İran'ın Afrika'daki artan varlığı Siyonist İsrail’i korkutuyor!
İsrail Etnik Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden yapılan açıklamada, İran'ın Afrika'daki artan varlığının gelecekte İsrail için ciddi bir tehdit oluşturabileceği belirtildi.
Raporda, İsrail'in İran'ın Afrika'daki faaliyetlerini son aylarda yoğunlaştırdığı ve bunun nedenlerinden birinin de Gazze'deki savaş olduğu belirtildi. İran'ın Afrika'yı, Gazze ve Lübnan'a yardım ulaştırmak için bir köprü olarak gördüğü, ancak aynı zamanda kıtada kendi çıkarlarını da gözettiği ifade edildi. Bu durumun, İsrail'in Afrika'daki siyasi, güvenlik ve ekonomik çıkarlarını tehdit ettiği kaydedildi.
Eski İsrail Askeri İstihbarat subayı ve Etnik Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde İran programı araştırmacısı olan "Dany Sternvovich", İran'ın Afrika'daki hedeflerine ulaşmasını engellemek için bir strateji geliştirilmesi çağrısında bulundu. Sternvovich, yaptığı açıklamada şöyle diyor: "İran'ın Afrika'ya olan ilgisi, 1979'daki devrimden bu yana çeşitli nedenlerle devam ediyor ve İran ile birçok Afrika ülkesi arasında ortak noktalar bulunuyor. Bu ortak noktalar arasında, yabancı işgalcilere karşı mücadele, büyük Şii azınlığın desteği ve kaynakların kullanımı yer alıyor. Afrika'nın Orta Doğu'ya yakınlığı, onu İran liderleri için önemli ve çekici bir bölge haline getiriyor."
Ekonomik ve güvenlik çıkarlar
Raporda, eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın, İran'ın Afrika'daki etkisini artırmada önemli rol oynadığı ve bu alanda kapsamlı çalışmalar yürüttüğü belirtildi. Bu politikanın, İbrahim Reisi'nin cumhurbaşkanlığı döneminde de "Güney Dünya" ile ilişkileri güçlendirme stratejisi çerçevesinde siyasi ve ekonomik bir alternatif olarak ciddiyetle sürdürüldüğü kaydedildi. Reisi, Afrika ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmeyi cumhurbaşkanlığı döneminin en önemli siyasi hedefi olarak belirledi ve birçok Afrika ülkesiyle ilişkileri geliştirmek için çaba gösterdi. Bu kapsamda, birçok toplantı ve görüşmenin gerçekleştirildiği belirtildi.
Raporda şöyle deniyor: "Konu sadece İran'ın Afrika ülkeleriyle ekonomik ve siyasi çıkarlarını güçlendirmekle sınırlı değil. Örneğin Tahran'ın petrokimya ürünlerini Afrika ülkelerine satışını artırma arzusu bu hedeflerden sadece biri. Tahran, Afrika'da başka önemli hedeflere de sahip. Örneğin Doğu Afrika'daki Sudan gibi bir ülkede ve Afrika Boynuzu bölgesinde "Muhacir 6" İHA'sını satmak ve "Port Sudan" bölgesinde bir liman inşa ederek stratejik ve güvenlik çıkarlarını gerçekleştirmek istiyor. "
Bu araştırmanın bir bölümünde, "İran'ın Etiyopya Cumhurbaşkanı Ebu Ahmed Ali'ye Tigray bölgesine karşı savaşta yardım ettiği ve Etiyopya ordusunun bu bölgedeki isyancılarla mücadele etme kapasitesini önemli ölçüde artırdığı ve yedi yıllık bir aradan sonra Cibuti ile diplomatik ilişkilerini, Bab'ul Mendeb Boğazı'na yakın stratejik konumu nedeniyle yeniden başlattığı" iddia edilmektedir. Aslında, Tahran'ın Cibuti ile ilişkilerini yeniden başlatmasının en önemli nedenlerinden biri olan Bab'ul Mendeb Boğazı, aynı şekilde Mısır ile diplomatik ilişkileri geniş kapsamlı bir şekilde yeniden başlatma çabaları da devam etmektedir.
