Seyyid İbrahim Reisi: Siyonist rejim BM'den ztılmalıdır
İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim reisi şunları söyledi: ‘Bizim önerimiz Siyonist rejimin Birleşmiş Milletler'den atılmasıdır. Uluslararası kuruluşların 400 deklarasyon ve kararını ihlal eden bir rejim, BM sözleşme ve kararlarına nasıl bağlı kalabilir?’
İran Cumhurbaşkanı Ayetullah Seyyid İbrahim Reisi, bu sabah Tahran’daki Azadi Meydanı'nda İslam İnkılabının zaferinin 45. yıl dönümünü anma töreninde konuştu ve şunları söyledi: ‘İran İslam İnkılabı büyük İran milletinin mücadelesinin, fedakârlığının ve direnişinin meyvesidir.
Büyük İran milleti, Allah’a dayanarak ve kendine güvenerek, birlik ve beraberlik içinde İslam İnkılabı liderini takip ederek, 45 yıllık kutlu, etkili ve bereketli inkılabı devam ettirmiştir.
İslam İnkılabının düşmanları birçok sorun çıkardı ancak bilinçli ve basiretli İran halkı sorunların üstesinden gelmeyi başardı. Milletimiz kumpasları, fitneleri, darbeleri, bölücülüğü, dayatılan savaşı, münafık hareketlerini, suikastları ve güvensizlikleri tanıdı ve direnerek düşmanın planlarını suya düşürdü.
Bugün İslami sistemin oluşması ve sistemin istikrara kavuşmasının yanı sıra bölgede İslam devrimi mesajının gelişmesi ve uyanışın ardından devrimin ilerlediğini ve hiçbir engel tanımadığını görüyoruz. Düşman, İran milletini durdurmak için askeri, ekonomik, medya ve psikolojik bir savaş ve son olarak da birleşik bir savaş başlattı ancak milletimiz düşmanı mağlup etti ve hayal kırıklığına uğrattı.’
İran Cumhurbaşkanı konuşmasının bir diğer bölümünde son dönemde Gazze'de yaşanan olaylara ve Siyonist rejimin Filistin'de işlediği suç ve cinayetlere değinerek şunları söyledi: ‘Bugün Filistin meselesi insanlığın birinci meselesi haline gelmiştir ve bu, İran milletinin duruşunun eseridir. Hükümetler şunu bilmelidir ki, Siyonist rejimi yıkmanın ve bu rejimin cinayetlerini engellemenin yolu, Siyonist rejimle tüm ekonomik ilişkileri kesmektir.
Bizim önerimiz Siyonist rejimin Birleşmiş Milletler'den atılmasıdır. Uluslararası kuruluşların 400 deklarasyon ve kararını ihlal eden bir rejim, BM sözleşmelerine ve kararlarına nasıl bağlı kalabilir? Önemli adımlardan biri bu rejimin Birleşmiş Milletler'den çıkarılmasıdır.
İran İslam Cumhuriyeti terörle mücadelenin ve insan haklarını savunmanın bayraktarıdır. Batı'yı, Amerika'yı ve Siyonist rejimi tanımak isteyenler, insanlığa karşı işlenen suç ve cinayetlere, Filistin halkına karşı işlenen büyük savaş suçlarına ve çocuk cinayetlerine dikkat etmelidir.
Mazlum Gazze halkına bütün yollar kapandı, bu bir insanlık suçu değil mi? ABD rejimi ve bazı batılı ülkeler bu suçları savunuyor. Eğer onlar Allah'a, vicdana, tarihe inanıyorlarsa bu suçların hesabını nasıl verecekler?
Bombardımanın bir an önce durması gerekiyor. Dünya şunu bilsin ki, Siyonist rejimin sonu geldi ve onlar sadece vakit geçirmek istiyorlar ama Siyonist rejimin ölüm vakti geldi çattı. Batılılar ambargo, askeri savaş vb. yöntemlerle Filistin'i ve inkılabın değerlerini savunmaktan vazgeçmemiz için çok uğraştılar. Bize defalarca Filistin'i savunmayı bırakmamız söylendi ama bugün, hakkın, İslam Cumhuriyeti ve “Filistin İslam Dünyasının en öncelikli meselesidir ve Kudüs kurtarılmalıdır” diyen İmam (r.a) ve İmam Hamanei’nin ile olduğu kanıtlandı.
Bugün dünya, 22 Behmen'de (11 Şubat) İslam İnkılabını anmanın sadece son 45 yılda yaşanan bir olay ve geçmiş bir tarihin ifadesi olmadığına, bunun İran İslam Cumhuriyetinin bugününü ve geleceğini belirleyecek bir söylem olduğuna şahittir ve bu söylemin liderleri İmam Humeyni ve İmam Hamanei’dir.
İnkılabımızın milletlere mesajı kurtuluştur, bağımsızlıktır, direniştir, düşmana karşı durmaktır. Halkımız çabalayarak istedi ve hedefine ulaştı, zilletin yerine izzeti koydu. Halkımız, ülkenin her yönüyle yabancılara bağımlılığı yerine bağımsızlığını kazandı.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti dünyanın en bağımsız ülkesidir. İran, doğuya ve batıya bağımlı olmayan, kendi tanıyıp, kendi karar veren ve harekete geçen bir ülkedir. Ne doğu, ne batı mesajı her zaman aklımızda olmuştur ve bugün İran İslam Cumhuriyeti'nin bu politikaya dayandığını, hiçbir ülkeden emir almadığını, kendi yetki ve konumuna sahip olduğunu açıklıyoruz.
