HÜDA PAR'dan ABD ve AB'ye tepki
HÜDA PAR, yaptığı açıklama ile ABD uçaklarının Halep'teki cami saldırısına tepki göstererek ABD’nin her zaman söylediği "yanlışlıkla" yalanını bir kez daha yinelemesi, secde halindeki Müslümanları katlettiği gerçeğini örtmeyeceği belirtildi. Avrupa Adalet Divanı'nın, "işverenlerin çalışanların başörtüsü takmasını yasaklama hakkına sahip olduğu" yönündeki skandal karar
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde onlarca Müslüman'ın şehit olduğu ABD uçaklarının Halep'teki cami saldırısına tepki gösterilerek ABD’nin her zaman söylediği "yanlışlıkla" yalanını bir kez daha yinelemesi, secde halindeki Müslümanları katlettiği gerçeğini örtmeyeceği ifade edildi.
HÜDA PAR Genel Merkezi, ABD’nin Halep’te camiyi bombalaması, Siyonist işgalcinin artan saldırıları ve ümmetin dağınıklığı, Avrupa Adalet Divanı’nın dini sembollere ilgili kararı ile referandum kutuplaşması ve mukaddesatlara pervasızca dil uzatılması başlıkları altında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
ABD'nin cami bombalaması
Suriye’nin Halep kentinin batısındaki Etarib ilçesine bağlı Cina köyünde bir camiye yatsı namazı vakti ABD savaş uçaklarınca yapılan saldırı sonucu yetmiş civarında insanın hayatını kaybettiği, yüzden fazla kişinin ise yaralandığı hatırlatılan açıklamada, " İbadetlerini yerine getirirken şehid edilen bu Müminlere Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyor, katillerini ise lanetliyoruz." denildi.
"ABD’nin her zaman söylediği “yanlışlıkla” yalanını bir kez daha yinelemesi, secde halindeki Müslümanları katlettiği gerçeğini örtmeyecektir." ifadesine yer verilen açıklamada, Gerek ABD, gerek Rusya ve gerekse de rejim güçlerinin bu tür saldırılara son vermesinin yegâne yolunun, askerî çözüm seçeneğinin tamamen devre dışı bırakılarak siyasi çözüme odaklanılması ile mümkün olacağı vurgulandı.
Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Suriye barış görüşmelerinde garantör ülkeler olan Rusya, Türkiye ve İran’ın ortak bir bildiriyi kabul etmesi ve 3 ülkenin, Suriye’de ateşkesin izlenmesi ve uygulanmasının sağlanması için kurdukları mekanizmayı güçlendirme kararı almasının, olumlu bir gelişme olduğu ifade edilen açıklamada, Bu olumlu gelişmeden hemen sonra barbarca saldırıyı gerçekleştiren ABD’nin başını çektiği Batı bloğunun Suriye’deki iç savaşın bitmesini istemediği bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çekildi.
Siyonist işgalcinin artan saldırıları ve ümmetin dağınıklığı
Son dönemlerde, dost ve kardeş olması gereken kimi İslam ülkelerinin düşmanlarla ittifak kurarak birbirlerine cephe almaları ve tarihte eşine az rastlanır şekilde amansız bir kardeş kavgasına tutuşmalarının çok üzücü bir durum olduğu belirtilen açıklamada, "Kâfirlere karşı onurlu ve kararlı, kendi aralarında ise çok merhametli olması gereken Müslümanların, bugünkü tam tersi durumundan düşmanlar emin, dostlar ise tedirgin olmaktadır. Müslümanların birbirleriyle çekiştiklerinde güçlerini kaybedip bozguna uğrayarak düşmanlara yem olacaklarının en açık göstergesi, işgalci rejimin Filistin’e yönelik saldırıları karşısındaki suskunluk ve çaresizlikleridir." diye belirtildi.
Açıklamanın devamında şu değerlendirmede bulunuldu: "Müslümanların kendi aralarındaki ihtilaflarından ve dağınık hallerinden cesaret alan işgalci rejimin, nerede ise her gün Gazzeli kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırmakta ve Gazze sahiline sıkıştırdığı bir avuç muvahhid Müslüman’ın direncini kırmak istemektedir. Siyonist işgalcinin daha birkaç gün önce Gazze’nin kuzeybatısına savaş uçakları ile saldırması, kuzeyini ise topçu atışına tabi tutması, maalesef bazı Müslümanlar için haber değeri bile taşımaz hale gelmiştir."
BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’nun (ESCWA) İsrail'i ırkçılıkla suçlayan bir raporunun BM Genel Sekreteri tarafından geri çekilmesinin istemesi üzerine, Komisyonun İcra Sekreteri Rima Halef’in istifa ettiği hatırlatılan açıklamada bu durumun Siyonist terör şebekesinin BM tarafından nasıl korunduğunu ortaya koyduğu ifade edildi.
Avrupa Adalet Divanı'nın dini sembollerle ilgili kararı
Avrupa Adalet Divanı'nın, "işverenlerin çalışanların başörtüsü takmasını yasaklama hakkına sahip olduğu" yönündeki skandal kararına değinilen açıklamada, "AB Adalet Divanı, aldığı bu kararla adındaki adalet kavramından ne kadar uzak olduğunu ve 'AB değerleri' adı verilen normların Batı’nın çıkarlarını koruma kalkanından öte bir şey olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Bu kararın Müslümanlar aleyhine hukuki sonuç doğurma maksatlı olduğuna şüphe yoktur. Bu hususun, çağdaşlık veya AB’ye girme adına Batılı değerleri kendi halkına dayatma sevdasında olan İslam ülkelerinin yöneticilerinin gaflet uykusundan uyanmalarına ve kendi aslî değerlerine dönmelerine vesile olmasını temenni ediyoruz." diye belirtildi.
Referandum kutuplaşması ve mukaddesatlara pervasızca dil uzatılması
Referandum sürecinde siyasilerin kullandığı kutuplaştırıcı dil ve mukaddesatlara pervasızca dil uzatılmasına tepki gösterilen açıklamada, politik kazanç uğruna her yolun meşru görülmesi, siyaset kurumunun itibarını zedeleyerek siyasi kişiliklere olan güvensizliğin artması ile neticelendiği belirtilerek son olarak şu ifadeler kullanıldı:
"Dini duyguların istismar edilmesi ve kimi ulvi kavramların fütursuzca kullanılması, hem inancın kendisine hem de o inanç mensuplarına hakaret anlamı taşımaktadır. Zaman zaman çaresizlik ve umutsuzluk, zaman zaman da kazanma hırsından kaynaklanan bu pervasızca tutum ve saldırgan üslup terk edilmeli; makul, seviyeli ve temiz bir üslup kullanılmalıdır. HÜDA PAR olarak propaganda yapan bütün siyasi kişilikleri özellikle dini kavramları gelişigüzel kullanmamaya, ulvi kavramları günlük politika malzemesine dönüştürmemeye ve daha sorumlu bir üslup kullanmaya bir kez daha davet ediyoruz." (Fırat Arslan- İLKHA)