Donanmanın güçlendirilmesi
Sternonovich araştırmasının devamında şunları belirtiyor: "İran, Afrika'daki nüfuzunu genişleterek İsrail'e karşı bir dizi hedefe ulaşmaya çalışıyor. Bu hedeflerin en önemlilerinden biri İsrail'e karşı 'ekonomik ablukanın' yoğunlaştırılması ve artırılması, Gazze'deki Hamas'a silah transfer kanallarının yeniden inşası ve bölgedeki kendi deniz gücünün artırılmasıdır."
Yazar daha sonra İran'ın Kuzey Afrika'daki nüfuzunun artmasına değiniyor ve şunları söylüyor: "İran ile Tunus arasındaki ilişkiler, İranlıların bu ülkeye vizesiz girişine izin verilmesinden sonra, son yıllarda Tahran ile Cezayir arasındaki stratejik ilişkilere paralel olarak niteliksel bir değişim geçirmiştir. Ancak İran'ın Libya'yı Kuzey Afrika'daki bölgesel varlığını sürdürmek için güvenli bir siyasi ve askeri üsse dönüştürme çabalarını göz ardı etmemek gerekir. İran'ın 'bu kıtanın kuzeyindeki ülkelerdeki varlığı' Tahran'a sadece Akdeniz ve Cebelitarık Boğazı'na erişim sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa kıtasına daha da yaklaştırıyor ve İran'ın askeri gücünü artırıyor."
Sternonovich ayrıca iddia ediyor: "İran, Fas'ın Afrika kıtasındaki İsrail ve ABD'nin önemli faaliyet merkezlerinden biri olduğunun farkında olarak, bu ülkeyle kapsamlı ilişkiler kurmaya çalışıyor. Şüphesiz İran'ın Fas'taki varlığı, Tahran'ın Polisario Cephesi'ne askeri yardım göndererek Fas'ın hedeflerine ulaşmasını ve Batı Sahra'daki nüfuzunu genişletmesini engellemesine olanak sağlayacaktır."
İsrail'in Afrika'daki yokluğu
Bu araştırmada, "Bu gelişmeler, İsrail'de büyük endişelere yol açıyor, çünkü bu durum Doğu Afrika bölgesinden gelen askeri tehdidi artırıyor ve Tel Aviv'in kıtadaki birçok ülkeyle siyasi ilişkilerini güçlendirme yeteneğini azaltıyor. Özellikle de İran'ın Cezayir ve Güney Afrika gibi ülkeler aracılığıyla İsrail'in Afrika Birliği'ndeki çabalarını baltalamaya çalıştığı göz önüne alındığında." diye belirtiliyor.
Sternonovich, İran'ın artan nüfuzuyla başa çıkmak için İsrail'in Afrika'daki nüfuzunu koruma ve İran'ın etkisini azaltma stratejisi geliştirmeyi düşünmesi gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü Tel Aviv'in kıtadaki siyasi varlığı şu anda sınırlı ve sadece on temsilcilik ve büyükelçilikle sınırlı. Hatta bu durum, İran'ın Afrika'daki varlığının "bu kıtadaki temel ve önemli çıkarlarını tehdit ettiğine" inanan ve hatta gerekirse İran'la işbirliği yapmamaları konusunda Afrika ülkelerini uyarmak için ABD ile koordinasyonlarını artırmaya hazır olan Körfez ülkelerinden yardım almayı gerektirebilir.
Bu İsrail araştırması, İsrail'in Kızıldeniz'deki İran nüfuzunun yayılmasını önlemek için özellikle de Yemen Ensarullah Hareketinin şu anda Kızıldeniz'de oldukça aktif olduğu ve İsrail ekonomisine ağır darbeler vurduğu göz önüne alındığında, Doğu Afrika ve Afrika Boynuzu ülkeleriyle güvenlik ilişkilerini derinleştirmesini ve aynı zamanda Mısır ile bu amaçla koordinasyonu güçlendirmesini istiyor.(Ajanslar)