Sistem patlamak üzere
Ekonomide atılan adımlar seçim öncesinde hiçbir yaraya merhem olamıyor. Aksine sisteme yük oluşurken uzmanlar seçim sonrasında bir patlama yaşanacağından bahsediyor.
Türkiye ekonomisinde alınan kararlar piyasaların dengesini gittikçe bozmaya başladı. Isınan ekonomi artık patlama noktasına gelirken, hükümetin ısrarı dengeleri bozdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz çıkışı sonrasında Merkez Bankası’nın tek hanelere kadar getirdiği faiz politikası bağımsızlık sorununu ortaya atarken, piyasa dikiş tutmaz oldu. Dengelerin bozuldu açık ara gözükürken hem faiz hem de kur tarafında ikili fiyatlamalar ortaya çıktı. Son faiz kararından önce sabit kalan yüzde 8,5’lik politika faizi karşısında piyasalardaki durum yüzde 50’yi aştı. Bu süreçte kur korumalı mevduat sistemi de ne faize ne dövize çare olamayınca yeni rekorların ardı arkası kesilmedi. Mevduat faizleri neredeyse 20 yılın zirvesine ulaştı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) verilerine göre mevduatta ağırlıklı bölümü oluşturan 1-3 ay arası mevduatlarda faiz 12 Mayıs haftası itibariyle yüzde 30’un üzerine çıktı. Böylelikle Ekim 2003’ten bu yana 1-3 ay vadeli mevduatlarda ilk kez yüzde 30 seviyesinin üzeri görüldü. Tüketici kredilerinde de ivmelenme sürdü. Bankalara göre değişen mevduat faizlerinde aylık oran 1 milyon liralık mevduatta yüzde 30 seviyesinde gerçekleşiyor. Vade artarsa oran da yüzde 30’un üzerine çıkıyor. Kur korumalı mevduatta da aylık faiz seviyesi yüzde 25’e yakın. Yine kredi faizlerinde de oranlar aylık yüzde 4 seviyesinde değişiyor. Hatta yüzde 5’in üzerine çıkan bankalar bile var. Aynı zamanda bankalar şu an ihtiyaç kredisinde bile 50 bin liranın üzerine çıkmıyor.
İki banka Arjantin modeli üzerinde çalışıyor
Kur korumalı mevduat sisteminde yük gittikçe artıyor. Seçim sonrasında kurun tutulamayacağı iddia edilirken, tasarruf sahipleri paranın değerini korumak için KKM’ye yöneldi. Son birkaç aylık dönemde hızla artan KKM hesapları karşısında Arjantin modeli üzerinde konuşulmaya başlandı. Ekonomim gazetesinden Burcu Göksüzoğlu’na konuşan İstanbul Portföy stratejisti Güzem Yılmaz Ertem, kur korumalı mevduatta olumsuz senaryo olduğunu belirterek bankaların ellerindeki son parametre olan tahvil portföyü için Arjantin örneğini çalıştığını söyledi. Ertem “Bankalarda ticari kredi faizlerine bakıldığında orada bir sürü limitler var. Hal böyle olunca da kredi mevduat makası ve kredi mevduat rasyosu kabaca 8-10 yılın en düşük seviyesinde. KKM için olumsuz senaryo var. Son parametre ise ellerindeki tahvil portföyü. Bu konuda Türkiye’nin önemli iki büyük bankasında birkaç gündür Arjantin örneği çalışılıyor. Bankalar ‘Arjantin’deki bankacılık sistemi nasıl işliyor?’ sorusuna cevap verecek çalışma yaptırıyor” dedi.
