FETÖ elebaşı Gülen kaçacak ülke arıyor
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) üst düzey yöneticilerinin Mısır muhaberatının gözetiminde Kahire'de toplantılar yaparak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için Mısır'ı alternatif bir yer olarak dizayn etmeye çalıştıklarını ve bu sürecin sonunda Gülen'in Mısır'a kaçabileceğini belirtti.
Acun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FETÖ için Mısır'ın çok özel bir önemi olduğunu dile getirerek, "Ülkeye uzun yıllar boyunca büyük yatırımlar yaptığına, örgütün üst düzey yöneticilerinin, darbeci Sisi yönetimiyle iş birliği içerisinde olduğuna" dikkati çekti.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından, Mısır'daki örgüt yöneticilerinin, FETÖ elebaşının Mısır'a gitme ihtimali üzerinden Sisi yönetimiyle ilişkiler ağını artırdığına işaret eden Acun, şöyle konuştu:
"FETÖ, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) ve AK Parti arasında bir korelasyon kurarak her iki hareketi de kendisi için tehdit olarak gördü ve hedef haline getirdi. 15 Temmuz'da yaşanan başarısız darbe girişimi ardından ise Kahire'yi, Türkiye'ye yönelik faaliyetlerini devam ettirmek için adeta bir karargaha çevirdiler. Şimdi FETÖ mensuplarının yoğun bir şekilde Ortadoğu'da en güçlü oldukları ülke olan Mısır'a kaçtıklarını ya da kaçmaya çalıştıklarını görüyoruz.
FETÖ'nün üst düzey yöneticileri Mısır muhaberatının gözetiminde Kahire'de toplantılar gerçekleştiriyorlar. Bu toplantılarda FETÖ elebaşı Gülen'in Mısır'a götürüleceği üzerinde durulduğu anlaşılıyor ki hemen akabinde Mısırlı milletvekili İmad Mahrus, Fethullah Gülen'e sığınma hakkı verilmesi için Meclis Başkanlığı ve Başbakanlığa müracaatta bulunuyor. ABD'de bulunan Gülen için Mısır, alternatif bir yer olarak dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu sürecin sonunda Gülen, Mısır'a kaçabilir "
"FETÖ'nün Mısır'daki faaliyetleri 25 yılı kapsıyor"
Acun, Mısır'ın örgütün Ortadoğu'daki propaganda merkezi olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından okulları ve medya organları aracılığıyla Türkiye karşıtı lobi faaliyetleri yürüttüklerini vurguladı.
FETÖ'nün uzun yıllardır eğitim ve medya alanında önemli yatırımlarla, ekonomik ve bürokratik ayrıcalıklar kazandığını ve çok sayıda işletmesi bulunduğunu belirten Acun, FETÖ'nün Mısır'daki faaliyetlerinin esasında 25 yıllık bir süreci kapsadığını söyledi.
Acun, "Eğitim, medya ve ticari alanlara ciddi yatırımlar yaparak Mısır’da kök salmaya başlayan FETÖ, Mübarek ve Sisi rejimleri boyunca ciddi anlamda güçlenmiştir. Başkent Kahire'de FETÖ'ye mensup Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin barındığı, çok sayıda öğrenci yurdu faaliyet gösteriyor. Yine aynı şehirde kültür merkezi adı altında, örgütün Ortadoğu ülkelerinde görevlendireceği kişilere Arapça ve bölge ülkelerinin sosyal yapısını anlatan dersler verilmektedir." değerlendirmesini yaptı.
Kahire, Suveyş ve İskenderiye'de, eğitim dili İngilizce olan ve Amerika'da geçerliliğe sahip diploma veren 5 özel okulun hala eğitim ve öğretime devam ettiğini anlatan Acun, "Mısırlılar tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru okulları olarak bilinen ve tabelalarında 'Türk okulu' ibaresini kullanan FETÖ'ye bağlı okullar bulunmakta. Örgüt okullarından mezun olan Mısırlı öğrenciler de sınavsız doğrudan üniversitelere girebilmektedir. Mısır'da FETÖ'ye ait Türkiye karşıtı Arapça yayın yapan Hıra Dergisi ise Ortadoğu ve Afrika ülkelerine dağıtılarak, Türkiye aleyhinde propaganda yaptırılıyor." açıklamasında bulundu.
"FETÖ Türkiye'de, Mısır tarzı bir darbe denedi"
Can Acun, Mısır'da darbeye giden süreçte medyada Mısır'ın demokratik seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yönelik bir "diktatör algısı"' yerleştirilmeye çalışıldığını, seküler-İslamcı ayrışmasını tetikleyen yayınlar yapılarak toplumda kutuplaşmalara yol açıldığını belirtti.
