The Atlantic soykırım suçlarını rasyonalize ediyor
Graeme Wood'un The Atlantic'te yayımlanan ve İsrail'in Gazzeli çocukları öldürmesini haklı bulduğu için eleştirilere maruz kalan tartışmalı makalesi The Atlantic'in editoryal standartlarına ilişkin endişelere yol açtı.
Lübnan merkezli televizyon kanalı el-Meyadin, Amerikalı yazar Graeme Wood'un The Atlantic'teki yazısının büyük bir eleştiri dalgası ile karşılaştığını bildirdi.
Graeme Wood, The Atlantic'te kısa süre önce yayınlanan makalesinde, Gazzeli çocukların İsrail rejimi tarafından sistematik öldürülmesine ilişkin tartışmalı tutumu nedeniyle yoğun tepki ile karşılaştı.
Yale Üniversitesi'nde Medya ve Çatışma profesörü olan yazar Graeme Wood, bariz bir şekilde önyargılı makalesinin yayınlanmasından bu yana internette tepkilerin hedefi oldu.
Makale, bu cinayetleri meşrulaştırıyor gibi göründüğü için eleştirildi.
Wood'un tartışmalı sözleri ve soykırım gerekçelendirmesi 17 Mayıs'ta yayınlanan “BM'nin Gazze İstatistikleri Hiçbir Anlam İfade Etmiyor” başlıklı köşe yazısında yer alıyordu.
İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımı rasyonalize etmeye çalışan gerekçeler bolluğundan ibaret olan makalede, Wood, “Çocukları yasal olarak öldürmek mümkündür” iddiasında bulunuyordu.
Bu ifade, Gazze Şeridi'nin işgali sırasında İsrail işgal güçleri tarafından acımasızca öldürülen on binlerce masum çocuğa atıfta bulunuyor.
Wood makalesine, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından sunulan ölü sayılarında, özellikle de incelenen çocuk ve kadın ölüm sayılarında bir tutarsızlık olduğunu belirterek başlıyor.
UNOCHA, 6 Mayıs ve 8 Mayıs tarihleri arasında, daha önce 24 bin olarak açıkladığı [Gazze'deki kadın ve çocuk] ölü sayısını yeniden gözden geçirdi.
Ancak Ofis daha sonra Gazze'de “İsrail” tarafından öldürüldüğü tespit edilen kadın ve çocuk sayısının 12 bin 756 olduğunu açıkladı.
Yeni açıklanan ölü sayısının “tespit edilenler” olduğunu açıkça belirtmesine rağmen, yazar ve dergi, enkaz altında kalan şehitler ile kayıp olan ve öldüğü varsayılanları da içeren Gazze'deki gölge ölü sayısını dikkate almadı.
Wood'un argümanı nedir?
Wood, BM'nin yanlış rakamlar ya da Hamas'ın tahminlerine dayanan rakamlar açıklayarak dünya kamuoyunu yanlış yönlendirdiğini savunuyor.
Ancak İsrail rejiminin Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü evrensel olarak kabul edildi ve kanıtlandı.
el-Meyadin'e göre, Wood'un, İsrail ordusunun istatistiklerini sorgulamadan, 30 bin şehidin 16 bininin Direniş savaşçısı olduğunu bildirmesi ironik görünüyor.
Wood, İsrail işgalinin Gazze'deki Filistinlileri gerçekten soykırıma uğratmadığını sorgularken bu konuda şüphe uyandırmaya çalışıyor.
Wood, ayrıca, “BM'nin aktardığı” ölü sayısının bir “Hamas propagandası” olduğunu ima ediyor.
Ancak soykırım sırasında Gazze'deki bir hastanede gönüllü olarak çalışan Amerikalı doktor Feroze Sidhwa'ya göre BM'nin sonuçlarının neden Gazze Medya Ofisi'nin rakamlarına dayandığı kapsamlı bir şekilde rapor edildi.
Sidhwa, Bu rakamların Gazze'de kısmen faaliyet gösteren hastaneler tarafından sağlanan teyitli raporlardan ve Gazze'nin kuzeyindeki ölümleri değerlendirmek için medya raporlarından elde edilen tahminlerden geldiğini bildirdi.
''Gerçeklik, gazetecilerin yokluğundan ötürü silikleşiyor''
Wood'un argümantatifi, Hamas ile İsrail rejimi arasındaki savaş yürütme farkına sıra gelince sus pus oluyor.
Wood, Hamas'ın 7 Ekim'den bu yana savaş hukukunu ve ahlaki değerleri hiçe saydığını iddia ediyor.
Öte yandan Wood, İsrail'den yana herhangi bir şüphe yaşamıyor.
“İsrail'in savaşını şeffaf olmayan bir şekilde yürüttüğünü” belirten yazar, soykırım şahidi küresel kamuoyunun karşısına geçip 30 binden fazla Filistinliyi öldüren işgalin uluslararası hukuka bağlı kaldığını söylüyor.
