Nasrallah: Refah halkının öldürülmesi Siyonist rejimin vahşetini bir kez daha teyit etti
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah dün yaptığı konuşmada, Refah'ta yaşanan katliamın Siyonist rejimin vahşetini, ihanetini ve hainliğini bir kez daha kanıtladığını vurguladı.
Hizbullah Genel Sekreteri, güney banliyösü Ruveyse'deki Seyyid'uş Şüheda Kompleksi'nde merhume annesinin ölümü dolayısıyla yaptığı konuşmada, hazır bulunanlara hitaben şunları söyledi: "Hoş geldiniz, bu musibetteki taziyenizden dolayı teşekkür ederim ve yüce Allah'tan sizlere dünyada ve ahirette hayırlı karşılık vermesini dilerim."
Nasrallah açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Hepinizin bildiği şartlardan dolayı huzurunuzda olamadığım için özür dilerim, el-Rauza ve Seyyid'uş Şüheda Kompleksi'nde bulunan herkese teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum. Hepiniz benim durumumu biliyorsunuz, yoksa ilk sırada olmalı ve sizi törende karşılamalıydım. Aranızda doğrudan bulunmadığım ve hatta telefonlara cevap veremediğim için özür dilerim. Yaptığınız iş bizim için çok önemlidir ve size minnettarım."
"Lübnan, Filistin, Suriye, Irak, İran, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Yemen, Bahreyn, Kuveyt, Mısır, Ürdün, Tunus, Moritanya, Fas, Cibuti ve birçok Afrika ülkesinin yanı sıra Lübnanlı azınlıkların da taziyelerinden dolayı teşekkür ederim. Hizbullah ve Emel hareketlerinin liderlerine taziyeleri kabul ettikleri için teşekkür ederim. Ayrıca tüm şehit ailelerine de teşekkür ederim."
"Merhume Hacı Mehdiyye Mekni, Ümmül Hasan lakaplı, inançlı, sakin, kanaatkar ve razı bir kadındı. Hiçbir zaman barınma veya yiyecek hakkında şikayet etmedi."
Hizbullah Genel Sekreteri, merhum annesinin diğer erdemlerine ve özelliklerine değinerek, herkese hizmet ettiğini ve ilk torunu Hadi'nin şehadetinden çok etkilendiğini, ancak her zaman Allah'a şükrettiğini söyledi.
Seyyid Hasan Nasrallah, İmam Musa Sadr'ın ekolüne ve hareketine olan bağlılığına değinerek şöyle dedi:
"Hizbullah'ta veya Emel hareketinde olmamız farketmez, hepimiz kardeşiz. Sünni, Hristiyan ve Şii ayrımının olmadığı bir mahallede yaşadık. Şerşebuk adlı fakir bir mahallede doğduk; orada cami, din alimi veya dini faaliyet yoktu. Ancak anne ve babamızın sayesinde Allah bize lütufta bulundu ve iman ve dindarlık kazandık. Yaşadığımız mahallede siyasi veya mezhepsel farklılıklar bir anlam ifade etmiyordu, bugün de bunu görmeyi umuyoruz."
Hizbullah Genel Sekreteri, konuşmasının bir başka bölümünde Gazze'deki olaylara ve Siyonistlerin Refah'taki suçlarına değinerek şunları söyledi:
"Refah'ta yaşananlar ve orada meydana gelen katliamlar, Siyonist düşmanın vahşetini, suçunu ve ihanetini gösteriyor. Bu bir canavar, vahşi bir rejimdir. Yanmış cesetlerden başları kesilmiş çocuklara kadar Gazze ve Refah'ta gördüğümüz sahneler korkunçtur."
"Normalleşme arayanlara sesleniyorum, kiminle normalleşmek istiyorsunuz? Sınır tanımayan cinayetler işleyen bu hainlerle mi?"
Nasrallah, Uluslararası Adalet Divanı'nın Siyonist rejime karşı girişimlerine değinerek: "Divan, birkaç gün önce Siyonist rejimin saldırılarının sona erdirilmesini talep etti, ancak rejimin cevabı şiddetli saldırıları yoğunlaştırması oldu. Bu korkunç katliamları kınamalı ve savaşa ve Gazze halkına yönelik saldırılara son verilmesi için baskı yapmalıyız." açıklamasında bulundu.
Seyyid Hasan Nasrallah, Siyonist rejimin gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlerin, kendileri ve Lübnan'ı desteklemek ve korumak için uluslararası topluma ve uluslararası hukuka güvenenler için bir ders olması gerektiğini söyleyerek şöyle dedi: "Lübnan'ı koruyacak olan şey, direnişimiz, silahlarımız, tüfeklerimiz, halkımız, fedakarlıklarımız ve şehitlerimizin kanıdır. Uluslararası topluma bakın, ne kadar aciz ve zayıf olduğunu görün, sadece bildiriler yayınlamak, endişelerini dile getirmek ve kınamakla yetiniyor."(Ajanslar)