İmad-4: Hizbullah'tan İsrail propagandasına 'çalım'
The Cradle'daki makale, Hizbullah'ın geçenlerde yayınladığı İmad-4 füze tesisini gösteren videoyu ve etkisini çözümlüyor.
The Cradle'dan Halil Nasrallah'ın makalesi, İsrail'in askeri hesaplarının dengesini bozan İmad-4 füze tesisi videosunun aynı zamanda İsrail'in gelecekteki askeri kararlarını yeniden değerlendirmeye zorladığını, Gazze'de devam eden müzakereler üzerinde de daha geniş etkilere sahip olduğunu vurguluyor.
Hizbullah'ın geçen hafta yeraltındaki geniş tünel ağını gösteren bir video yayınlama kararı hafife alınacak bir karar değil. Örgüt daha önce bazı kabiliyetlerini sergilemiş olsa da bu, stratejik tesisi “İmad-4 ”ün ilk gösterimi oldu. Adını merhum Hizbullah Askeri Komutanı İmad Muğniye'den alan tesis, Lübnan direniş hareketinin gelişmiş füze cephaneliğinin bir kısmına ev sahipliği yapıyor.
Bu video, sadece Gazze merkezli mevcut bölgesel savaşa değil, aynı zamanda en az yirmi beş yıllık olaylara da atıfta bulunan önemli mesajlar taşıyor. Hizbullah'ın mesajları Suriye'deki çatışmayla ve İsrail'in Lübnan'ın güç dengelerini değiştirebilecek silahlar edinmesini engellemeye yönelik uzun vadeli çabalarıyla yakından bağlantılı. Ancak bu ifşaatın en kritik amaçlarından biri, İsrail'in Hizbullah'ın silahlarını, özellikle de roketlerini sivil nüfus arasında depoladığına dair yanlış söylemine karşı tam cepheden bir meydan okumadır.
Bu, Tel Aviv'in propaganda aygıtı tarafından yoğun bir şekilde desteklenen ve Lübnan'daki Hizbullah muhalifleri tarafından yinelenen asılsız bir iddiadır. Güvenlik nedeniyle Hizbullah geleneksel olarak bu konuda yorum yapmaktan kaçınmıştır.
İsrail propagandasına karşı koymak
İmad-4 füze tesisinin ortaya çıkarılması, Hizbullah'ı sivillerin arkasına saklanan, silahlarını evlerde, okullarda, konut komplekslerinde ve diğer sivil altyapılarda depolayan bir askeri güç olarak göstermeye çalışan İsrail medya anlatısına ağır bir darbe anlamına geliyor.
Bu söylem sadece İsrail çevrelerinde değil Arap, Lübnan ve uluslararası medyada da Tel Aviv'in direniş karşıtı söyleminin temel taşlarından biri olmuştur. Örnekler pek çok...12 Temmuz 2016'da BM Güvenlik Konseyi'nde 1701 sayılı kararla ilgili bir oturumda İsrail elçisi Danny Danon, Lübnan'ın güneyindeki Şakra köyünün havadan çekilmiş bir fotoğrafını sunarak Hizbullah'ın köyü bir kaleye dönüştürdüğünü ve “üç binadan birinin roket rampaları ve silah depoları da dahil olmak üzere terör faaliyetleri için kullanıldığını” iddia etti.
“Hizbullah bu mevzileri okulların ve diğer kamu kurumlarının yanına yerleştirerek masum sivilleri büyük tehlikeye atıyor” suçlamasında bulundu.
Bir başka örnekte, 6 Aralık 2018'de İsrail ordu sözcüsü Avichai Adraee, X'te bir propaganda videosu eşliğinde, Güney Lübnan'daki her üç evden birinin Hizbullah mevzisi olduğu yönündeki yanlış iddiayı tekrarlayan bir paylaşımda bulundu:
''Lübnan sakinleri: işte gizli gerçek. Güneydeki her üç evden biri Hizbullah'a ait. Kafr Kila'da ve güney Lübnan'daki Şii köylerinin çoğunda olan budur. Hizbullah, Lübnan hükümetinin burnunun dibinde güney Lübnan'ı bu şekilde teröristlerin kalesi haline getirmiştir.''
Adraee 14 Temmuz 2021'de Hizbullah'ı güney Lübnan'daki Aba kasabasında bir okulun yakınında askeri bir depo kurmakla suçladığında da benzer suçlamalarda bulunmuştu. Bu deponun İsrail'in Kuzey Komutanlığı'nın elindeki binlerce hedeften biri olduğunu ve yaklaşan herhangi bir çatışmada hedef alınacağını kaydetti.
Çok cepheli medya saldırısı
Ancak İsrail'in bu uydurmaları Batı medyasında geniş yer buldu ve bazıları Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nın füze kaçakçılığı için bir merkez olduğu ya da Beyrut'un güney banliyölerinde ve çevresinde başka 'tesisler' olduğu gibi İsrail'in söylemlerini yayınladı. Arap medya kuruluşları uzun yıllar boyunca Lübnan kamuoyunu Hizbullah'a karşı yönlendirmek ve bu söylemleri ülkenin mezhepsel siyasi dinamiklerinde kullanmak amacıyla benzer kampanyalar yürüttü.