Wood, İsrail rejiminin attığı her bombada ve çektiği her kurşunda hukuka bağlı olduğunu iddia etti.
Ayrıca gazetecilerin raporlarının işgal güçlerinin Gazze'deki davranışlarının gerçekliğini ortaya koyması gerektiğini, ancak “İsrail'in” gazetecilerin içeri girmesine izin vermediğini de ironik bir şekilde ekliyor.
Sonuç olarak, Wood ve The Atlantic, el-Meyadin'e göre, İsrail'in, Gazze'de işlediği suçları gizlemek amacıyla kasten öldürdüğü gazetecilerin hesabını vermekte yine başarısız oldu.
Gerçek şu ki, Gazze'deki Hükümet Medya Ofisi 17 Mayıs'ta İsrail'in Gazze'de 147 gazeteciyi öldürdüğünü açıkladı.
Uluslararası hukuka göre gazeteciler korunan bir varlıktır ve onları öldürmek savaş suçu sayılır.
Esas mesele
Wood'un en çok tepki toplayan açıklaması, Hamas'ın “İsrail'in” Filistinli sivillere, kadınlara ve çocuklara karşı işlediği suçlara ilişkin açıklamalarını çürütmek için gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin verilse bile bunun hiçbir şeyi kanıtlamayacağını çünkü “çocukları yasal olarak öldürmenin mümkün olduğunu” yazması oldu.
Bununla Wood, “Hamas sivilleri ve çocukları canlı kalkan olarak kullanıyor” kartını oynayarak Gazze'deki çocukları sürekli olarak hedef alan soykırımı meşrulaştırıyor.
el-Meyadin'e göre, Wood için çocukların öldürülmüş olması önemli değil, bir çocuğun ölümünün yasal olup olmadığını belirleyen şey nasıl öldürüldükleri.
Wood, soykırıma karşı duyarsızlığını önyargısız bir şekilde ortaya koyacak bir makale yayınlamadan önce araştırma yapmış olsaydı, Hamas'ın çocukları canlı kalkan olarak kullandığını kanıtlayan doğrulanmış hiçbir örnek olmadığını görürdü.
Ancak İsrail rejiminin Gazze Şeridi'ni ayrım gözetmeksizin halı bombardımanına tutmasının, gidecek başka yeri olmayan çocukları öldürdüğünü bulabilirdi.
Ayrıca 13 Mayıs 2024'te yayınlanan, işgal güçleri askerlerinin Batı Şeria'da baskınlar düzenlerken üç çocuğu canlı kalkan olarak kullandığına dair raporları mevcut.
Yıllar önce işgal güçlerinin onları tanklarına ve personeline kalkan olarak kullandığında yaşadıklarını detaylandıran Filistinli çocukların ifadeleri de bulunuyor.
The Atlantic'in soykırım aklayıcı köşe yazarı
Graeme Wood, kendisini soykırım savunucusu olarak nitelendirilip gerçekleri göz ardı ettiği ifşa edilirken, sosyal medya kullanıcıları böyle bir yazının The Atlantic tarafından nasıl onaylanıp yayınlandığını sorgulamaya başladı.
Louis Allday adlı bir X kullanıcısı, derginin başında Filistinli siyasi tutuklulara saldıran eski bir işgal güçleri gardiyanı olan Jeffrey Goldberg'in bulunduğunu tespit etti.
Goldberg 2006 yılında yayınlanan “Mahkumlar” adlı kitabında işlediği suçları itiraf etmişti ve Ktzi'ot hapishanesinde bir Filistinli tutuklunun kafasına sert bir ordu telsiziyle vuran arkadaşının suçunu örtbas ettiği sahneleri anlatmıştı.
Goldberg diğer gardiyanı durdurmamış, bunun yerine mahkumun dayak için kışkırttığını öne sürüyor. Daha sonra dayak yiyen tutukluyu “düştüğünü” iddia ederek üçüncü bir gardiyana teslim ettiğini söylüyor.
Ayrıca gardiyanlık görevine son vermeden önce Filistinli mahkumlara fiziksel saldırıda bulunduğunu ve onları dövdüğünü de itiraf etmiş.
Hemen ardından Goldberg, Jerusalem Post için “Daha Fazla Göz Yaşartıcı Gaz, Lütfen?” başlıklı bir makale yayınladı ve burada kendisini “işgal altındaki topraklarda Filistinlilerin silahlı yönetimine katılan” bir İsrailli olarak tanımladı.
Aynı makalede, Gazze'deki süreğen İsrail suçunun toplamını gururla kabul ediyor ve ''Arap kadınlar... ‘Gazze Mülteci Kampı Güzeli’ ve ‘İsrail Mermilerini Kafalarıyla Yakalamaları İçin Çocuklarını Sokağa Gönderen Anne Güzeli’ yarışmalarında yarışmalı.'' diye ekliyor.(YDH)