'İsrail nüfusunun yüzde 14'ü (1 milyon civarı) İsrail'i terketti'
İsrail, Gazze savaşıyla “tersine göç” çıkmazına girdi. Oysaki Siyonistlerin ilk başbakanı Ben Gurion, “İsrail’in nihai zaferi kitlesel Yahudi göçüyle elde edilecektir ve hayatta kalması yalnızca tek bir faktöre bağlıdır: İsrail’e kitlesel göç.” diyordu.
Siyonist katil Ben Gurion bu sözü söylediğinde, yıllar sonra işgal altındaki topraklarda tersine göç yaşanacağını bilmiyordu. Gurion’un “beka” meselesi olarak gördüğü İsrail’e göç, Başbakan Binyamin Netanyahu döneminde tersine dönmüş gibi görünüyor zira Gazze’de savaşın başladığı 7 Ekim’den 2023 sonuna kadar 1 milyona yakın İsraillinin ülkeyi terk ettiği belirtiliyor.
Gazze savaşı aslında içinde bir demografi savaşını barındırıyor. İki taraf arasında hiç bitmeyen savaşlar düşünüldüğünde nüfus bakımından üstün olmak önem arz ediyor. Siyonist Yahudilerin sayısının az olması Tel Aviv yönetimini, yüzde 65 yedek askerlere müracaat etmeye zorluyor ancak bunun devlete ekonomik maliyeti de yüksek oluyor. Bu nedenle rejim, yedek askerlerin terhis edilmesi ve ekonomi çarkının yeniden dönmesi için kısa süreli savaşları tercih ediyor.
İsrail demografik olarak kan kaybediyor
İsrail’de savaşın başlamasıyla birlikte tersine göç yaşandığını gösteren belgeler var. Ülke basınına göre, savaş sonrası birkaç ayda yaklaşık 1 milyon kişi İsrail’den ayrıldı. Bu, Yahudi Ajansının, İsrail’e çekmeye çalıştığı göçün çok üstünde bir sayı. Buna bir de Gazze ve Lübnan sınırındaki Yahudi yerleşim birimlerinden yaşanan göçler eklenince sayı daha da artıyor.
The Times of Israel gazetesinin İsrail Nüfus ve Göç İdaresinden naklettiği habere göre, savaşın başladığı 7 Ekim’den, Kasım sonuna kadar 370 bin İsrailli ülkeden ayrıldı. Savaş öncesinde seyahat amaçlı yurt dışına çıkmış 600 bin İsrailli ise geri dönmemeyi yeğledi. Bu sayılar toplandığında yaklaşık 970 bin kişinin ülkeden çıkmış olduğu görünüyor. Yurt dışına çıkıp da geri dönmemeyi tercih edenler arasında askere çağrılan gençler yer alıyor.
İskenderiye Üniversitesinde Modern İbranice Profesörü Ahmed Fuad Enver de bu verinin doğruluğunu teyit ediyor. Enver, Mısırlı gazeteci Seyyid Cubeyl ile sosyal medya platformu YouTube’da yaptığı söyleşide, Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’ndan kalkan uçakların kayıtlarıyla ilgili incelemelere dayanarak savaşın başından bu yana ülkeyi temelli terk eden kişi sayısının 1 milyonu geçtiğini söyledi.
Uçuş bilgilerini görmeye yarayan internet sitesi Flightradar24’e göre, Ben Gurion Havalimanı’ndan yapılan uçuş sayısı günde ortalama 120’ye ulaştı. Günlük ortalama 24 bin yolcuyla bu sayı, havalimanında son aylarda ve yıllarda kaydedilen en yüksek oran oldu.
Eilat ve Hayfa havalimanlarından ve Hayfa ile Yafa limanlarından yapılan seferler de eklendiğinde bu sayı günlük yaklaşık 40 bin kişiye tekabül ediyor. Bu rakama göre de Enver, (11 Kasım – 11 Aralık) tarihlerinde 1 milyon kişinin ülkeden ayrılmış olmasının çok mantıklı olduğunu ifade etti.
