Hizbullah Rehberi Gümüş: Yükümüz ağır
Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, 17 Ocak 2000'de İstanbul'da şehid edilen Cemaatin kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu'nun şehadet yıldönümü münasebetiyle yayınlanan mesajında, Müslümanların içinde bulunduğu duruma dikkat çekerek, "Yükümüz ağır, sorumluluğumuz büyüktür" dedi.
Hizbullah Cemaati’nin kurucu Rehberi olan Hüseyin Velioğlu’nun şehadetinin 16’ıncı yılı dolayısıyla, Cemaatin şu anki Rehberi Edip Gümüş tarafından bir mesaj yayımlandı.
Ahzab Suresinin “Müminlerden Allah’a verdiği ahdi yerine getiren nice erler vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir.” 23’üncü ayeti kerimesiyle başlanılan mesajda şu ifadelere yer verildi: “Şehadetinin 16. yıldönümü münasebetiyle Aziz Rehberimizi bir daha rahmetle yâd ederken, dua ve çalışmalarımızda sürekli andığımız Aziz Rehberimiz ile diğer tüm şehitlerimize Allah-u Teâlâ’dan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Hayatını İslam’a vakfeden, gecesini gündüzüne katıp çalışan ve İslam davası uğruna canını feda eden Rehberimizin, bizlere miras bıraktığı vasat düşünce ve fikirlerinin bugün ne kadar önem arz ettiğine bir kez daha şahit oluyoruz.”
Hüseyin Velioğlu’nun Allah’a ak bir yüzle, şehid olarak kavuştuğunu belirten Edip Gümüş, “Şehid Rehber, büyük bir fedakârlık ve ağır bedeller ödeyerek inşa ettiği Cemaat ve mücadele çizgisiyle Müslümanlara yeniden silkiniş ve izzete ulaşma yolunu göstermiş ve ak bir yüzle Rabbine şehid ve şahid olarak kavuşmuştur.” diye belirtti.
“Vasat bir çizgiye sahip olmamız hasebiyle yükümüz ağır ve sorumluluğumuz büyüktür”
Velioğlu’nun vasat bir çizgiye sahip olduğunu, ehli kıble olan herkesi kardeşi bildiğini hatırlatan Gümüş, şunlara dikkat çekti: “Ashab–ı Kiram, Selef–i Salihin ve çağdaş İslam davetçisi âlimlerin Kur’an’ı ve Sünneti yorumlayış şeklini takip edip vasat yolu esas alan Şehid Rehber, Müslümanların bu çizgiyi takip ederek sıkıntılarını aşacağına ve İslam düşmanlarının baskı ve zulmünden kurtulacağına inanıyordu. Mezhebi, meşrebi ve grubu ne olursa olsun ehli kıble olan Müslümanların kardeş olduğunu ve imkânları dâhilinde birbirlerine yardımcı olmaları gerektiği dersini veriyordu. İşte böylesine vasat bir çizgiye sahip olmamız hasebiyle yükümüz ağır ve sorumluluğumuz büyüktür.”
“Kâfirler, yerli işbirlikçilerin de yardımıyla ümmete büyük zulümler yaşatmaktadır”
Müslümanların içinde bulunduğu duruma, yaşadıkları ihtilaflara ve bundan doğan zafiyete vurgu yapan Muhterem Gümüş, “Başta bölgemiz olmak üzere İslam coğrafyası, bugün emperyalist kâfirlerin müdahale, oyun ve desiseleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu kâfirler, yerli işbirlikçilerin de yardımıyla ümmete büyük zulümler yaşatmaktadır. Müslümanlar ise ihtilaflar içerisinde bocalamakla, birbirlerine düşmanlık yapmakla ve birbirlerinin kanlarını dökmekle onların emellerine hizmet etmektedirler. Bu hâl, Müslümanların zafiyet ve perişanlığını beraberinde getirmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Mukaddesatımızın İslam düşmanları tarafından çiğnenmesine engel olmazsak bir bütün olarak dünyada zillet halimiz devam edecektir”
İslam ümmetinin asgari müştereklerde buluşmaması ve birbirlerini sahiplenmemesi durumunda şu an yaşanan zilletin devam edeceğini belirten Gümüş, şu uyarılarda bulundu: “Ümmet genelinde yetkisi olan idareciler, sözü dinlenen otoriteler, zamanında ümmet nezdinde kabul görmüş İslami yapı ve oluşumların her birisi; “Sadece benim yolum doğrudur” anlayışıyla hareket etmekle sorunu daha içinden çıkılmaz bir hale getirmektedirler. Bu da isteyerek ya da istemeyerek bu fitneye katkı sunmak demektir. Müslümanlar olarak bu kötü gidişat için müspet bir adım atmaz, müspet bir söz söylemez ve asgari müştereklerde bile olsa bir araya gelmek suretiyle birbirimizi sahiplenmez ve mukaddesatımızın İslam düşmanları tarafından çiğnenmesine engel olmazsak bir bütün olarak dünyada zillet halimiz devam edecektir.”
