Filistin halkının en az yüzde 71'i Direniş’i destekliyor
Filistin Direnişi uzmanı, Filistin halkının en az yüzde 71'inin Direniş’in 7 Ekim’deki kararını desteklediğini kaydederek, Şifa Hastanesi çevresindeki direniş eyleminin bir mucize olduğunu belirtti.
Filistin Direnişi Uzmanı Hani ed-Dali, Direniş’in Gazze Şeridi'ndeki tüm savaş cephelerinde işgal güçleriyle çatışmaya devam ettiğini belirtti.
El-Meyadin televizyonuna konuşan Filistin direnişi uzmanı Hani ed-Dali, Filistin direnişinin Şifa Hastanesi civarında İsrail’e karşı devam eden çatışmasının askeri bir mucize olduğunu söyledi.
"Bu bölgenin coğrafi yapısı direnişin orada ilerlemesini zorlaştırıyor. Askeri açıdan açık ve yumuşak bir alan” diyen Dali, “Kassam Tugayları savaşçılarının ana askeri kaleleri Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve buralar, batı bölgesinde yer alan Şifa Hastanesi bölgesinden çok uzakta” ifadelerini kullandı.
Dali değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Direnişin özellikle bu bölgede mücadeleyi sürdürmesi, Direniş’in Gazze Şeridi'ndeki çatışmanın her cephesinde var olduğu ve işgale karşı koyabilecek kapasitede olduğu anlamına geliyor.
Ramallah'ta bulunan Filistin Anket Araştırmaları Merkezi'nin gerçekleştirdiği ve Gazze Şeridi, Batı Şeria ve 1948'de işgal edilen Filistin topraklarını kapsayan kamuoyu araştırmasının sonuçları, Filistin Direnişi’nin sahadaki onurlu performansıyla doğrudan bağlantılı. Filistin halkının yüzde 71'i Direniş’in 7 Ekim’deki kararını destekliyor. Gazze Şeridi'ndeki gerçekler ve ankete çok sayıda insanın katılmaması göz önüne alındığında bu yüzdenin daha yüksek olduğuna inanıyoruz.
Ankete katılanların yüzde 78'i bu mücadelenin uluslararası düzeydeki etkisinin, Filistin meselesinin gerçekliğinin ve ona olan ilginin arttığına inanıyor.”
İsrail rejimi ile Filistin Direnişi arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin ise Dali, bu müzakerelerin bocalamasına katkıda bulunan üç neden olduğunu söyledi. Dali şöyle devam etti:
“İlk neden, işgalin ilk aşamada er-Reşid ve Selahaddin caddelerinden çekilmeyi kategorik olarak reddetmesi, yardımların geçişine izin vermemesi ve yerinden edilenlerin şartsız bir şekilde geri dönmesidir.
İkinci neden ise işgalin saldırıyı durdurmayı reddetmesi ve ikinci aşamanın başında Gazze Şeridi'nden tamamen çekilme sözü vermeyi reddetmesi.
Üçüncü sebep ise işgal müzakere heyetinin Filistin Direnişi’nin esirler meselesiyle ilgili kurduğu ve bir İsrailli kadın asker karşılığında 50 Filistinli esirin takasını temsil eden denklem konusunda herhangi bir ciddiyet göstermemesidir. İsrail müzakere heyeti bu dosyayı manipüle ediyor ve engellemeye çalışıyor. İşgal hükümetinin Başbakanı Benyamin Netanyahu, tutuklu dosyasının şimdi tamamlanması halinde siyasi geleceğinin sona ereceğini açıkça ifade etti.
Hamas hareketi müzakerelerin bu turunda çok yüksek esneklik ve pozitiflik sergiledi. Buna karşı işgalin tepkisinin olumsuzluğunu, zaman kazanma ve Refah operasyonuna hazırlanmasını, böylece Refah saldırısının Filistin direnişine karşı son bir baskı kartı olarak kullanılması girişimini görüyoruz.
İşgal rejimi ve onun başbakanı, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına yönelik açlık kartının, Direniş üzerinde baskı kurmanın en güçlü kartı olduğuna inanıyor. İşgal, ister yardım kamyonları ister acil durum komiteleri olsun, yardım götürmenin tüm yollarını hedef aldı. İşgal hiçbir başarı elde edemeyecek, Direniş ve Filistin halkı kazanacak. Batı Şeria'da işgal, 7 Ekim'den bu yana güvenlik kontrolünü ve yönetimini kaybetti.”(YDH)