Almanya neden İsrail'in ikinci en büyük silah tedarikçisi
Avrupalılar, Amerika ile uyum içinde son 15 ayda silahları işgal altındaki topraklara akıtırken, Berlin Washington'dan sonra ikinci sırada yer alıyor; peki Avrupa neden silah ihracatında ısrar ediyor?
Son bir yıldan fazla bir süredir siyonist rejimin işlediği ve 45 binden fazla masum Filistinlinin şehit olmasına neden olan suçlar, Batı'nın desteğiyle devam etti. Amerika’nın işgal altındaki topraklara yaptığı siyasi, mali ve askeri yardımlar herkesin malumu, ancak Avrupalıların işgalci rejime yardımdan vazgeçmemesi meselesi tartışma ve inceleme konusu olmaya devam ediyor.
Amerikan haber sitesi "The Intercept" kısa bir süre önce, Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının, Gazze'deki savaş suçlarının - soykırımın - kanıtlarının artmasına rağmen İsrail rejimine silah satışını sona erdirmekten kaçındığını ifşa etti.
Bu Amerikan haber sitesinin raporunda, siyasi ve hukuki uzmanların, daha önce hakkında bir haber yapılmamış olan bu 35 sayfalık raporun içeriğinin, Gazze’ye saldırı üzerinden Avrupa Birliği’nin siyasetçilerinin savaş suçlarına ortaklık suçuyla gelecekte yargılanmalarını etkileyebileceğini düşündükleri belirtiliyor.
Avrupalıların işgal altındaki topraklara silah ihracatındaki ekonomik hedefleri
Avrupa ülkelerinin İsrail'e silah ihracatında ısrar etmelerinin en temel nedenlerinden biri, ekonomik avantajlar ve yerel savunma sanayisini güçlendirmektir. Dünyanın en gelişmiş ve rekabetçi endüstrilerinden biri olan Avrupa savunma sanayisi, gayri safi yurt içi hasılada ve istihdam yaratmada önemli bir rol oynamaktadır. Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleri, bu sektördeki küresel konumlarını korumak için ihracata bağımlıdır ve siyonist rejim, bu ülkeler için kilit bir pazar olarak kabul edilmektedir.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) raporuna göre, Avrupa savunma sanayisi yıllık yaklaşık 109 milyar dolar gelir elde etmektedir. Bu rakamın yüzde 40'ından fazlası Avrupa Birliği dışındaki ülkelere yapılan ihracata bağlıdır. İsrail rejimi, dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri olarak bu ihracatta önemli bir paya sahiptir.
Avrupa’daki savunma sanayisi doğrudan ve dolaylı olarak 440 binden fazla istihdam sağlamaktadır. İşgal altındaki topraklar gibi pazarlara silah ihracatı, bu işlerin korunmasını sağlamakla kalmayıp, askeri alanda araştırma ve geliştirme yatırımlarını da artırmaktadır. Orta Doğu'daki en büyük silah alıcılarından biri olan İsrail rejimi, Avrupa ülkelerinin insansız hava araçları ve güdümlü füzeler gibi gelişmiş sistemlerin geliştirme maliyetlerini ihracat gelirleriyle karşılamasına olanak tanımaktadır.
İşgal altındaki topraklara Avrupa silah ihracatçıları
Avrupa'nın çeşitli ülkeleri, bu süre zarfında Amerika ile birlikte işgalci rejimi desteklemeye çalışmıştır. Örneğin, Fransa, İngiltere ve İtalya; siyonist rejime silah satışından ekonomik çıkar sağlayan Avrupa ülkeleri arasındadır.
Fransa, son on yılda bu rejime 226 milyon dolar değerinde askeri teçhizat ihraç etmiştir. Bu ülke, silahların yanı sıra, "Demir Kubbe" sisteminde kullanılan parçalar dahil olmak üzere, siyonist rejime askeri ekipman parçaları ihraç eden bir ülkedir.