“Dilimizle hatta kalbimizle, birbirlerinin kanını dökenlere meyletmeyelim ki Rabbimiz bizi işlenen bu günahlara ortak kılmasın”
Birbirlerinin kanını döken Müslümanlara meyledilmemesi tavsiyesinde bulunan Gümüş, akan kanın durması için de herkesin dua etmesi gerektiğini belirterek, “Böylesi bir dönem ve ortamda; “Rabbimiz! Bizim kanımızı Müslümanlara, Müslümanların kanını da bizlere döktürme!” duamızı pratikleştirmenin yanında dilimizle hatta kalbimizle de birbirlerinin kanını dökenlere meyletmeyelim ki Rabbimiz bizi işlenen bu günahlara ortak kılmasın. Bunun yanında kardeşlerimiz şu duayı da ihmal etmesinler: “Ya Rabbi! Müslümanların, birbirlerinin kanlarını dökmemeleri, aralarında ittihadın sağlanması, bütün güç ve kuvvetlerini kâfirlere yöneltmeleri için esbap hazırla.” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir maddi bağ, insanların hidayeti için çalışan kardeşlerimize ayak bağı olmamalıdır”
Müslümanların tembellik ve zafiyetlerden kurtulması, eza ve cefalara katlanarak halkın İslam’a yönelmesi için gayretle çalışmaları gerektiğini kaydeden Muhterem Gümüş, şunlara dikkat çekti: “Kardeşlerimiz; Şehid Rehberlerinin, uğruna canını feda ettiği davasına sahip çıkmak suretiyle her türlü tembellik ve zafiyetten kurtulmalıdırlar. İbadetlerini huşu içerisinde yaparak, üstün bir ahlakı kuşanarak, örnek bir yaşantı sergileyerek, takvalı ve adil olma vasfını taşıyarak hareket etmelidirler. İslam’dan uzaklaştırılmaya çalışılan Müslüman halkımızın yeniden İslam’a yönelmesi için eza ve cefalara katlanarak cesur bir direniş sergilemelidirler. Elhamdülillah kardeşlerimiz, bir insanın hidayetine vesile olmanın dünya ve içindekilerine sahip olmaktan daha değerli olduğunun şuuru ve heyecanıyla çalışıyorlar. Bu ilahi bir lütuftur. Bu istikamette gayretlerini sebatla sürdürmelidirler. Hiçbir maddi bağ, insanların hidayeti için çalışan kardeşlerimize ayak bağı olmamalıdır.” (İLKHA)
Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, Cemaatin kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu için yayımladığı 17 Ocak mesajının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim
“Müminlerden Allah’a verdiği ahdi yerine getiren nice erler vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir.” (Ahzab: 23)
Şehadetinin 16. yıldönümü münasebetiyle Aziz Rehberimizi bir daha rahmetle yâd ederken, dua ve çalışmalarımızda sürekli andığımız Aziz Rehberimiz ile diğer tüm şehitlerimize Allah–u Teâlâ’dan rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Hayatını İslam’a vakfeden, gecesini gündüzüne katıp çalışan ve İslam davası uğruna canını feda eden Rehberimizin, bizlere miras bıraktığı vasat düşünce ve fikirlerinin bu gün ne kadar önem arz ettiğine bir kez daha şahit oluyoruz.
Şehid Rehber, büyük bir fedakârlık ve ağır bedeller ödeyerek inşa ettiği Cemaat ve mücadele çizgisiyle Müslümanlara yeniden silkiniş ve izzete ulaşma yolunu göstermiş ve ak bir yüzle Rabbine şehid ve şahid olarak kavuşmuştur.
