Ensarullah, üstünlüğü ele geçiriyor
"Yemen hükümetinin İsrail’e mal sevkiyatını durdurma ve ABD’yi kıyıları açıklarında bloke etme kabiliyeti, İsrail yasadışı soykırım, etnik temizlik ve apartheid politikalarını sürdürdüğü sürece, bu stratejiye devam etme cesaretini artırabilir."
ABD, Yemen’e yönelik askeri müdahalelerde bulunsa da bu operasyonlar istenilen sonucu vermiyor. Başkan Biden, Yemen’in direnişinin durdurulamadığını kabul ederken, ABD Koramiral George Wikoff, askeri gücün çözüm olmadığını ifade etti. Yemen’in düşük maliyetli saldırı stratejileri, ABD’nin yüksek bütçeli savunma sistemlerini zorluyor. Hindistanlı tarihçi ve yazar Vijay Prashad, hem ABD hem de İsrail'in Yemen karşısında askeri yöntemlerin etkisiz kaldığını kabul ettiklerine dikkat çekiyor.
14 Kasım 2023’te, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım boyutundaki saldırısının birinci ayı geride kalırken, Ensarullah Hareketi’nin ve Yemen hükümetinin liderlerinden Abdülmelik el-Husi, el-Mesire televizyonunda yayınlanan bir konuşma yaparak “Gözlerimiz sürekli izleme ve her bir İsrail gemisini arama amacıyla açık,” dedi:
“Düşman, Kızıldeniz’deki hareketlerinde kamuflaja güveniyor, özellikle de Bab el-Mendeb Boğazı’nda ve gemilerinde İsrail bayrağı dalgalandırmaya cesaret edemiyor.”
Bab el-Mendeb, yani "Hüzün Kapısı", Cibuti ile Yemen arasındaki 14 deniz mili genişliğinde bir su yolu. İlginç bir nokta şu ki, Birleşmiş Milletler anlaşmalarına göre, bir ülke 12 deniz milini kara suları sınırı olarak talep edebilir. Bu da bu sulardan büyük bir kısmının Yemen’in yargı yetkisi dahilinde olduğu anlamına gelir.
Beş gün sonra Yemenli komandolar, Bahamalar’da kayıtlı, Japon NYK nakliye şirketi tarafından işletilen, ancak kısmen İsrail’in en zengin iş insanlarından biri olan Abraham Ungar’a ait olan Galaxy Leader isimli bir yük gemisine helikopterle operasyon düzenledi.
Gemi, Yemen’in Salif limanında, Yemen kara suları içinde tutulmaya devam ediyor ve 25 mürettebatı Hudeyde vilayetinde rehin tutuluyor.
Galaxy Leader’a düzenlenen bu saldırı ve ardından İsrail’e ait birkaç başka gemiye yapılan benzer operasyonlar, malların Akabe Körfezi’nin sonunda yer alan Eylat Limanı’na sevkiyatını durdurdu.
Mısır ve Ürdün arasında sıkışmış bu liman, İsrail’in Akdeniz dışında deniz yoluyla erişim sağlayabildiği tek nokta.
Ancak Ekim 2023’ten bu yana limana gelen yük gemilerinin sayısı büyük ölçüde azalmış durumda ve limanın özel işletmecisi neredeyse iflas ettiklerini belirtiyor.
Son bir yıl içinde bu liman Bahreyn, Irak ve Yemen’den fırlatılan insansız hava araçları ve füze saldırılarının hedefi oldu.
ABD'nin saldırıları işe yaramıyor
Yemen hükümeti, İsrail’in Filistinlilere dönük soykırım savaşını durdurması halinde saldırılarını sonlandıracağını açıkladı.
Fakat İsrail'in saldırıları devam ettiği için Yemen’in saldırıları da sürüyor. Yemen'in bu saldırıları, halihazırda kırılgan durumda olan ülkenin altyapısına yönelik büyük çaplı misilleme saldırılarını tetikledi.
Temmuz ayında İsrail’in Yemen’in Hudeyde liman kentine düzenlediği saldırı ve ABD’nin nokta atışı füze saldırıları buna örnek.
ABD Başkanı Joe Biden, ABD’nin Yemen’e yönelik hava ve füze saldırılarının etkili olup olmadığı sorulduğunda net bir yanıt verdi: “Etkili derken Husileri durduruyor mu? Hayır. Peki devam edecek mi? Evet.”
Diğer bir deyişle, Yemen hükümeti —hatalı bir şekilde, Yemen nüfusunun dörtte biri tarafından benimsenen Zeydi geleneği nedeniyle “Husiler” olarak anılıyor— saldırılarını, ABD ve İsrail ülkeyi vurduğu için durdurmayacak.
Yemen’in İsrail’in soykırımına karşı muhalefeti, Zeydileri, Ensarullah hareketini ve Yemen hükümetini aşan bir düzeyde.
2011’de Nobel Barış Ödülü’nü kazanan ve Yemen hükümetine muhalif bir isim olan Tevekkül Karman bile İsrail’e yönelik eleştirilerini yüksek sesle dile getiriyor.
