Dava arkadaşı şehid Şeyh Zeki'yi anlattı
Cizre’de İslam faaliyetlerinden dolayı 19 Şubat 1992 yılında PKK tarafından şehit edilen Şeyh Muhammed Zeki Atak, şehadetin yıl dönümde rahmetle anılıyor.
Cizre’deki İslamî faaliyetleri nedeniyle PKK'nin hedefi olan ve 19 Şubat 1992 yılında PKK'nin kurduğu pusu sonucunda katledilen Şeyh Muhammet Zeki Atak, şehadetin yıl dönümde rahmetle anılırken dava arkadaşı Molla Abdurrahim Timurtaş, onun örnek şahsiyetini İLKHA'ya anlattı.
1957 yılında Şırnak'a bağlı Güneyçam (Navyan) köyünde tasavvuf ehli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Şeyh Muhammed Zeki, küçük yaştan itibaren medrese ilimlerini tahsile başladı.
Köyde ilkokulu bitirdikten sonra ilim eğitimi için bölgenin çeşitli yerlerinde medreselerde kalan ve zamanın ilim sahiplerinde ders alan Şeyh Muhammed Zeki, 20 yaşlarında medrese ilmini tamamlayarak çevre köylerde fahri imamlık yapmaya başladı.
Seyda, kısa zamanda İmam Hatip diplomasını da alarak Kur'an Kursu öğretmeni oldu ve Cizre'de Şeyh Ahmedé Cezeri'nin Kırmızı Medresesinde (Medresa Sor) Kur'an kursu hocalığı yapmaya başladı.
Diyanet'in imamlar arasında yaptığı Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmalarında bölgesinde hep birinci gelirdi. Seyda, İslâm'a daha iyi hizmet etmek amacıyla görev değişikliği yaparak cami imamlığı görevine geçti. Kendisinin de evinin bulunduğu Cizre'de halktan aldığı destekle de cami yaptırdı. Halen kendisinin adını taşıyan bu camiye bitişik odalar yaptırdı ve buraları medreseye çevirdi. Bu medresede yatılı kalan feqilerin (öğrenciler) yanı sıra, gündüz ders almaya gelen öğrenciler de vardı. Seyda, hemen her gece cami cemaatine sohbetler düzenler, onlara fıkıh, siyer dersleri verirdi. Kur'an okumasını bilmeyenlere Kur'an dersi verirdi.
Şeyh Muhammet Zeki Atak’ın şehadet yıldönümü vesilesiyle İLKHA’ya konuşan şehidin dava arkadaşlarından Molla Abdurrahim Timurtaş, Molla Zeki’nin İslam davasına âşık bir âlim olduğunu söyledi.
Şeyh Muhammet Zeki Atak'ın, İslamî ilminin yanı sıra takvalı, cesur ve İslam davasına âşık bir şahsiyet olduğuna vurgu yapan Timurtaş, davasını daha ileriye götürebilmek için daima bir arayış içinde olduğunu söyledi.
Şeyh Muhammed Zeki'nin her zaman esnaf ziyaretleri gerçekleştirdiğini anlatan Timurtaş, kendisiyle tanışıklığının da bu vesileyle olduğunu aktardı.
Timurtaş, "Bizler Cizre’de 3 âlimdik. İslam davasını yürütmek için bir birlik yoktu. Gençleri etrafında toplayıp İslami aşılacak, fikriyle, aklıyla dini yayacak birine ihtiyaç vardı. Bizler de böyle bir şey arıyorduk ama bulamıyorduk. Bana geldiği zaman ben de esnaftım ve bir dükkânım vardı. Allah’ın dini için, dünya menfaatlerinden uzak, bu davaya hazırdık ve birlikte 'lebbeyk' dedik." dedi.
"Bu davanız çok güzeldir ancak yükünüz çok ağırdır"
Molla Zeki’nin kasaba, köy, mezra demeden Cizre’de İslam’ı anlatmak için mücadele ettiğini belirten Timurtaş, “Kasabalarda, köylerde, mezralarda dolaştık. Hatta birlikte memleketimizin en iyi âlimlerinden olan Seyit Hasan-ı Gerikî’nin yanına gittik. Memleketimizden hatta Irak bölgesine kadar onun gibi bir muhaddis, âlim yoktu. Onun seydası da mülteci olarak Cizre’ye gelmişti. Ona da davayı anlattık. Bu, onun hoşuna gitti ve bize, 'Bu davanız çok güzeldir ancak yükünüz çok ağırdır.' dedi. Bizler de bu dava yükünün ne kadar ağır olduğunu biliyorduk." diye konuştu.