Ashab–ı Kiram, Selef–i Salihin ve çağdaş İslam davetçisi âlimlerin Kur’an’ı ve Sünneti yorumlayış şeklini takip edip vasat yolu esas alan Şehid Rehber, Müslümanların bu çizgiyi takip ederek sıkıntılarını aşacağına ve İslam düşmanlarının baskı ve zulmünden kurtulacağına inanıyordu.
Mezhebi, meşrebi ve grubu ne olursa olsun ehli kıble olan Müslümanların kardeş olduğunu ve imkânları dâhilinde birbirlerine yardımcı olmaları gerektiği dersini veriyordu. İşte böylesine vasat bir çizgiye sahip olmamız hasebiyle yükümüz ağır ve sorumluluğumuz büyüktür.
Başta bölgemiz olmak üzere İslam coğrafyası, bu gün emperyalist kâfirlerin müdahale, oyun ve desiseleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu kafirler, yerli işbirlikçilerin de yardımıyla ümmete büyük zulümler yaşatmaktadır. Müslümanlar ise ihtilaflar içerisinde bocalamakla, birbirlerine düşmanlık yapmakla ve birbirlerinin kanlarını dökmekle onların emellerine hizmet etmektedirler. Bu hal, Müslümanların zafiyet ve perişanlığını beraberinde getirmektedir.
Ümmet genelinde yetkisi olan idareciler, sözü dinlenen otoriteler, zamanında ümmet nezdinde kabul görmüş İslami yapı ve oluşumların her birisi; “Sadece benim yolum doğrudur” anlayışıyla hareket etmekle sorunu daha içinden çıkılmaz bir hale getirmektedirler. Bu da isteyerek ya da istemeyerek bu fitneye katkı sunmak demektir. Müslümanlar olarak bu kötü gidişat için müspet bir adım atmaz, müspet bir söz söylemez ve asgari müştereklerde bile olsa bir araya gelmek suretiyle birbirimizi sahiplenmez ve mukaddesatımızın İslam düşmanları tarafından çiğnenmesine engel olmazsak, bir bütün olarak dünyada zillet halimiz devam edecektir.
Böylesi bir dönem ve ortamda; “Rabbimiz! Bizim kanımızı Müslümanlara, Müslümanların kanını da bizlere döktürme!” duamızı pratikleştirmenin yanında dilimizle hatta kalbimizle de birbirlerinin kanını dökenlere meyletmeyelim ki Rabbimiz bizi işlenen bu günahlara ortak kılmasın. Bunun yanında kardeşlerimiz şu duayı da ihmal etmesinler: “Ya Rabbi! Müslümanların, birbirlerinin kanlarını dökmemeleri, aralarında ittihadın sağlanması, bütün güç ve kuvvetlerini kâfirlere yöneltmeleri için esbap hazırla.”
Kardeşlerimiz; Şehid Rehberlerinin, uğruna canını feda ettiği davasına sahip çıkmak suretiyle her türlü tembellik ve zafiyetten kurtulmalıdırlar. İbadetlerini huşu içerisinde yaparak, üstün bir ahlakı kuşanarak, örnek bir yaşantı sergileyerek, takvalı ve adil olma vasfını taşıyarak hareket etmelidirler. İslam’dan uzaklaştırılmaya çalışılan Müslüman halkımızın yeniden İslam’a yönelmesi için eza ve cefalara katlanarak cesur bir direniş sergilemelidirler. Elhamdülillah kardeşlerimiz, bir insanın hidayetine vesile olmanın dünya ve içindekilerine sahip olmaktan daha değerli olduğunun şuuru ve heyecanıyla çalışıyorlar. Bu ilahi bir lütuftur. Bu istikamette gayretlerini sebatla sürdürmelidirler. Hiçbir maddi bağ, insanların hidayeti için çalışan kardeşlerimize ayak bağı olmamalıdır.
Aziz Rehberimizin şahadetinin sene–i devriyesi münasebetiyle daha uyanık ve teyakkuzda olmamız gerektiğini hatırlattıktan sonra; başta Şehit Rehber ve diğer aziz şehitlerimizi bir kez daha anıyor, Allah Teâlâ’dan onlar için rahmet ve mağfiret diliyorum. Rabbimizden onların kabirlerini cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirmesini ve bizi İslam şehitlerinin şefaatlerine nail kılmasını diliyorum.
Kardeşiniz Edip GÜMÜŞ