Buruk Gazze Zaferi
Elbette ki Direniş Cephesi büyük bir zafer kazanmış oldu. Bunu asla basite alamayız. Tamamen asimetrik/orantısız bir savaştı bu. Hatta bu bir savaş değil; ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın aleni olarak desteklediği bir soykırımdı. Sadece Batılı ülkeler değil Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri de bu katliamda Siyonist çetenin destekçisi oldular. Kimi Müslüman ülkeler ise ticareti kesmemekle bu soykırımı desteklemiş oldu...
Gazze halkı yaşadığı bunca vefasızlığa, bunca acıya rağmen sabırla, metanetle, Allah Teâlâ'ya tevekkül ve teslimiyetle direndi ve kazandı. Ancak olması gereken bu değildi. 2 milyar İslâm ümmeti kahır içerisinde bu soykırımı izledik. İki üç tanesi hariç 57 Müslüman ülkenin başındaki siyasîler de bu vahşeti sadece seyretmekle yetindiler. Çünkü katil Netanyahu onlara, "Sesinizi çıkarmayın, oturun oturduğunuz yerde" diyerek talimat vermişti. Onlar da harfiyen bu aşağılanma talimatına uydular. Buna rağmen Siyonist çete emeline ulaşamadı ve ateşkes yapmak zorunda kaldı. Buruk bir zaferle kazanan Gazze oldu. Buruk zafer çünkü yıkım ve şehid sayısı çok fazla. Ayrıca 100 binin üzerinde yaralı, sakat kalan, elini ayağını kaybetmiş insan var. Enkazlar açılmaya başlayınca şehid sayısı belki 100 bini geçmiş olacak. Resmi rakamlara göre bu süreçte 50 binin üzerinde şehid verildi ve şimdi baştan sona, güneyinden kuzeyine harabeye dönmüş bir Gazze var karşımızda. Öncelikle bu utanç, Gazze için kılını kıpırdatmayan, zerre kadar bedel ödemeye yanaşmayan Müslüman ülkelerin başındaki sünepe siyasîlere aittir. Koltuklarından olma tehdidi onları bu zillete gark etti...
Diğer bir acı husus ise, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Yemen'in fırlattığı füzeleri İsrail'den önce engelleme çabasına girmiş olması.
Bu savaş vesilesi ile dost ve düşman bir kez daha görülmüş oldu. Hangi gruplar ve hangi ülkeler Gazze direnişine destek verdi, hangi ülkeler bigâne kaldı bunu net bir şekilde görmüş olduk. Kimlerin münafıkça tutum sergilediklerine de tanık olduk. Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar direnişe bir mantar tabancası vermezken, direnişe her türlü füze ve konvansiyonel silahı verenler görmezden gelindi. Direnişe arka çıkma adına Siyonist çeteyle savaşa tutuşanlara, bu yolda nice bedeller ödeyip komutanlarını şehid verenlere, Siyonist çeteye füze fırlatanlara dil uzatıldı, iftiralar atıldı.
Yapılanlara "tiyaro" ve "blöf" denildi, "danışıklı dövüş" denildi. Mezhep üzerinden düşmanlığın zirvesini Gazze savaşında gördük, Aksa Tufanı'nda gördük. Kimler yardım etti, kimler bedel ödedi, kimler seyretti, kimler katile destek oldu, bütün bunlara tanık olduk. Suudi Arabistan'ı, Ürdün'ü, Birleşik Arap Emirlikleri'ni, Mısır'ı, Türkiye ve Azerbaycan'ı gördük. Öte yandan İran'ı, Hizbullah'ı ve Yemen'i de gördük. 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı operasyonunundan bir gün sonra işgal altındaki Kuzey Filistin topraklarında yeni bir cephe açan Hizbullah amansız bir mücadeleye girişerek düşman yerleşimcileri 15 km gerilere çekilmeye ve işgalcileri çadır kentlerde yaşamaya mahkum etti.