İslam'a daha iyi hizmet etmek için mahallede cami yaptırdı
O dönem, Cizre’de sadece bir Kur’an kursunun olduğunu ve Molla Zeki’nin de o kursun tek hocası olduğunu aktaran Timurtaş, “O dönemde 70 bin nüfusa sahip Cizre’de tek bir Kur’an Kursu vardı ve o kursunda 20-30 talebesi vardı. Şeyh Zeki daha sonra kendi mahallesinde bir cami yaptırdı. Şu an hâlâ var olan caminin adı da Şehit Şeyh Muhammet Zeki Camii’dir. Bu camiyi yaptırdıktan sonra İslami çalışmalarını da o mahallede başlattı. Elhamdülillah bugün de o mahallede çocuk, genç, yaşlı 7’den 70’e hepsi İslam davası için hazır ve fedakârdır. 2014 yılındaki 6-8 Ekim ve 2015 yılındaki saldırılar da o mahalleye yapılıyordu." şeklinde konuştu.
Bildiri dağıtan PKK'liye cevabı
PKK’nin, Molla Zeki’nin İslam’ı anlatmasından rahatsız olduğunu bu yüzden birçok kez kendisini tehdit ettiklerini ve evine saldırılar düzenlediklerini anımsatan Timurtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seyda hayatının son demlerinde de bir kitapevi açtı. Seyda’nın hem kitapevi vardı hem de camide imam-hatipti. Kur’an kursundan, kendi yaptırdığı camiye imam oldu. O camide sürekli öğrenci yetiştirdi. Her daim 10-15 öğrenci yanındaydı. Öğrencilerini de her zaman İslam davası için yetiştiriyordu. PKK bu faaliyetlerden rahatsız olmaya başladı ve sıkıntı çıkarmaya başladı. Benim dükkânım, onun kitapevi ile karşı karşıyaydı. Bazen birbirimizin yanına gelip giderdik. Bir gün seydanın kitapevinin önünde bir masada oturup çay içiyorduk. PKK sorumlularından bir kişi bildiri getirdi ve masanın üstüne koydu. Seyda da bildiriyi okumadan yırtıp, bildiriyi getirenin yüzüne attı. PKK’li de 'Seyda okusaydın' dedi. Seyda da 'Okumaya gerek yok. Ben sizin ne olduğunuzu biliyorum.' dedi. Gerçekten kimseden korkusu yoktu."
PKK’liler seydayı çapraz ateşe tuttu Şeyh Zeki'nin şehit edildiği anları anlatan Timurtaş, "Şehadetine yakın bir zamanda seydaya hem kendi cemaati hem de çevre halkı dışarı çıkmamasını tavsiye etti. Çünkü çok fazla takip ediliyordu. O da bu tavsiyeler üzerine evden çıkmadı. Şehadet günü gelince 2 öğrencisiyle dükkânımın önünden geçti. Cizre’nin Dörtyolu ise PKK’nin merkeziydi. Evine yaklaşık bir kilometre uzaklıkta silahlı PKK’liler yolun ter iki tarafını da tutmuştu. PKK’liler rampalı yolun her iki tarafından çapraz ateşe tutu. Karnından vurulan Seyda orada şehit oldu. Şehadetinden sonra taziyesini de yasakladılar. PKK, Seyda’nın taziyesine giden kişileri tehdit etti. Ancak biz en samimi arkadaşları olarak şehidin cenazesini arabayla götürdük. Orada mezarlığa götürüp tekbir ve salavatlarla defnettik." ifadelerini kullandı.
"Ey alimler! Siz Kur’an ile büyüdünüz ancak Kur’an’a yâr olmuyorsunuz"
Şeyh Zeki'nin, İslam davası uğruna şehid olmasının kendilerini sevindirdiğini ancak aradan geçen 25 yıla rağmen onun hüznünü halen yaşıyor olduklarını söyleyen Timurtaş, konuşmasını Şeyh Zeki'nin şu sözleriyle noktaladı: "Ey alimler! Siz Kur’an ile büyüdünüz, Kur’an ile şeref ve kıymet kazandınız, Kur’an sayesinde imam-hatip oldunuz, Kur’an sayesinde insanların öncüsü oldunuz. Kur’an size bu kadar değer verirken, siz bugün Kur’an’a yâr olmuyorsunuz. Siz bundan dolayı Rabbinize ne cevap vereceksiniz?" (Yılmaz Sönmez- İLKHA)