Büyük güçlerin liderlerinin Tahran'a gelip, ülkenin üst düzey yetkilileri olmadan İran adına kararlar aldıkları günler geride kaldı. İran bugün bağımsız bir ülkedir.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti'nde düşünce ve ifade özgürlüğü ve çeşitli alanlar güvence altına alınmıştır. Bir kişinin beyanı uğruna haftalarca işkenceye maruz kaldığı günler geride kaldı. Günümüzde medya alanında, gazetelerde, sosyal medyada ve sanal mecralarda eleştiriler, sorular ve teşhisler gündeme geliyor. İran'da özgürlüğün İslam devrimi sayesinde garanti altına alındığına ve özgürlük iddiasında bulunanların söylediklerinin aksine bu ülkede gerçek özgürlüğün olduğuna inanıyoruz.
Halkımız cumhuriyet istiyordu ve toplumun oy ve iradesine önem veriyordu. Dünyada demokrasi iddiasında bulunan ve halkın oyununa saygı göstermeyenlerin aksine, İslam İnkılabı ve bu ülkenin tüm kurumları halkın oylarından doğmuştur. İslam Cumhuriyeti'nin gururu, başlangıcından bu yana her yıl seçimler yapmış olması ve tüm kurumların oluşumunda halkın oyununa başvurmuş olmasıdır.
Demokrasi iddiasında bulunanlar Filistinlilerin, Yemenlilerin ve kendi milletlerinin oylarına saygı duymuyor, oysa İslami sistemin kriteri halkın oyudur.
Yüce İmamımız (r.a) dini ve İran İslam Cumhuriyetini ihya etti ve şöyle buyurdu: “Oyun ölçüsü halktır.”Halk olmadan ülkede hiçbir şey yapılamaz. Halkın desteğini aldığımız alanlarda başarılı olduk, kutsal savunma ve diğer alanlarda da bunun açık örnekleri var.
Bugün bile ülkenin ilerlemesi halkın varlığına ve katılımına bağlıdır. Sekiz yıl süren savaşta İran toprağının bir parçası bile kaybedilmedi ama Amerikalıların İran topraklarının bir kısmını başkalarına hediye ettiğini hatırlıyoruz. İslami sistem İran topraklarının bir karışının bile yabancılara verilmesine izin vermez.
Bugün askeri otoriteye ve savunma altyapısına sahibiz. Bu, sularımıza ve topraklarımıza saldırmayı düşünenler için caydırıcı bir etki yarattı. Bugün “askeri seçenek masada” edebiyatı rafa kalkmış durumdadır ve kimse bu ülkeyi işgal etmeyi düşünmüyor. Bu caydırıcılık, savunma yapısından, yetenekli kuvvetlerden ve halkın sahadaki coşkulu varlığından kaynaklanmaktadır.
1.400 il ve ilçe, 35.000 köy halkının sokaklara çıkıp inkılabı ve sistemi savunmak için feryat ettiğini gördüğünüzde, dünyada hiç kimse bu ülkeyi işgal etmeye cesaret edemiyor.
Allah'a inanma, kendine inanma, halka inanma sayesinde çeşitli alanlarda sağlanan birçok gelişmeyi görebilirsiniz. Nükleer, askeri, ilmi, teknoloji ve bilim alanında önemli başarılarımız var. Bugün bölgede bilim üretiminde birinci sıradayız ve dünyada da iyi bir bilimsel sıralamaya sahibiz.
İran İslam Cumhuriyeti birçok alanda kendine yetmeyi ve bölgede etkili olmayı başarmıştır. İnkılap sayesinde tıp, ilaç, nanoteknoloji ve biyoteknoloji alanlarında dünya liderlerinden biri olduk.
Bir zamanlar bu ülkede bir cihazın donatılması ve tamiri için yabancı danışmanları beklemek zorunda kalırdık ama bugün bu alanlarda otoriteye, güce ve bağımsızlığa sahibiz.
İslam'ın bereketi ve dinin öğretilerine olan inancıyla halkımız bağımsız, özgür ve Müslüman bir hayat yaşamak istiyor. İmamın (r.a) ve İmam Hamanei’nin konuşmasını dikkate aldığımız yerler bizim başarı alanlarımızdı ama kıyıda köşede bazı kişilerin bu konuşmaları çok dikkate almadığı alanlarda geride kaldık. Bu hükümetteki çabamız İmam’ın (r.a) ve İmam Hamanei’nin yolunda ilerlemektir.
Düşmanlar bizim bağımsızlığa, haysiyet ve otoriteye sahip olmamamız için çalıştı ama İran milleti bu ülkeyi haysiyetle, otoriteyle ve şerefle yönetmeye karar verdi.
İmam Humeyni, Şehit Hacı Kasım Süleymani gibi İslam'ın aziz generalleri ve gönüllü güçler bize "yapabiliriz"i öğrettiler. Ülkede ilerlemek için imkan ve kapasitelerimiz var ve bu konuda çok büyük adımlar atılacaktır.’(Ajanslar)