Siyonist çetenin tarihinde bir ilkti bu.. Bu süreçte Hizbullah, başta komutanları ve üst düzey yetkilileri olmak üzere 1000 dolayında şehid verdi. İsrail’in Lübnan'ı bombalası sonucu 2500 dolayında insan şehid edildi. Kimilerine göre bütün bu yaşanan acı sonuçlar blöften, danışıklı dövüşten ibaretti. Öte yandan İran'ın attığı füzeler isabet etmesine rağmen, Siyonist çeteye zaiyat vermesine rağmen "blöf" dendi, "tiyatro" dendi. Kör cehalet ve mezhep taassubu adına bütün bu başarılar gölgelenmeye çalışıldı. Bunu Siyonist çete Batılı dostları nezdinde imajı sarsılmasın diye yapıyor. Peki siz neden yapıyorsunuz? Kendiniz bir şey yapamıyorsanız, hiç olmazsa yapanlara dil uzatmayın, yapanların yaptıklarını görmezden gelmeye veya küçümsemeye çalışmayın.
ABD, İngiltere ve Fransa Siyonist çeteye arka çıkma adına belirli aralıklarla Yemen'i bombaladı, Yemen ise yediği darbelere rağmen ateşkesin son anına kadar İsrail’e füze fırlatmaktan vazgeçmedi. Siyonist çeteye yük taşıyan gemileri vurdu, Ba'bül Mendep'ten geçmelerini engelledi. ABD ve İngiltere'nin savaş gemilerini vurdu. Biz Yemen'i ve Direniş Cephesi'nin bütün bileşenlerini nasıl takdir etmeyelim? Direniş Cephesi'ni konsolide eden, eğiten, donatan, silah veren tek ülke İran İslâm Cumhuriyeti iken bunu nasıl görmezden gelelim? Nasıl takdir etmeyelim? Çok açık bir şekilde ifade etmiş olalım ki, yiğit Gazze halkının kazandığı bu kutlu zaferde en büyük pay İran İslâm Cumhuriyeti'ne aittir. Çünkü silahı ve her türlü mühimmatı veren o.
Bu nedenledir ki, Netanyahu'ya gazeteci, "Düşmanınız olan üç ülke ismini verirmisiniz?" diye sorduğunda, "Netanyahu üç kez peşpeşe "İran, İran, İran" diyor. Bunun sebebi sorulduğunda ise, "Biz Gazze'de İran'a karşı savaşıyoruz, çünkü HAMAS'a, İslâmî Cihad'a ve diğer gruplara İran silah veriyor" diyor. Bütün bunları hâlâ görmezden gelmek, hâlâ üç maymunu oynamak neyin nesi? Ahirette karşınızda zebanileri görünce bakalım ne yapacaksınız? O zaman sizi şeyhiniz, şıhınız veya iftira üzerine kullandığınız klavyeniz kurtaracak mı? Hele bazı TV kanallarında iftiralarla dolu sözleri sarf edenler, siz Allah’a nasıl hesap vereceksiniz? Mezhep düşmanlığı sizin gözlerinizi kör etmiş. MOSSAD karagahı vuruluyor, uçak angarları vuruluyor, askerî tesisler vuruluyor, limanlar vuruluyor, yetmedi Ben Goriyon Havalimanı vuruluyor hâlâ görmezden gelip "blöf" deniyor. Pentagon'un raporunu Washington Post yayınladı. Bu raporda üst düzey subayların içerisinde bulunduğu 341 İsrail askeri itlaf edilmiş. Evet, rapor da mı yalan?
