Roboski'de çocuklara kim kıydı?
Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı (Bujeh) ve Roboskî (Ortasu) köyüne mensup çoğu çocuk 34 köylünün savaş uçaklarıyla katledilmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Bölge halkını derinden yaralayan saldırının failleri ortaya çıkarılmazken, sorumlular ortaya çıkarılana kadar, 'Roboski'de çocuklara kim kıydı?' sorusunu sormaya devam edeceğiz.
Şırnak'ın Uludere (Qileban) ilçesi Gülyazı (Bujeh) ve Roboskî (Ortasu) köylerinde, Silahlı Kuvvetlere ait savaş uçakları tarafından bomba yağdırılması sonucu çoğunluğu çocuk 34 sivilin hayatını kaybettiği Roboski katliamının üzerinden 5 yıl geçti. Katliamın yıldönümünde düzenlenen farklı etkinliklerle mağdurlar anılıyor.
Devlet tarafından verilen tazminatı reddeden aileler, sorumluların bulunmasını istiyor. Ancak aradan geçen 5 yıla rağmen sorumluların yargı önüne çıkarılmaması ailelerin acılarını daha da arttırıyor.
2011'in Aralık ayında yaşanan olayda köylüler her zamanki gibi ailelerini geçindirmek için gece saatlerinde Irak tarafına geçmiş, dönüş yolunda ise katliam yaşanmıştı. Köylüler Türkiye sınırına doğru ilerlerken iddialara göre askere, gelenlerin PKK'li olduğu yönünde istihbarat verildi. Bunun üzerine havalanan savaş uçakları dönüş yolundaki köylülere bomba yağdırmaya başladı. Bombardımanda çoğunluğu 15-20 yaş arasındaki 34 köylü hayatını kaybetti, bir köylü ise sağ kurtuldu.
Katliamın ardından hükümetin uzun süre sessiz kalması tepkileri daha da arttırırken ortaya atılan iddialar da gereği gibi araştırılmadı. Mağdurlardan resmi olarak özür dilenmezken, aileler verilen tazminatı reddederek sorumluların bulunmasını istedi. Ama tüm çağrılara rağmen sorumlular ortaya çıkarılmadı.
Olayı araştırmak için TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere Alt Komisyonu'nun hazırladığı raporda olayın kasten yapıldığına yönelik olarak herhangi bir delil elde edilemediği yönünde kanaat bildirilmesi kimseyi tatmin etmediği gibi tepkileri daha da arttırdı.
Olayın ardından hükümetin sessizliği, mağdurlardan özür dilenmemesi ve sorumluların ortaya çıkarılmaması PKK'ye mesafeli olan köylüleri adeta örgütün kollarına itti. Ailelerin acısını istismar eden PKK, düzenlediği birçok eylemde haklarını savunduğu gerekçesiyle köylüleri öne sürdü.
Roboski'de çocuklara kim kıydı?
Hürseda sitesi olarak, Bölge halkını derinden yaralayan saldırının failleri ortaya çıkarılana kadar, 'Roboski'de çocuklara kim kıydı?' sorusunu sormaya devam edeceğimize ve Katliamı gündeme taşıyacağımızı belirtiyor ve hafıfalarımızı tazelemek adına yazar Zülküf Er'in 26 Aralık 2012'de sitemizde yayınlanan, "Roboski; yarım kalan bir tebessüm..." şiirini sizlerle paylaşıyoruz:
Bir istiladır sabahtan çöken
Bir tuzaktır karanlıkla gelen
Yüküm ağırdır Ana
Barım ağırdır...
İki bidon mazot, iki paket şeker midir benim katilim…
Bir katırın sırtında dönmek midir benim hakkım
Bedenimin yarısını hududun ötesinde bırakarak…
Daha yaşım 13 benim. Muhammed derler adıma… Daha yaşım 13 benim… Daha yaşım 13 benim… Nasıl siper ederim bedenimi ben dört uçağın dördüne birden. Benim yaşımdaki çocuklarına uzaktan kumandalı oyuncak uçak alanlar, benim üstüme dört uçak saldılar düşman üstüne salar gibi… Hatırlar mısın daye, bir at almıştı babam bana beyaz mı beyaz. O mu gelen bu gece vakti ışıl ışıl, yoksa alıp götüren bomba mı bedenimin yarısını şu dağ başında. Dedim ya, 13’ündeyim ben ömrümüm ve hep öyle kalacak yırtılmış, yanmış kimliğimde yaşım benim.
Yıldızlar daha mı yakın bu gece
Hudut daha mı uzak
Ölüm mü yoksa uçaklar mı daha ırak
Güneş daha mı hızlı aydan, kamerden bu gece
Bu ne ışık, bu ne aydınlık
Roboski’ye güneş mi doğuyor
Uçaklar mı geliyor, semadan
Yoksa bomba mı o savrulan
Hani nerede benim kolum
Hani nerede benim katilim…
Ben kime ne yaptım ana? 13’ümde neden kıydılar bana? Hani dedelerden beri aşardık biz bu sınırı, uçaklar bombalamaz, askerler kıymaz, demiştiniz… Hani asker bilirdi bizi, bilirdi kaçağa gittiğimizi, bilirdi iki bidon mazot, iki paket şeker için yağmuru, seli aştığımızı, mayınlara bastığımızı?
Önce umutlar vuruldu yüreğimde, sonra tebessümüm dondu dudaklarımda. Yarım kalmış bir sevda, yıkılmış bir dünya ve benim bedenim paramparça… Uçaklar burada, bombalar burada, katliam burada… 34 can var parçalanmış ortada…
Ben ölünce ana hudut kurtuldu. Bayrak şahlandı… Kaçakçılık da bitti kanunsuzluk da… Oysa neden çalışmadım ki ben koca koca fabrikalar varken diyarımda… Ne işim vardı benim kaçak yollarda, dar patikada katır sırtında… Dağına taşına altınlar, gümüşler ekerken koca devlet köyümün, benim de gözüm pek açmış be ana. Köyümde boş dururken fabrikalar plazalar ben peşine düştüm iki bidon mazotun iki paket şekerin…