Suriye’de neler oluyor… Prof.Dr. Mehmet Yuva yazdı
Suriye’de yeni bir rejim kurulmak üzereyken hem iç hem dış aktörlerin müdahaleleri ve istekleri, Şara yönetimini zor bir sınavla karşı karşıya bıraktı. Bir yandan ABD - İsrail’in bölgesel çıkarları diğer yandan ekonomide menfaatlerini korumak isteyenler söz konusu.
ABD şirketinin yeni CEO’su Donald Trump için mahalli ve yabancı bazı uzmanlar “sadece ve tek taraflı kazanma stratejisine yatırım yapan bir iş adamı” sıfatını münasip görüyorlar. Açıklamalarına baktığımız zaman bu tanımlamayı yapmalarında haksız da sayılmazlar. Ancak her profesyonel ve esas amacı kazanmak olan tüccar veya iş insanı misali, Trump’ın başını çektiği yuvarlak masasında bir araya gelen tekelci holdinglerin Dünya ve uzayı başkalarıyla paylaşmadıkları takdirde bu işin sonunda, hayatta kalmayı başarırlarsa dahi, ağır bir yara alacaklarını biliyorlar. Yani davranışlarına ve konuşma tarzlarına yansıyan deli tasarrufları günün zafer sarhoşluğuna addetmeliyiz. Tüm saldırı ve engellemelere rağmen Trump’a teslim oldular ve yolundan çekildiler. Sarhoşluk geçince akıl başa gelecektir. Paylaşmayı arzuladıklarından değil, paraya ve güce doydukları için de değil zira bu mahlûkların gözünü toprak bile doyuramaz.
Yeni döneme dair ipuçları
Ancak her daim hatırlattığımız kural devreye girecektir: İnsanoğlu tercihlerle mecburiyetler arasında seçim yapmak zorundadır. Değişken, ne yapacağı belli olmayan gibi zuhur etse de Trump’ın bir önceki dönem başkanlığı bugün ne yapacaklarıyla alakalı ipuçları vermektedir. Trump ve yönetim kabinesi tercihlerini sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak mecburiyetleri de bir tercih olarak masada tutacaktır. Kıssadan hisse hayatın olağan akışında hâsıl olan güçsüze, ihtiyaç halinde tüm araçları mubah kabul edip hukukunu dayatacak, dikleneni ölçüp biçecek, hadsize haddini bildirene de süt dökmüş kedi misali olacaktır. Buradan konuyu Trump ve yeni kabinesinin “Suriye Kürtleri”, daha doğrusu YPG için daha önce 2019’da Beyaz Saray’da dönemin İtalya Başbakanı ile yaptığı görüşme esnasında söylediklerini hatırlayalım; “Kürtler savaşmayı biliyorlar. Söylediğim gibi onlar Melek değil. Geçmişlerinde yaptıklarına bakarak bunu görebilirsiniz. Bize karşı da savaştılar. Sonra bizimle beraber savaşsınlar diye kendilerine çok para ödedik. Bu normal. Bizimle birlikte savaştıklarında çok iyi idiler. Bize karşı savaştıklarında bu kadar iyi değillerdi. 1,5 sene önce bana birileri Kürtlerle birlikte Irak’a karşı savaşmamızı önerdi. Orada durun dedim. İnanmayabilirsiniz ama Orta Doğu savaşları için 8 trilyon, Irak savaşı için 5,5 trilyon dolar harcandı. Irak’ın içinde, dışında, etrafında her yerde kimin ne için nereye bu parayı harcadığımızı bilmiyor. Ve onlara dedim ki; Irak’la birlikte ve Irak’a karşı savaşlarda 5,5 trilyon dolar para harcadık. ‘Şimdi de Kürtlerle Irak’a karşı savaşmak için daha çok para harcamamızı teklif mi ediyorsunuz? Yok teşekkürler’ dedim.”
“Biz uzak durunca Kürtler savaşamadı ve geri çekildi. Şimdi aynısını Suriye’de yaşıyoruz. Rusya, Suriye’de daha çok sorumluluk üstlenmek istiyor. Bol şans. Bunu Afganistan’da da yapmışlardı. O ülke için o kadar para harcadılar ki, küçüldüler. Suriye Kürtlerin Türkiye ile sınırlarda sorunları var. Biz savaş istemiyoruz. Savaşların durmasını istiyoruz. ABD içinde olsun veya olmasın savaş istemiyoruz. Barış istiyoruz. Görüşüyoruz, uzlaşıyoruz, Türkiye’nin de bunu yapmasını istiyoruz. ABD askerleri güven içinde çıksınlar. Suriye Kürtleri korusun. DEAŞ’la da sadece biz savaşmıyoruz. Onlardan sadece biz nefret etmiyoruz. Rusya da Suriye de nefret ediyor. Suriye sahasındaki herkes DEAŞ’tan nefret ediyor. Onlar savaşsınlar. Biz kendi savaşımızı evimizde ve bölgemizde yapalım.”