Tabii ki bu rakamlar, savaş zamanlarında askeri sansüre tabi olan resmi rakamlardan yüksek. Ancak bu sayılardan ister 370 bini isterse 970 bini baz alalım yine de 7 milyon 145 binlik nüfusa sahip bir ülke için yüksek kalıyor.
Tersine göçün ortalama 1 milyon olduğunu varsayarsak, bu İsrail Yahudilerinin yüzde 14’üne tekabül ediyor. Bu, diasporadan Yahudileri alıp İsrail’de iskan etme ve toprakların asıl sahibi Filistinlileri buralardan çıkarma üzerine kurulmuş bir ülke için yüksek bir yüzde.
Gazze’deki savaş, İsrail’in Filistinlileri tehcir etme “hedefini” gerçekleştiremediği gibi bir de tersine göç sorunuyla karşılaştığını gösteriyor. Savaş uzadıkça uzun vadeli etkileri de büyüyor. Bu, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in, Tel Aviv yönetimine yaptığı “stratejik yenilgi” uyarısına karşılık geliyor.
Tersine göç ve siyonist rejime etkileri
Tersine göçün şüphesiz ki demografinin yanı sıra siyonist ekonomisine ve askeri gücüne de etkisi büyük. İşgal topraklarında, göçten en çok etkilenen iki sektörden biri işgücü diğeri askeriye.
Savaş, siyonist rejimin, Batı Şeria ve Gazze’den gelen Filistinli işçilerden mahrum kalmasına neden oldu. Bu durum, sanayi, tarım ve hizmet sektörünü etkiledi. Bunun yanı sıra 360 bin yedek askerin göreve çağrılması işgücü krizini daha da derinleştirdi. İsrail, sektörler üzerindeki bu baskıyı hafifletmek için Arap işçilerin yerini Hindistan, Sri Lanka ve Çin’den gelen işgücüyle doldurmaya çalışıyor.
Ancak Arap işgücünden vazgeçmenin bir bedeli var: Siyonist rejim, diğer ülkelerden daha yüksek maaşlı ve daha iyi sosyal haklara sahip işçileri getirmek zorunda kalacak, bu maaş maliyetlerini artıracak, bu da ürün fiyatlarına yansıyacak ve yabancı mallarla rekabet gücünün düşmesine neden olacak. Siyonistlerin yabancı işgücüne yönelmesi, yurt dışına daha yüksek oranda döviz çıkışına neden olacak.
Tersine göçün askeriyeye etkisi ise kaçak askerlerle bağlantılı. Aslında bu olgu yeni değil ancak Gazze savaşı sebebiyle dozu artmış durumda. Zira İsrail’deki solcu gruplar bu savaşa karşı çıkıyor, Ultra-Ortodoks Yahudi gençler ise dini sebeplerden ötürü askeri hizmeti reddediyor. Bazıları ise bunun, Netanyahu’nun savaşı olduğunu düşünüyor ve buna ortak olmayı istemiyor.
Siyonist devlet televizyonu KAN’ın mart ayında yani Aksa Tufanı başlamadan 7 ay önce yaptığı bir ankete göre, İsrail’de 18 yaş üstü gençler, göçü ciddi olarak düşünüyor. Bu durum, siyonist liderleri endişelendiriyor. Özellikle Gazze’de herhangi bir yenilgi alınması durumunda bu tersine göçün tırmanması anlamına gelecek. “Tersine göçü” tersine çevirecek olan tek şey ise Hamas’a karşı büyük ve kesin bir zafer kazanılması.
Göç için yahudilerin başına gelecek büyük bir felaket bekleniyor!
Siyonist yazar Amos Oz’un “İsrail Topraklarında” isimli kitabında yazdığı gibi “İsrail’e göçün artması için 1967’deki gibi bir zafer ya da diasporada Yahudilerin başına gelen büyük felaket benzeri Yahudileri birleştirecek önemli bir şeyin olması gerekir.”
Ancak siyonist rejim, Gazze’de kadın ve çocukları vahşice öldürerek “stratejik”, direniş güçlerinden aldığı darbelerle de “taktiksel” yenilgi yaşıyor. Stratejik ve taktiksel yenilgi de tersine göçü artırıyor. (iktibas)