukukun sınırlarını ihlal etmemeli, hiç kimse zulmetmemelidir. Suriyeli mültecilerin kanının mübah olduğu ve mallarına el konulabileceği düşünülmemelidir. Zulmün hiçbir sonucu olmayacaktır. Lübnan'da kanunlarımız var ve kanunlara göre hareket edebiliriz.’