Türkiye’de ders zili "uzaktan" çaldı
Türkiye’de eğitim öğretim yılı bugün uzaktan başladı. Ders zili öğrenciler olmadan çalarken, 21 Eylül için planlanan yüz yüze eğitim öncesi veli ve öğretmenler salgın nedeniyle endişeli ve belirsizlik içinde.
Türkiye’de eğitim öğretim yılı bugün uzaktan başladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ders zilini sembolik olarak çalarken, 21 Eylül’de yüz yüze başlaması planlanan eğitim yılı öncesi veliler ve öğretmenlerin salgın nedeniyle aylardır taşıdığı endişe ve belirsizlik hali sürüyor.
Milli Eğitim Bakanlığının 2019 yılı verilerine göre, Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde yaklaşık 18 milyon öğrenci bulunuyor. Öğretmen sayısı ise 1 milyonun biraz üstünde.
Bu rakamlara yükseköğretim kurumlarının da eklenmesi durumunda, 30 milyondan fazla kişinin okulların yüz yüze eğitime başlamasından etkileneceği hesap ediliyor. Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığını, salgının artışa geçtiği ve mevsimsel diğer hastalıkların da yeniden ortaya çıktığı sonbahar aylarında, yüz yüze eğitime nasıl geçilmesi gerektiği ile ilgili zor kararlar bekliyor.
Selçuk, bugün yaptığı açıklamada "Hep söylediğimiz şey şu; risk varsa biz yokuz" derken, salgının başlarında tüm ülkeler gibi hazırlıksız yakalandıklarını ancak şimdi bu durumun telafi edildiğini belirtti.
Eğitim-Sen’e göre ise okullar halen yüz yüze eğitime hazır değil. Eğitim-Sen, yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiğini savunurken, sendika olarak sanki bunu istemiyormuş gibi bir algı oluşturulmasından rahatsızlığını dile getiriyor.
DW Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, "Yüz yüze eğitimin başlamasını bir an önce biz öğretmenler ve bilim emekçileri istiyoruz. Çünkü salgında okulların kapalı olduğu süreçte net olarak gördük ki öğrencilerin eğitim sürecinden kopuşu hızlanıyor" derken, bununla birlikte bir haftalık öğretmen seminer sürecinde okulların hazır olmadığını gözlemlediklerini söylüyor.
Milli Eğitim Bakanlığının şimdiye kadar okulların maske, hijyen malzemeleri gibi eksiklerini tamamlamak için attığı bir dizi adımı yeterli bulmayan Eğitim-Sen, okullardaki temizlik personeli sayısının artırılmasını, ek öğretmen atamalarının yapılmasını ve milli eğitime ek bütçe çıkartılmasını talep ediyor.
Sendikanın çeşitli illerden topladığı verilere göre 24 Ağustos’ta öğretmenler için başlayan seminer döneminde Covid-19 tanısı konulan ya da bu kişilerle temas eden öğretmenlerin çalıştığı eğitim kurumu sayısı 176. Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eleştirilerine rağmen bu sayıları açıklamaya devam edeceğini belirtiyor.
Genel Başkan Aydoğan ayrıca, yüz yüze eğitime geçilmesi durumunda sınıflarda en fazla 12 öğrenci bulunması gerektiğini ifade ediyor.
Çocuklar ne kadar taşıyıcı?
Uzaktan eğitim 18 Eylül Cuma gününe kadar devam edecek. 21 Eylül’de ise yüz yüze eğitimin "aşamalı ve seyreltilmiş" olarak başlatılması planlanıyor.
Peki çocuklar ne kadar taşıyıcı ve yüz yüze eğitim durumunda salgın daha da kontrolden çıkar mı?
Dresden Üniversitesi Sinir Bilim ve Genetik Uzmanı Çağhan Kızıl, DW Türkçe’ye bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:
"Çocuklar taşıyıcı ama içlerinden yaklaşık üçte biri semptom gösteriyor ve bu da hafif semptomlar oluyor. Çocuklarda ağır vaka çok fazla yaşanmıyor ancak bazı çalışmalar çocukların burun bölgelerinde erişkinlerden daha yoğun virüs olduğunu gösteriyor. Yani bulaştırıcılık en az erişkinler kadar var."
