Uluslararası sistem göç konusunda aciz kaldı

Özel bir otelde gerçekleştirilen ‘Göç Kültür ve Gastronomi Zirvesi’ 3 oturum şeklinde yapıldı. İlk oturumda Suriyeli göçmen akınıyla karşı karşıya kalan belediyeler için finansman ve çok aktörlü işbirliği görüşülürken, ikinci oturumda Suriyeli göçmenler krizi, ‘MEWA Bölgesi’nde kentsel göçü anlamak için bir fırsat mı?' başlığı ele alınırken, üçüncü oturumda da kültür ve gastronomi kapsamında sürdürülebilir kentleşme konuları görüşüldü.

WALD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Duman, göçün Gaziantep’te tartışılıyor olmasının çok isabetli bir karar olduğunu belirtti.

Şehirlerin, medeniyetin özünü ve birikimini sunan yapılar olduğunu belirten Duman, “Tarihteki medeniyetin temsilcisi olan şehirler, esasen göçün etkisiyle kalkınan şehirlerdi. Şehirler aslında bize konuşurlar, ders verirler ve öğretirler. Şehirlerin hâkimi değil talebesi olunur. Bu çerçevede şehirleri oluşturan göçlere de aynı perspektifle bakmak gerekir.” dedi.

"Medeniyetler göçle şekilleniyor"

Bugün mega şehirlerin bile göç olgusu konusunda sıkıntılar yaşadığını aktaran Duman, Gaziantep’in göçle birlikte kazanmış olduğu zenginliklerle modern bir dünya şehri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekti.

İnsanlık tarihi kadar eski olan göçün, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerle yoğun etkileşim içerisinde olduğunu ifade eden Duman, şöyle konuştu:

“Medeniyetlerin göçle şekillendirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu göç konusunda izlediği imar ve İslam politikalarıyla farklı bir örnek teşkil etmektedir. Kendisi de göçmen olan Oğuzların kayı boyu tarafından kurulan Osmanlı Devleti, Anadolu’ya gelen göç akımlarıyla boğuşmak yerine onları doğru bir şekilde yönlendirerek bu topraklarda güçlü ve etkili bir siyasal düzenin kurulmasına öncülük etmiştir. Göç akımları sayesinde sürekli beslenen ve yenilenen Osmanlı toplumunda farklı ve etnik gruplar barış içerisinde yüzyıllarca yaşamıştır. Bahsettiğimiz zenginliği farklı coğrafyalardan izler taşıyan Türk mutfağında da görmemiz mümkündür. Bunun en güzel örneğini bu yıl UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağına giren Gaziantep’te görmekteyiz. Burada bulunduğumuz süre içerisinde sadece farklı güzelliklerle değil, zenginleşmiş Gaziantep’in mutfak kültürünü de tadarak yaşamış olacağız.”

Uluslararası sistemin  göç konusunda aciz kaldığını dile getiren Duman, Afganistan, Irak ve Suriye'deki insanların sığınmacı durumuna düştüğünü kaydetti.

Suriye meselesinin sadece Türkiye’nin sorunu olmadığına da sözlerine ekleyen Duman, “Artık tüm insanlık yaşanan trajediye gözünü kapatmak yerine ortak insani değerler çerçevesinde yaşanan bu trajediye el birliğiyle çözüm üretmek zorundadır.” şeklinde konuştu.

"Gaziantep ensar şehri haline geldi"

Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Ege Erkoçak da Avrupa Birliği Bakanlığı olarak yaptıkları projeler ve verilen hibeler hakkında bilgi verdi.

Suriye krizinin ortaya çıkmasıyla Türkiye’nin yoğun bir göçle karşı karşıya kaldığını belirten Erkoçak, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Uyguladığımız açık kapı politikasıyla zulümden kaçan insanlara kucak açmayı ve getirdiği zorluklar ne olursa olsun buna katlanabilmeyi bugüne kadar sürdürdük ve sürdürmek konusunda da kararlıyız. Avrupa Birliği ülkeleri bile uygulayamaz duruma gelmişken Türkiye belki de en güzel insanlık sınavını verdi ve bundan şimdiye kadar da alnının akıyla çıkmayı başardı. Geçtiğimiz 5 sene içerisinde temelde Suriye krizinden kaynaklı sebeplerle dünyadaki mülteci sayısı toplam 6 milyon kişi arttı. Bu artıştan ülkemiz doğrudan etkilendi. Gaziantep’te bir ensar şehri haline geldi.”

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Osman Toprak da, Gaziantep’in dört medeniyete ev sahipliği yapmış bir kent olduğunu söyledi.

Gaziantep’in geçmişten gelen birikimlerini insanlık adına da kullandığını ifade eden Toprak, Suriye’de yaşanan insanlık dramında en büyük ve güzel ev sahipliği örneklerinden bir tanesini Gaziantep’in yaptığını belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)