KKM büyüdükçe tahribatı da artıyor
KKM’deki yük seçim öncesi neredeyse patlama yaşıyor. Ekonomist Ali Hakan Kara, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda bu sistemi ‘saadet zincirine’ benzettiğini ifade etmişti. Kara paylaşımında şu noktalara da değindi: “Sonuna doğru yaklaşılıyor. Toplam mevduat 120 milyara dolara çıktı. Temmuz sonrası her hafta 8-10 milyar dolarlık geri dönüş olacak. Bizdeki KKM de bir ponzi olarak tarihe geçmeye aday. Devlet önce kendi parasının faizini yanlış belirleyerek itibarsızlaştırıyor, sonra da vatandaşa diyor ki TL’yi tutmak istemiyorsanız riskini ben alıyorum, yani kur koruması sağlıyorum. KKM, patlamaması için her seferinde daha büyük tavizler verilmesi gereken bir bombaya dönüştü. Üstelik sürekli büyüyerek potansiyel tahribatı artıyor. Bir nevi ponzi. Farkı devletin bu yükü üstlenmeyi baştan taahhüt etmesi ancak ne zamana kadar yüklenebileceği meçhul.” Ziraat Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşçu sosyal medya hesabı üzerinden geçtiğimiz günlerde KKM sisteminin tam bir bomba olduğunu paylaşmıştı. Babuşcu şu paylaşımı yaptı: “Hükümete göre: ‘Neymiş bu KKM... Her derde devaymış.’ Bana göre: ‘Kucağınızdaki atom bombası.”
Opsiyon piyasalarda kur patlaması olabilir
Bloomberg’deki haberde dolar/TL’nin pazartesi günü bankalararası piyasada ilk kez 20 lirayı geçtiği detayına yer verildi. Haber için değerlendirmelerde bulunan Commerzbank’dan Ulrich Leuchtman “Türk yetkililerin lirada yapay bir stabilite sağlama politikasının baskı altında olduğuna dair somut gelişmeler var” dedi. Bloomberg ekonomisti Selva Bahar Baziki ise “Seçim sonucundan bağımsız olarak para politikası daha ortodoks olacak. Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırmaya gitmesi muhtemel. Ülkedeki enflasyon problemi bir süre daha gündemde olacak ve kısa vadede Türk Lirası üzerindeki kara bulutlar gezinmeye devam edecek” ifadelerini kullandı. Opsiyon piyasalarında dolar/TL kurunun yılın son çeyreğinde 29 lirayı görmesine yüzde 54 ihtimal veriliyor.
Yıllık faiz yüzde 60 seviyesinde
Seçimlerin ilk turunun kazananın olmamasıyla geride kalması ve seçim belirsizliğinin devam etmesi nedeniyle 14 Mayıs sonrasında ihtiyaç kredi faizleri daha hızlı yükseldi. İkinci turun yapılacağı 28 Mayıs öncesinde de yükseliş devam etti. 14 Mayıs öncesi özel ve yabancı mevduat bankaları ortalama aylık yüzde 3,99 yıllık basit faiz olarak yüzde 47,88 seviyesinde ihtiyaç kredisi kullandırırken 15 Mayıs’ta bunu aylık yüzde 4,49’a ardından bu hafta başında da yüzde 4,99’a çıkardı. Ancak bazı bankalarda bu oranlar yüzde 6’ya kadar yükseldi. Bu hesaplamaya göre mayıs başından 22 Mayıs’a kadar ihtiyaç kredi faizinde 12 puan yükseliş yaşandı ve yıllık basit faiz yüzde 59,88’e kadar ulaştı.
Bankaların iştahı yok
Yıl başında ise henüz ihtiyaç kredi faizlerinde menkul kıymet uygulaması yokken özel ve yabancı mevduat bankaları aylık yüzde 2,69 yıllık basit faizde yüzde 32,28 seviyesinde ihtiyaç kredisi kullandırıyordu. 22 Mayıs haftası itibariyle yüzde 59,88’e dayanan yıllık basit faiz göz önüne alındığında yıl başından bu yana ihtiyaç kredisi faizindeki artış 27.6 puan oldu. Bankacılık sektörü kaynakları TL mevduat faizindeki yükseliş nedeniyle net faiz gelirinin negatif olduğunu belirtirken ihtiyaç kredisi faizinde artışın bundan da kaynaklandığını kaydetti. İhtiyaç kredi faizini bilançolarda çok sıkıntı yaratmayacak bir seviyeye çekilmesinin menkul kıymet zorunluluğuyla karşı karşıya kalınsa bile gerekli olduğunu dile getiren bankacılık sektörü kaynakları kredi iştahının ise zaten oldukça düşük seviyelerde bulunduğuna da dikkat çekti.(Ajanslar)