Kızıl, bu nedenle okulların açılmasındaki sıkıntıyı çocukların kendi sağlığından çok toplum için oluşturabileceği risk olarak gösteriyor. İsrail’de ikinci dalganın başlaması uzmanlarca okulların açılmasına bağlanmıştı. Almanya’da da okullar önce açılmış ardından vakaların çıktığı bazı bölgelerde kapatılmıştı.
Pandemi başladığında tüm dünyada okulların kapatıldığını ve çocukların genelde evde tutulduğunu hatırlatan Kızıl, okullar yeniden açıldığında ne olacağının bu nedenle tam olarak bilinemediğini söylüyor. Tüm dünyanın bunu "deneyimleyerek göreceğini" vurgulayan Kızıl, bazen aynı ülkede farklı bölgelerde farklı sonuçlar çıkabildiğini söylüyor.
"Önümüzde sıkıntılı bir süreç var" uyarısı yapan Kızıl, yapılması gerekeni şöyle anlatıyor: "Birçok okul, birçok ülke parametreleri kendisine göre kurguluyor ve bir denemeye giriyor. Çok az nüfuslu sınıflarda, çok az kişinin belli aralıklarla oturabildiği, mesafeyi koruyabildiği, iyi havalandırılan ve giriş çıkışlarda temasın azaltılabildiği koşullar en optimum koşullar gibi düşünülüyor. Ama bunlar devlet okullarında ve tüm ülkelerde yaratılabilecek koşullar değil."
"Dezenfektan Şanlıurfa için lüks"
Türkiye’deki vaka sayısı giderek tırmanırken, yüz yüze eğitimin başlayıp başlamayacağına nihayetinde yine Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı’nın tavsiyeleri doğrultusunda karar verilecek.
Öte yandan okulların yüz yüze eğitime geçme döneminde vaka sayılarına il il bakılarak da tercih yapılması ve buna göre bazı illerde uzaktan eğitimle devam edilmesi de seçenekler arasında. Vakaların yüksek seyrettiği Şanlıurfa da bu illerden birisi olarak gösteriliyor.
Eğitim-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı Mahmut Binici, kendi topladıkları verilere göre şu anda şehirdeki vaka sayısının 1000’i geçtiğini savunuyor. Bu yüksek rakamlara rağmen okullarında yüz yüze eğitime geçilmesini istediklerini söyleyen Binici, durumu sayılarla şöyle aktarıyor: "Urfa’da öğrenim çağında bulunan çocuk sayısı özel okullarla birlikte 870 bin civarında. Şehrimizde uzaktan eğitimden faydalanabilen çocuk sayısı ise bu toplam sayı içinde ancak yüzde 1 civarında."
Binici, bunun nedenlerinden birini mevsimlik işçi ailelerin çocuklarına uzaktan eğitim için gerekli olan teçhizatı sağlayamaması olarak gösteriyor. Bakan Selçuk 1,5 milyon kadar çocuğun uzaktan eğitime ulaşma imkanı olmadığını belirtmiş ve onlar için ayrı çözümler sunmaya çalıştıklarını kaydetmişti.
Peki yüz yüze eğitime geçilmesi durumunda tüm okulların fiziki durumu salgın için hazır mı? Şanlıurfa’daki okulların çoğunda tuvalet kağıdı ve sabun gibi temel maddelerin bulunmadığını dile getiren Binici, "Dezenfektan ise bizim okullar için lüks bir madde" diyor.
Binici'ye göre gerekli tedbirler alınarak yüz yüze eğitime geçilmesi gerekiyor, zira aksi takdirde uzaktan eğitime de ulaşamayan Şanlıurfalı gençlerin çeşitli aşırı uç akımlara kayabileceği endişesini paylaşıyor. Eğitimin uzaktan yapıldığı salgın süresince evinde bilgisayar ve internet erişimi bulunmayan öğrenciler için Türkiye çapında 5 bin 200 destek noktası kurulması planlanıyor. Bu çocuklara ayrıca kitap da dağıtılacak. (DW)