Diyarbakır'da Hizbullahileri yasa boğan suikast
'Analar ağlamasın' diye Kürdistan'da adına çözüm süreci denilen zillet sürecini başlatan ferasetsiz ve yeteneksiz siyasetçiler yüzünden Müslüman Kürtlerin kanı akmaya devam ediyor. Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesinde İslami faaliyetlerde bulunan Peygamber Sevdalıları platformu üyesi derneklerden Yeni İhya der başkanı Aytaç Baran, dün uğradığı silahlı saldırı sonucu şehid oldu.
Çözüm sürecinde izlediği yanlış ve ferasetsiz politikalar ile bölgeyi PKK/HDP’li çetelere terk eden Ak Parti hükümetinin sebeb olduğu bir cinayet daha yaşandı. Devletin silahlanmalarına göz yumduğu çetelerin saldırıları dün de devam etti.
Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesinde İslami faaliyetlerde bulunan Peygamber Sevdalıları platformu üyesi derneklerden Yeni İhya der başkanı Aytaç Baran, dün Şehitlik semtinde uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.
Yeni ihya der yakınlarında düzenlenen saldırıda 3 merminin isabet ettiği Baran, kaldırıldığı Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi'nde şehid oldu.
Yeni ihya der başkanı şehit Aytaç Baran aynı zamanda Peygamber Sevdalıları platformu koordinatörlerindendi. Ömrüne İslami hizmetlere adayan Kur’an aşığı Aytaç Baran, 6-8 ekim saldırılarında katledilen Yasin Börü'nün de hocasıydı.
Baran’ın davudi bir sesi de vardı… Katıldığı tüm programlarda Kur’an’ı Kerim okur, Kur’an’ı Kerim’i çocuklar ve gençlere öğretmek için büyük çaba sarf ederdi.
Aldığı tüm tehditlere rağmen zalimler karşısındaki dik duruşunu bozmayan şehit Aytaç Baran adeta şahadete koşmuştu.
Saldırının bazı detayları da ortaya çıktı. Şehit Aytaç Baran’ın seçimden dört beş gün önce PKK’lılar tarafından tehdit edildiği, Emniyet’in de silahlı eylem olacağı yönünde tebligatta bulunduğu öğrenildi.
Diyarbakır’da yaşanan son menfur olay sonrası, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, mantığıyla hareket eden Ak Parti hükümetine, sözde çözüm süreci ve kendi kişisel ikballeri uğruna başta Kürdistan olmak üzere tüm ülkeyi ateşe attığı yönünde tepkiler yükselmeye başladı.
Bu olaylar karşısında bölge Müslümanlarını sahipsiz bırakan ve onlara destek olmak için harekete geçmeyen hükümetin bu olayda sorumluluk sahibi olduğu belirtiliyor.
Hükümetin çözüm sürecinde sadece PKK’yı muhatap alması, bölgedeki İslami kurum ve kuruluşların görmezden gelinmesi, PKK çetelerinin bölgede estirdiği teröre karşı sırf çözüm sürecine zarar gelmesin diye göz yumulması, savunmasız halkın hükümet ve devlet eliyle PKK’nın insafına terk edildiğini de gözler önüne seriyor.
Olayın olduğu dakikalarda Twitter’da mesaj atmakla uğraşan başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan “Ak Parti sürecin teminatıdır” açıklamasında bulunurken süreç Müslümanların kanlarını dökmeye devam ediyordu.
6-8 Ekim saldırılarında da yetkililer sözde çözüm süreci adına mütedeyyin Kürt halkının katledilmesine, malının yakılıp yıkılıp talan edilmesine tepki göstermedi.
Böylece bölge halkı bir kez daha önceki yıllarda olduğu gibi İslam düşmanları ile baş başa bırakıldı.
Daha öncede çözüm sürecine zeval gelmemesi adına PKK’lilere tanınan tolerans can kayıplarına sebep olmuştu.
Yıllardır mütedeyyin insanların canlarına, mallarına, kurum ve kuruluşların yapılan saldırıların hiç birinin failini yakalamayan kolluk güçleri ile saldırı şüphesiyle ortada dolaşanlara hiçbir işlem yapmayan savcıların bu tercihleri bu tavrın bir hükümet politikası olduğu yorumlarını da beraberinde getirdi.
Bu saldırı ile PKK/HDP'nin vaat ettiği yeni demokratik Kürdistan’ın temel ilkesi de "ya sev ya terk et" olarak değerlendirildi.
Seçim öncesi “barışın teminatı biziz ve büyük insanlık” sloganı ile meydanlarda barış güvercinleri uçuran HDP’nin bu söylemlerinin barajı aşmak için sergilediği ikiyüzlülük olduğu ifade ediliyor.
İnna lillah ve İnna ileyhi raciun
Hürseda çalışanları olarak, ömrünün en verimli döneminde kendisini halkının kurtuluşuna adayan Aytaç Baran'ın şahadetini tebrik ederken, Canabı-ı Allah'tan ailesine ve Mustazaflar Cemiyetine sabrı cemil niyaz ediyoruz. (Hürseda Haber)