İmam Hamaney: Siyonist rejim direniş güçleri tarafından yok edilecek
Peygamber Efendimizin (s.a.a) kutlu doğumu münasebetiyle düzenlenen 37. Uluslararası İslami Birlik ve Vahdet Konferansı, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamaney, İranlı yetkililer, İslam ülkelerinin büyükelçileri ve Vahdet Konferansı misafirlerinin katılımıyla başladı.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamaney, şu ifadelerde bulundu: ‘Bugün İslam düşmanlığı her zamankinden daha belirgindir. Bunun cahilce bir örneği Kur'an-ı Kerim'e hakarettir. Bu, cahil bir aptalın yaptığı ve bir hükümetin desteklediği bir olaydır.
İmam Hamaney’in bu konferansta yaptığı konuşmanın önemli başlıkları şöyle:
Gerçekten ben ve benim gibilerin dili Peygamber’i (s.a.a) anlatmaya yemez, ben ve benim gibilerin aklı, o yüce zatın şahsiyetini anlamaya yetmez. Bugün Peygamber’in (s.a.a) faziletleriyle dolu kitabın kısa bir bölümünden bahsedeceğim ve o da kâinatın bu parlayan güneşinin tüm insanlığın boynunda hakkı olduğudur.
Dünyadaki tüm aydınlar nezdinde yaşam hakkı en yüksek insani haktır. Allah Kuran'da Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) ona dünya ve ahiret saadetini sağlayacak sonsuz hayatı vereceğini, bu hayatın biten bir hayat olmadığını bildirmektedir. Dolayısıyla bu dine inansın ya da inanmasın hepimizin Peygamber'e borcu vardır ve onun insanlık üzerinde yaşam hakkı vardır.
Bu borcu ödemenin yolu, Allah yolunda cihat etmektir. Cihadın manası sadece silahlarla yapılan cihat değildir, cihadın bilimden siyasete, ilimden ahlâka kadar her alanda örnekleri vardır ve bu alanlardaki cihatla o yüce şahsiyete olan borcumuzu elimizden geldiği kadar ödeyebiliriz.
Peygamber (s.a.a), usta ve bilgili bir doktor gibi, fakirlik, cehalet, zulüm, ayrımcılık, şehvet, inançsızlık, amaçsızlık, ahlaki yozlaşma ve toplumsal tahribat gibi bütün büyük acıların tedavisi için ilmi ve pratik bir reçete sunmuştur.
Bugün İslam düşmanlığı her zamankinden daha belirgindir. Bunun cahilce bir örneği Kur'an-ı Kerim'e hakarettir. Bu, cahil bir aptalın yaptığı ve bir hükümetin desteklediği olaydır. Perde arkasındaki unsurların amaçlarını gerçekleştirmek için kendini en ağır cezalara ve infazlara mahkum eden o cahil insanlarla bir işimiz yok, konu, bu suçları ve nefret eylemlerini planlayanlarla ilgilidir.
Onlar, Kuran'ı zayıflatabileceklerini sanıyorlar ama yanlış yapıyor ve kendilerini yok ediyorlar. Kur'an bir hikmet, ilim, insanlaşma ve uyanış kitabıdır ve Kur'an düşmanlığı aslında bu yüce kavramlara düşmanlıktır. Elbette Kur'an, yozlaşmış güçlere yönelik bir tehdittir, çünkü hem zulmü lanetlemekte hem de zulme boyun eğenleri kınamaktadır.
İfade özgürlüğü adı altında Kuran'a hakarete izin veren ülkelerde Siyonist sembollere saldırılara da izin veriliyor mu? Bunların dünyadaki zalim, cani ve yağmacı Siyonistlerin egemenliği altında olduklarını hangi dille daha açık bir şekilde ispat edebiliriz?
İslam dünyasının tüm liderleri ve şahsiyetlerinin, hayati bir mesele olan vahdet meselesi ve bölgenin diğer meselesi olan Siyonist rejimin devam eden suç ve cinayetleri konusunda düşünmesi gerekmektedir.