Mısır'daki süreçle,Türkiye'deki 15 Temmuz arasında benzerlikler olduğunu ifade eden Can Acun, şunları kaydetti:
"Mısır'da şiddet eylemlerinin yoğunlaştığı bir dönem ve arkasından suni ekonomik krizler çıkarıldı. Mübarek döneminden kalan hakim, savcı ve güvenlik bürokratlarının ayrıcalıklarını kaybettiği ve adeta Sisi darbesine giden sürecin hukuki ve bürokratik ayağını oluşturduğunu gördük. Bu yönüyle Türkiye'de yaşanan 7 Şubat MİT krizi ve akabinde devam eden FETÖ'nün yargı ve güvenlik bürokrasisindeki militanları üzerinden planladığı 17-25 Aralık kalkışmasının, medya ve iş dünyasındaki militanlarıyla, toplumdaki sosyolojik kırılganlıklara yönelik yayınlar yaparak toplumu kutuplaştırmasının, Mısır'da yaşananlarla çok fazla ortak yönü olduğunu düşünüyorum.
FETÖ, Erdoğan düşmanlığı üzerinden kendine muhalif bir alan açtı. Uluslararası kamuoyuna da 'muhalif' oldukları için tutuklandıkları algısı yarattı. Mısır'daki FETÖ medyası da Mursi'nin firavunlaştığı algısına yönelik yayınlarının bir parçası olmuştu, ardından FETÖ'nün bu süreçte tahkim ettiği uluslararası ilişkiler ağını, 15 Temmuz darbe girişiminde de kullandığını gördük. Mısır'da darbe öncesi medyada yapılan yayınlar ile Türkiye'de 15 Temmuz öncesi FETÖ medyasının yaptığı yayınları mukayese ettiğimizde, çok fazla benzerlikler olduğu aşikardır. FETÖ'nün Mısır darbesini rol model alarak, Türkiye'de de Mısır tarzı bir darbe girişimi denediği görülüyor."
"İltica ile ilgili haberlerle ülkelerin tepkisi gözlemlenecek"
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi ve SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi Miş de, FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'den başka bir ülkeye iltica etmesinin 8 Kasım'daki ABD başkanlık seçimlerine bağlı olduğunu, seçimler sonucunda yeni yönetimin tutuklama ya da Türkiye'ye iadeye etmeye yönelik politikası doğrultusunda, Gülen'in farklı bir ülkeye iltica edeceğini savundu.
FETÖ mensuplarının öncelikle ABD'deki yeni yönetimin kendilerine olan tavrını gözlemleyeceğini, ancak ondan önce süreci manipüle ederek, çeşitli ülkelere iltica ile ilgili medyalarında haberler yayıp, ardından da o ülkelerin tepkisini gözlemleyeceklerini vurgulayan Miş, "Latin Amerika bu süreçte tartışıldı, Kanada tartışıldı, çeşitli Arap ülkeleri tartışıldı. İşte Mısır'dan da hatta 'bize gelebilir' gibi bir açıklama yapıldı. Dolayısıyla daha gitmeden önce çeşitli haberler çıkacak, nabız yoklanacak ve o ülkelerin tepkisi ölçülmeye çalışılacak, seçimlerin sonucuna kadar. Ardından da iltica edeceği ülkeyi belirleyecek." dedi.
"Gülen'in, Avrupa Birliğinin başkentine iltica edeceğini zannetmiyorum"
FETÖ elebaşı Gülen'in irtica edeceği ülkenin, örgütün hem güç hem kapasite hem de insan kaynağı olarak da önemli bir mevcudiyetinin olması gerektiğine dikkati çeken Miş, "Aynı zamanda FETÖ'nün seçeceği ülkenin stratejik olarak yayılmaya uygun olabileceğini düşüneceklerdir. Dolayısıyla bu bağlamda Kanada veya Latin Amerika olabilir. Ben Arap coğrafyasına çok ihtimal vermiyorum. Güney Afrika'da bir ülke de olabilir." diye konuştu.
Gülen'in Belçika'ya iltica edeceği yönündeki haberlere ilişkin Miş, şu değerlendirmede bulundu:
"Belçika federatif bir yapı, özellikle devlet kurumlarının işleyişinde açıklar var. Gülenciler bu açıkları uzun süredir kullanıyorlar. Federatif bir yapı, uzun dönemler hükumet krizleri oluyor, koalisyonlar var, koalisyonların ötesinde federatif olmanın getirdiği zorluklar var, bu zorluklar çeşitli açıklar ortaya çıkarıyor. Gülenciler de bu açıkları iyi bilerek kullanıyorlar. Kendi adamları uzun süredir burada etkililer. Dolayısıyla bunun üzerinden Gülencilerin, İsviçre, İsveç ve Belçika gibi ülkelerde 15 Temmuz'dan sonra yoğunlaştığına yönelik bilgiler var. Ama ben Gülen'in, Belçika'ya yani Avrupa Birliğinin başkentine iltica edeceğini zannetmiyorum. Bura Türkiye'ye yakın bir yer ve çok büyük tartışmaları da meydana getirir." (AA)