İngiltere ise sadece 2018 ile 2022 yılları arasında siyonist rejime silah ihracatı için 186 milyon dolar değerinde lisans vermiştir. İşgalci rejimin direniş cephesine karşı olan ihtiyaçları göz önüne alındığında, bu ihracat son 15 ayda artış göstermiştir. Ayrıca Amerika, Yemen'e yönelik sürekli saldırılar gibi bazı operasyonlarını özellikle İngiltere başta olmak üzere Avrupa müttefiklerinin desteğiyle gerçekleştirmektedir.
İtalya, Avrupa'da siyonist rejime en büyük silah ihracatçılarından biri olarak 2023'ün son çeyreğinde silah satışına devam etmiştir. Oysa daha önce şu iddiada bulunmuştu: "İnsan haklarını ihlal eden ülkelere yönelik silah ihracatını yasaklayan yasağa aykırı olan satışları durduracağımızı garanti ediyoruz."
Amerika'dan sonra İsrail rejimine silah sağlayan ikinci ülke: Almanya
Almanya, Avrupa ülkeleri arasında siyonist rejimin en büyük destekçisidir. Bu ülke, Amerika'dan sonra siyonist rejimin en büyük ikinci silah tedarikçisi olarak öne çıkmaktadır. Sadece 2023 yılında Almanya, 326,5 milyon euro değerinde silah ihracatı lisansı vermiştir. Bu ihracat, gelişmiş denizaltılar, tanklar ve askeri elektronik ekipmanları içermektedir.
Birleşmiş Milletler'in terörizmle mücadele ve insan hakları özel raportörü "Ben Saul", birkaç gün önce (7 Ocak Cuma) "Anadolu" ile yaptığı bir röportajda, Amerika ve Almanya'nın siyonist rejimin silahlarının %99'unu sağladığını belirterek şöyle dedi: "İsrail'in silah ve mühimmatının yaklaşık %69'unu Amerika sağlıyor, geri kalan %30'luk kısmını ise Almanya temin ediyor."
Bu ihracatlar, gelir sağlamanın yanı sıra, Alman savunma sanayisinin küresel rekabet içinde kalmasına da katkı sağlamaktadır. Örneğin, siyonist rejime Dolphin sınıfı denizaltıların satışıyla ilgili sözleşme, Almanya'da yaklaşık 2000 işçiye doğrudan istihdam yaratmış ve ülke genelinde geniş bir tedarik zincirini aktif tutmuştur.
Siyasi ve güvenlik açısından, siyonist rejim bir stratejik müttefik olarak Almanya'nın dış politikasında önemli bir rol oynamaktadır. İki taraf arasındaki yakın iş birliği, güvenlik bilgisi paylaşımı, askeri araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve ortak tehditlere karşı mücadeleyi içermektedir. Bu durum, onların ilişkilerini ticari bir bağın ötesine taşımıştır.
Belirtilen hususlar göz önüne alındığında, hiçbir Avrupa ülkesi Almanya kadar siyonist rejime siyasi, mali ve askeri destek sağlamamıştır. Bu ülke, Avrupa kıtasındaki ülkeler arasında Filistin dayanışma hareketine saldırılarda ve siyonist rejimin Gazze Şeridi'ndeki sürekli soykırımına destek vermede öncülük etmektedir. Bugün Berlin veya Almanya'nın diğer bölgelerinde Filistin'i desteklemek için bir gösteri düzenlemek, polis saldırıları, hükümetin tehditleri ve basının antisemitizm suçlamaları olmadan mümkün değildir.
Sonuç olarak, Avrupa'nın siyonist rejime silah ihracatında ısrar etmesinin nedeni, ekonomik çıkarlar, siyasi hedefler ve güvenlik zorunluluklarının bir kombinasyonu olsa da, bu politika onların aleyhine önemli olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Avrupa ülkeleri, tarihin en büyük soykırımını gerçekleştiren bir rejimin suçlarını desteklemekle, Orta Doğu'daki birçok ülkeyle, özellikle Arap-İslam ülkeleriyle ilişkilerini zayıflatmıştır. Bunun yanı sıra, Avrupa'daki insan hakları örgütleri ve kamuoyu, Tel Aviv'e verilen askeri desteğe eleştirel tepki göstermiş ve sözlü ve fiili protestolarla yollarını siyonistlerden ve kendi siyasi liderlerinden ayırmışlardır.(Ajanslar)