Siyonist rejim nefret ve öfkeyle doludur. Sadece bize karşı değil, diğer ülkelere karşı da bu böyledir. Siyonist rejimin etrafındaki ülkelerden memnun olduğu söylenemez. Mısır'dan, Irak'tan ve Suriye'den de nefret ediyorlar. Neden? Çünkü onların hedefi Nil'den Fırat'a kadardı ve bu da olmadı. Bu ülkeler farklı zamanlarda ve çeşitli nedenlerle buna izin vermediler. Onlar kin ve öfke dolular. Kur’an’da “«قل موتو بغیظکم» buyuruyor yani “Kininizden ölün” buyuruyor. Evet, öfkelenin ve kininizden ölün. Böyle de olacak. Onlar ölüyorlar. Allah'ın izniyle «قل موتو بغیظکم» ayeti Siyonist rejim örneğinde gerçekleşiyor.
Filistin meselesi, bir milletin gasp edilmesi, yurtlarından sürülmesi, işkence edilmesi ve öldürülmesi, İslam dünyasının öncelikli meselesidir.
İran İslam Cumhuriyeti'nin kesin kanaati, Siyonist rejimi kendine model alarak normalleşme kumarını oynayan hükümetlerin kaybedeceği ve onları kayıpların beklediği ve yanıldıklarıdır. Avrupalıların dediği gibi onlar kaybeden ata oynuyorlar.
Bugün Siyonist rejim, onunla yakınlaşmayı teşvik edecek bir durumda değildir, bu hataya düşmemeleri gerekir.
İşgalci rejim gidicidir. Bugün Filistin hareketi, aradan geçen yetmiş seksen yılda her zamankinden daha canlıdır. Bugün Filistin gençliği ve Filistin hareketi, işgale, zulme ve Siyonizm’e karşı hareket gördüğünüz gibi her zamankinden daha enerjik, daha canlı ve hazırdır. Allah'ın izniyle bu hareket meyvesini verecektir. Yüce İmam’ın tabiriyle, bu kanser hücresi olan işgalci rejim, Allah'ın izniyle, Filistin halkının ve tüm bölgedeki direniş güçlerinin eliyle yok edilecektir.
İslam ülkelerinin lider ve siyasetçilerini, İslam dünyasının uzmanlarını ve elitlerini "İslam ülkeleri arasındaki birliğin düşmanı kimdir" Müslümanların birliği kime zarar verir ve kimlerin tecavüzünü, yağmalanmasını ve müdahalesini engeller?” sorusu üzerinde düşünmeye çağırıyorum.
Batı Asya ve Kuzey Afrika bölgesindeki İslam ülkelerinin birliği, Amerika'nın hırsızlık, baskı ve müdahalesini önleyecektir. Bugün ABD, bölge ülkelerine siyasi ve ekonomik darbeler vuruyor, Suriye'nin petrolünü çalıyor, zalim, barbar ve kana susamış IŞİD'i gerektiğinde sahaya geri getirmek için koruyup kamplarında tutuyor ve ülkelerin işlerine müdahale ediyor. Ama eğer hepimiz birlik olursak ve İran, Irak, Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve Fars Körfezi ülkeleri temel ve genel konularda tek bir politika benimserse, zorba güçler onların iç işlerine ve dış politikasına müdahale edemez ve müdahale etme cesareti bulamaz.
Defalarca söylediğimiz gibi, kimseyi savaşa ve askeri harekâta teşvik etmiyoruz ve bundan da kaçınıyoruz, dolayısıyla birlik ve beraberlik daveti, Amerika'nın savaş çığırtkanlığını önlemek içindir. Çünkü onlar savaş çıkarıyorlar ve bölgedeki tüm savaşların nedeni dış kaynaklıdır.
İslam Ümmetinin gurur ve onurla kendine has doğal ve insani yeteneklerinden en üst düzeyde yararlanabilmesini umut ediyorum. (Ajanslar)