Biden’ın ABD füze saldırılarının Yemen’i durdurmayacağını kabul etmesi, durumu doğru bir şekilde özetliyor.
Yemen, 2015’ten 2023’e kadar Suudi Arabistan’ın yıkıcı bombardımanlarına maruz kaldı ve Suudiler Yemen’in altyapısının büyük bir kısmını yok etti.
Buna rağmen Yemenliler, İsrail hedeflerini vurma kapasitesini korumayı başardı. Ekim 2024’te Amerikan ordusu, Pentagon’un “beş yeraltı hedefi” olarak tanımladığı noktaları vurmak için B-2 Spirit bombardıman uçaklarını konuşlandırdı.
Bu silah depolarının yok edilip edilmediği netleşmedi ama bu durum, ABD ve İsrail’in Yemen saldırılarını durdurma konusundaki artan çaresizliğini gösteriyor.
ABD operasyonlarının isimleri (Operation Prosperity Guardian ve Operation Poseidon Archer) etkileyici görünüyor. Ancak bu operasyonlar, İsrail’i korumak ve Yemen’i vurmak için uçak gemileri ve destroyerlerle desteklenirken, aynı zamanda İsrail’in soykırımını durdurmaya çalışan grupları caydırmayı da amaçlıyor.
Orta Doğu’da şu anda en az 40 bin Amerikan askeri konuşlanmış durumda ve herhangi bir zamanda bölgede uçak gemisi ve destroyerlerle desteklenen en az bir görev gücü bulunuyor.
ABD Donanmasına göre, Akdeniz’de iki destroyer (USS Bulkeley ve USS Arleigh Burke) ve Kızıldeniz’de iki destroyer (USS Cole ve USS Jason Dunham) mevcut.
Ayrıca, uçak gemisi USS Harry S. Truman’ın merkezinde olduğu Görev Gücü 8 Akdeniz’e doğru yol alırken, USS Abraham Lincoln Pasifik Okyanusu’na yönelmiş durumda. İsrail'in etrafında kayda değer bir Amerikan askeri gücü konuşlandırılmış durumda.
Siyasi çözüm
ABD’nin Yemen’e yönelik saldırılarının başarısız olduğunu söyleyen yalnızca Biden değil.
Operation Prosperity Guardian operasyonunu yöneten ABD Koramiral George Wikoff, ağustos ayında Bahreyn’deki karargâhından Washington, D.C.’deki bir dinleyici kitlesine seslendi.
Wikoff, ABD’nin Yemenliler için “merkezi bir ağırlık merkezi” tespit edemediğini ve bu durumun “klasik bir caydırıcılık politikası” uygulamasını imkânsız kıldığını belirtti.
Eğer ABD, Yemen hükümeti liderliğinde korku yaratamıyorsa, Yemen’in İsrail gemilerine veya altyapısına yönelik saldırılarını durduramaz. “Muhakkak ki kapasitelerini zayıflattık,” diyen Wikoff, bu değerlendirmeyi ABD silahlarıyla düşürülen Yemen insansız hava araçları ve füzeleri için yaptı.
Ancak, Wikoff’un bahsetmediği önemli detaylardan biri, Yemen yapımı her bir füze ve İHA’nın yaklaşık 2 bin dolara mal olduğu, buna karşılık ABD’nin bu araçları imha etmek için kullandığı füzelerin maliyetinin 2 milyon dolar olduğu gerçeğiydi.
Sonuçta, Yemenlilerin ABD ordusunu yıpratan taraf olduğu söylenebilir. Wall Street Journal, ekim ayında ABD’nin hava savunma füzesi stoklarının azaldığını, haziran ayında ise ABD’nin Ekim 2023’ten bu yana Yemen’deki savaşına 1 milyar dolar harcadığını bildirdi.
Wikoff da Biden gibi şu itirafta bulundu: “Onları durdurabildik mi? Hayır.”
Wikoff’un ilginç bir şekilde eklediği bir diğer nokta ise şuydu: “Çözüm, namlunun ucunda olmayacak.”
Yemen hükümetine göre, çözüm yalnızca İsrail’in soykırımı durdurmasıyla mümkün olabilir. Fakat, bir ateşkes bile yeterli olmayabilir.
Kasım ayının başlarında, Birleşmiş Milletler yetkilisi Louise Wateridge, kuzey Gazze’deki yıkımı gösteren bir videoyu X platformunda paylaştı ve ardından şu ifadeleri yazdı: “Bir toplumun tamamı artık bir mezarlık.”
Yemen hükümetinin İsrail’e mal sevkiyatını durdurma ve ABD’yi kıyıları açıklarında bloke etme kabiliyeti, İsrail yasadışı soykırım, etnik temizlik ve apartheid politikalarını sürdürdüğü sürece, bu stratejiye devam etme cesaretini artırabilir.
Hem Wikoff hem de Biden, ABD’nin mevcut politikasının işe yaramadığını kabul ediyor. Wikoff, çözümün askeri güçle değil, siyasi yollarla sağlanması gerektiğini açıkça ifade etti.(Çeviri: YDH)