15 ayı geçen bu süreçte biz nice yalan ve tezviratlar gördük. Ama elhamdülillah ki, zaferi de gördük. Düşman emeline ulaşamadı. Gazze'yi işgal edip Filistin halkını topyekûn Sina Yarımadası'na sürecekti, olmadı. Aşağılık Arap rejimleri ile yaptıkları "Yüzyılın Anlaşması" ve "Abraham
Sözleşmesi" çöktü. Bu süreçte Siyonist çetenin orantısız güç kullanıp hastahaneleri, okulları, mabedleri, sığınma alanlarını ve en son çadırları bile vurup yakması ile bütün dünya halkları bunların ne kadar barbar, ne kadar vahşi ve ne kadar kan içici olduklarını gördü. Avrupa ülkelerinde insanlar cadde ve sokakları doldurup İsrail’in yaptığı katliamları telin mitingleri yaptı. Gazze halkının yaşadığı acılara onlar gözyaşlarıyla ortak oldu. Şunu bilmiş olalım ki, bundan sonra dünya halkları kan içici İsrail'i her daim lânetle anacaktır. Ayrıca Dünya halkları bu canavar sürüsüne arka çıkan ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın da ne kadar aşağılık politikacıları olduğunu gördü. Eşi benzeri görülmemiş bu vahşete, Siyonist çetenin işlediği bu cinayetlere ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya fiîlen ortaktırlar. Akıtılan her damla kanda onların parmağı, onların desteği var. Aynı şekilde sessiz kalan Müslüman ülke liderleri de bu cinayetlere ortaktır...
Bildiğiniz üzere 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa kundaklandıktan sonra bir ay içerisinde bölgedeki Arap ülkelerinin girişimi sonucu Filistin davasına sahip çıkmak maksadıyla 25 Eylül 1969 tarihinde İslâm İşbirliği Teşkilatı'nı kurmuşlardı. 57 Müslüman ülkenin tamamı İslâm İşbirliği Teşkilatı'na üye olmakla birlikte güçlü bir irade sergilenmiyor, son derece pasif bir tutum söz konusu. 15 ayı geçen bu soykırım sürecinde üç kez bir araya gelip toplantı yaptılar, üçünde de sadece kınama kararı çıktı. Böyle rezalet olur mu? Kınıyoruz ne demek? Hiç kuşkusuz bu zilletinizden dolayı gelecek kuşaklar sizi de lânetle anacak. Ayrıca ahirette cehennem ve zebaniler sizi bekliyor. Kaybettiniz, zelil oldunuz, rezil oldunuz. Zerre kadar onur ve haysiyetiniz yokmuş...
İran, Yemen ve Hizbullah'ı saymazsak 55 Müslüman ülke bu savaşta kaybetti. Ve bütün dünya gördü ki, Gazze'nin yiğit savaşçıları ve Gazze'nin onurlu halkı dehşet verici soykırımın muhatapları olarak, toplu ölüm ve yıkımlara maruz kalarak ve yalnız bırakılmalarına rağmen bu savaşı kazandılar. Zilleti değil izzeti tercih ettiler, teslim olmadılar. Onurlarıyla, imânlarıyla direndiler ve kazandılar.
Siyonist çete yaptığı bunca yıkım ve bunca katliamla emeline ulaşamadı ve ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı. Ateşkes sonrası HAMAS İran'a, Yemen'e ve Hizbullah'a teşekkür etti. Bu süreçte kimlerin Filistin'in yanında yer aldığı, kimlerin Filistin'e destek olduğu anlaşılmış oldu.
Yiğit Komutan Ebu Ubeyde'nin Gazze Direnişi'ne destek verenlere teşekkürü şöyle: "Savaşımızda ağır bedeller ödeyen Yemenli Ensarullah kardeşlerimize ve Hizbullah'taki yoldaşlarımıza ve silah arkadaşlarımıza özel bir selam gönderiyorum.
Bu tarihi savaşta sürekli ve kesintisiz destek ve katılımları için İran İslâm Cumhuriyeti mesullerini selamlıyoruz.
Ayrıca savaşa katılan özgür Irak direnişini ve zor koşullarda sınırı aşarak bize katılan Ürdünlü kardeşlerimizi selamlıyoruz." (Hazım Koral - Hürseda Haber)