Trump bu konuşmayı yaptıktan 5 yıl sonra Esad iktidarı yıkıldı. Rusya, Suriye’de üslerine kapandı. İran, sahayı terk etmek zorunda kaldı. Sahada askeri varlığını koruyabilen 3 ülke var. Türkiye, ABD ve İsrail. Trump, bugün de Suriye meselesi ve Suriye Kürtleri veya YPG’ye bu çerçevede bir çözümü tercih edecektir.
İsrail’in üç hedefi
İsrail, Suriye’deki askeri varlığını koruyabilmek için üç hedef üzerinde çalışacaktır; HTŞ iktidarda kalmayı sürdürür iseAhmet Şara El-Colani rejiminden İsrail’in işgal ettiği toprakların başta Golan bölgesi ve Hermon Dağının (Şeyh Dağları) İsrail tarafından kontrol edilmesi ve kullanılmasına onay vermesini isteyecektir. İsrail’i tehdit edecek hiçbir faaliyette bulunmaması, Lübnan Hizbullah’ına hiçbir askeri yardımın Suriye toprakları üzerinden ulaştırılmaması, Filistin davasının rafa kaldırılmasını talep edecektir. Bunların kabul edilmemesi halinde İsrail Güney Suriye’de Sveyda ve Dera bölgesinden YPG’nin kontrol ettiği Fırat’ın Doğusu ve Kuzey Irak’a kadar olan koridorun kontrolünde olması için tüm araçları ve provokasyonları devreye sokacaktır.
HTŞ’nin aciz durumu
Ahmet Şara El-Colani ise “Suriye Kürtleri” veya YPG silahlarını bırakmaz, Suriye Savunma Bakanlığına bağlı olacak ordunun içine katılmaz ve Suriye’yi etnik veya mezhepsel bölünmeye götürecek taleplerde ısrarcı olursa onları silah zoruyla tedip edileceklerini iddia ediyor.
Hatta bölgeye asker göndermek için hazırlıklar yaptığını, Humus’un doğusuna askeri birlikler gönderdiğini söyledi. İşin gerçeği sabah olunca görüldü. HTŞ aslında bu askerleri YPG’yer karşı değil “Esad yönetimi döneminde görev yapan firari suçluların ve şebbihaların” peşine düşecek kuvvet olarak tanıttı. Bu tablo aslında HTŞ’nin emir kulu, aciz ve ülkeyi birleştirecek irade ve kabiliyette olmadığını kanıtlamaktadır.
Zira saha kaynakları ve haberlere düşen iddialara istinaden Şam’daki yeni rejim Beşar Esad, eşi Esma El-Ahraz Esad ve kardeşi Mahir Esad’ın finans, ticaret ve pazarlama işlerini yürüten eski kadronun en kelli felli temsilcileriyle görüşmeler yaptığını, Şam’daki Four Seasons otelinde bu “firari finans ahtapotların ve tüccar şebbihaların” güven içinde ikamet ettiklerini söylüyor. Muhalif birçok isim Ahmet Şara El-Colani’nin İstihbarat başkanı Enes El-Hatib’in onlarca şirket sahibi, Katırcı, Hemşo ve El-Foz gibi Esad’ın gizli kasalarıyla pazarlıklar içinde olduğunu iddia ediyor.
‘Savaş henüz başlıyor’
Şimdilik YPG meselesini SMO ve HTŞ’ye havale eden Türkiye’nin son Milli Güvenlik Kurulunda karara bağladığı TSK’nın Suriye içinde başka bölgelere kaydırabilir ve istihdam edebilir ifadesi Suriye’deki savaşın henüz yeni başladığına delalet edecek niteliktedir. Asker kaydırma ve Suriye’nin başka bölgelerinde istihdam etme kararı Suriye sahil bölgesi ve Lübnan sıfır noktasında olan Humus ile ilgili olabilir. ABD Şirketi CEO’su Trump ise şimdilik 2019’daki tavrını tercih edecektir. Mecburiyetler devreye girerse zora başvuracaktır; ABD askeri kaynakların Ahmet Şara El-Colani için yeniden terör örgütü lideri sıfatını kullanmaları, “HTŞ’yi tanımadık, terör örgütleri listesinden çıkarmadık. El-Colani’yi ve yeni kimliğini tanımadık” açıklamalarını YPG ve Suriye genelinde HTŞ rejiminden henüz alamadıkları imtiyazlar sebebiyledir.(Prof.Dr. Mehmet Yıva/Aydınlık)