"Gazze'yi desteklemek Lübnan'ın ve bölgenin geleceğini savunmak demektir"
Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı şunları vurguladı: ‘Gazze'ye destek vermek tüm Arapların ve Müslümanların sorumluluğudur ve ulusların ve ülkelerin çıkarlarının korunması ancak direnişle mümkündür.’
Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Lübnan içindeki durum ve aynı zamanda Siyonist düşmanla mücadele sürecine ilişkin konuşmasında şu açıklamalarda bulundu: ‘Lübnan'ın güney cephesinde düşmanla yaşanan mevcut çatışmaya rağmen cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda olumlu bir tutum sergiledik. Biz cumhurbaşkanının seçimi konusunu her zaman görüşmeye hazırdık ve bu süreci kolaylaştırmaya çalıştık.’
Güneydeki zafer Hizbullah’ın iç işlerindeki sorumluluklarını yerine getirmesine engel değildir
Şeyh Naim Kasım şu ifadelerde bulundu: ‘Cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. Biz, tıpkı daha önce birçok konuyu birbirinden ayırdığımız gibi, Güney Lübnan ve Gazze'de yaşananlarla cumhurbaşkanının seçilmesi konusunu da birbirinden ayırıyoruz. Güney Lübnan’daki çatışmalara rağmen, Lübnan halkının normal hayatı devam ediyor, dolayısıyla her şeyi ayrı ayrı yönetebiliyoruz.’
Direniş tüm Lübnan hükümetlerinin temel ilkesidir
Şeyh Naim Kasım, Lübnan'daki bazı Batı hareketlerinin çıkardıkları fitnelere değinerek şunları söyledi: ‘Bazıları güneydeki direnişin düşmana karşı verdiği mücadelenin meşruiyetten yoksun olduğunu ve Lübnan halkının bunu kabul etmediğini söylüyor. Bu taraflara yanıt olarak şunu söylüyoruz, ülkeyi Bakanlar Kurulu yönetiyor ve 1989'dan bu yana üst üste gelen 19 Lübnan hükümetinin açıklamalarına bakarsanız, bu 19 hükümetin tamamının direniş hakkından bahsettiğini görürsünüz.
Ayrıca bazı hükümetler şunu söyledi; “Biz “ordu, millet ve direnişten” oluşan altın üçgene inanıyoruz.” Bazı hükümetler ise farklı konuştu ve açıklamalarının metnini değiştirdi ama her halükârda Lübnan'da direniş temel bir ilke olarak kaldı ve son dört hükümete dönecek olursak, 15 Şubat 2024'ten itibaren direniş hakkının onaylanması yönündeki açıklamaları bugüne kadar değişmedi.
Lübnan'da birbirini takip eden hükümetlerin tüm açıklamalarında, Lübnan vatandaşlarının İsrail işgaline direnme, İsrail'in saldırılarına karşı koyma ve işgal altındaki Lübnan topraklarını geri alma hakları vurgulanmıştır. Bu, halkın saldırılara karşı direnişini, toprağı özgürleştirmeyi ve düşmana karşı mücadeleyi meşrulaştıran açık bir metnidir.
Bu nedenle, halkın fikrine aykırı bir iş yaptığımızı söyleyen herkese şunu söylüyoruz; halk temsilcilerini parlamento ve hükümet aracılığıyla seçmiyor mu? Dolayısıyla direniş, halk tabanını temsil eden resmi bir hükümetin siyasi desteğine sahiptir ve bu yaklaşıma inanmayan herkes muhalefet gösterebilir ama Lübnan halkının da aynı şekilde düşündüğünü söyleyemez.’
Gazze'ye destek vermek tüm Arapların ve Müslümanların görevidir
Şeyh Naim Kasım açıklamalarının devamında Siyonist düşmanla mevcut mücadele sürecini değerlendirdi ve şunları vurguladı: ‘Gazze'ye destek için harekete geçtiğimizde, Amerika ve Avrupa'nın iddia ettiği sözde özgür ve gelişmiş dünyanın işgalci Siyonist rejimin yanında zulüm, baskı ve cinayet ekseni oluşturmasını ve kardeşlerimiz Gazze'de her gün katledilirken hiçbir şey yapmadan, destek olmadan, arkamıza yaslanıp izlememizin mümkün olmadığına inanmıştık.
Sadece direniş ekseninin değil, tüm Arapların ve Müslümanların en başından itibaren Gazze'yi savunmak için harekete geçmesi, insan ruhuna ve vicdanına sahip herkesin Gazze'nin yanında olması gerekirdi. Gazze'yi savunmayanlara diyoruz ki; "Eğer gerçekten insan seviyorsanız, o zaman söyleyin, dünyadaki bu büyük adaletsizliğin, Amerika'nın, İsrail'in ve onların destekçilerinin zulmü karşısında siz nerede duruyorsunuz?
İşgal altındaki topraklar sadece ordu, millet ve direnişin altın üçgeni çerçevesinde direnerek düşmanın elinden geri alınabilir ve tecrübe göstermiştir ki, Güvenlik Konseyi'ne, Birleşmiş Milletler'e ve büyük ülkelere ilişkin herhangi bir öneri, ülke topraklarının daha fazla işgal edilmesine ve çıkarlarının zedelenmesine yol açacaktır. Lübnan'da kazanılan her zafer ve kurtuluş bu altın üçgen sayesinde oldu.
Dolayısıyla Gazze'ye desteğimiz aslında Lübnan'ın savunulması sayılmaktadır ve bu destek mücadelemiz Lübnan'ın ve tüm bölgenin geleceğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Siyonist düşmanın gerçekleştirdiği ve savaşçılarımızın, kardeşlerimizin şehit edildiği operasyonların büyük bir kısmı düşmanın ülkemizden büyük miktarda bilgi topladığı ve Lübnan'ın egemenliğini ihlal ettiği, bu rejimin 2006 ve 2013 yıllarında gerçekleştirdiği hava saldırılarından kaynaklanmıştır. Peki neden bu cani düşmana karşı sessiz kalalım ve meydana inmeyelim ki? Biz düşmanla mücadelede üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz ve başkalarının da bu konuda sorumluluk almasını istiyoruz.’(Ajanslar)