Ayn Kana'da 22 Eylül 2020'de meydana gelen olay gibi bazı durumlarda, Arap ve Lübnan medyası başlangıçta patlamayı bir evin içinde Hizbullah'a ait bir silah deposu olarak duyurdu. Ancak daha sonra buranın top mermisi ve mayın kalıntılarının toplandığı bir alan olduğu ortaya çıktı. Günler sonra 29 Eylül'de meydana gelen bir başka olayda ise Hizbullah, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun füze ve silah fabrikası olduğu yönündeki iddialarını yalanlamak için Ouzai bölgesinde bir medya turu düzenledi.
Bu olaylar, Hizbullah'ın düşmanlarının ve siyasi rakiplerinin istismar etmeye hevesli olduğu bir önceki ay Beyrut limanında meydana gelen patlamanın yarattığı ulusal trajediyi takip etti. Hizbullah limanda “amonyum nitrat” depolamak gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya kaldı ve hareket bu suçlamaları şiddetle reddetti.
Ancak İmad-4'ün sergilenmesi, ister İsrail'den ister diğer medya kuruluşlarından gelsin, füze cephaneliğinin ve silah depolama tesislerinin sivil ve yerleşim alanlarından uzakta olduğunu göstererek bu söylemlere kararlı bir şekilde karşı çıkmaktadır.
Stratejik zamanlama ve taktiksel baskı
İmad-4'ün tam yeri gizli kalmaya devam etse de, İmad-4'ün açığa çıkma zamanlaması, bölgede artan gerilim göz önüne alındığında, bazı acil endişelerle bağlantılıdır. İsrail'in Beyrut'ta Hizbullah savaş komutanı Fuad Şukur'a ve Tahran'da Hamas siyasi büro başkanı İsmail Heniye'ye yönelik ikiz suikastlarının ardından geldi.
Bu hamle aynı zamanda Tel Aviv'in “füze tesisleri” olarak göstermeye çalışacağı sivil bölgelere yönelik olası bir İsrail “önleyici saldırısını” engellemeyi amaçlıyor. Ayrıca İsrail'in hesaplarını bozarak direnişin gelecekteki eylemlerine karşılık yanlış hesaplamalar yapmasına yol açmayı da amaçlıyor. Dahası İmad-4, İsrail'in çatışmayı daha da tırmandırmaya karar vermesi halinde Hizbullah'ın çatışmaya hazır olduğunu gösteriyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın geçmiş konuşmalarında ima ettiği gibi, örgütün füze cephaneliği güçlendirilmiş ve gizli bir şekilde konumlandırılmaktadır. Bu açıklama aynı zamanda Doha'da devam eden Gazze ateşkes müzakereleri üzerindeki baskıyı arttırarak Filistinli müzakerecilerin elini güçlendirmeyi amaçlıyor.
Lübnan direnişi yirmi yılı aşkın bir süredir tam bir gizlilik içinde füze tesisleri inşa ediyor. İsrail, olası bir çatışmayı planlamak üzere bu tesislerin yerini tespit etmek için önemli istihbarat kaynakları harcamıştır.
Suriye savaşının yarattığı zorluklara rağmen Hizbullah, füze sistemleri ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere gelişmiş silahları halen üretildiği ve geliştirildiği Lübnan'a transfer etmeyi başardı.
Savaş sisini kalınlaştırmak
Hizbullah'ın İmad-4 tesisini ifşa etmesi kuşkusuz İsrailli karar alıcıları, özellikle de güvenlik kurumlarını stratejilerini yeniden gözden geçirmeye zorluyor. Ortaya çıkan sorular Lübnan'la karşı karşıya gelmenin ya da tam ölçekli bir savaşa girme kararının ötesine geçerek daha geniş bölgesel dinamiklere temas etmektedir. Hizbullah'ın Lübnan'da yaptığı stratejik hazırlıklar daha büyük bir bulmacanın sadece bir parçası. Suriye sahası da Direniş Ekseni'nin stratejisinde kritik bir rol oynuyor; burada yıllar süren çatışmalar boyunca ve hatta öncesinde füze tesisleri inşa edildi.
İsrail'in Suriye'deki sözde “savaşlar arası savaşının” temel amaçlarından biri, Suriye ordusunun stratejik füze kabiliyetlerini yeniden kazanmasını engellemek ve İran ile müttefiklerinin, Cephelerin Birliği stratejisinin uygulanması durumunda İsrail'e karşı kullanılmak üzere tasarlanmış savaş altyapısı kurma çabalarını sekteye uğratmaktı. Kısacası İmad-4'ün ortaya çıkması işgal devletini Lübnan'la kapsamlı bir savaşa girip girmeme kararını yeniden gözden geçirmeye zorluyor. Hizbullah, hedefli öldürmeler ya da saldırılar nedeniyle örgütsel ve operasyonel aksaklıklara rağmen İsrail istihbaratını alt ederek radar altında etkin bir şekilde faaliyet gösterebileceğini gösterdi.
Bu medyatik hamle stratejik hesapları değiştirerek İsrail'i Hizbullah'ın kabiliyetlerinin gerçek boyutu ve kendi istihbarat toplama operasyonlarının etkinliği konusunda zor sorularla karşı karşıya bıraktı. Ayrıca, Hizbullah'ın ve Direniş Ekseni'nin cephaneliğinde güçlü ancak genellikle hafife alınan bir araç olan bilişsel savaşın önemini de ortaya koydu.(Çeviri: YDH)