Polis Doğruhaber dağıtıcısını alıkoydu
Doğruhaber gazetesi dağıtıcısı, Siirt polisi tarafından, gazetenin "işkencecileri soran manşeti dolayısıyla" alıkonuldu.
Siirt’te Doğruhaber gazetesini dağıtırken Cumhuriyet Polis Karakolu önünde nöbet tutan Özel Harekât Polisi tarafından durdurulan Abdülkerim Saka, gazetenin, Şemdinli'deki işkence vakasıyla ilgili attığı manşet dolayısıyla alıkondu.
Dünkü sayısında "Bu işkenceciler kim?" manşetiyle çıkan Doğruhaber gazetesi, Hakkari'nin (Colemêrg) Şemdinli (Şemzînan) ilçesine bağlı Altınsu (Şapatan) köyünde yaşanan işkence vakasına dikkat çekerek, işkencecilerin kim olduğu sorusunu sormuştu.
Elindeki gazeteleri abonelerine dağıtırken Siirt polisi tarafından durdurulan Abdülkerim Saka, yaklaşık 3 saat karakolda tutularak, "bu gazete kimin, gazete dağıtma belgen var mı, neden böyle bir manşet atılmış" gibi soruların muhatabı oldu.
"Karakolunun önünden geçerken Özel Harekât Polisi beni durdurdu"
Yaşadıklarını anlatan Saka, "Ben her zamanki gibi gazetemi dağıtıyordum. Cumhuriyet Polis Karakolunun önünden geçerken Özel Harekât Polisi beni durdurdu, bir gazete istedi. Gazeteye baktı, baktı ki Doğruhaber gazetesidir. Gazetenin manşetindeki; 'bu işkenceciler kim?' başlığını okuyunca, karakoldan içeri girdi. İçerde bir müddet kaldıktan sonra beni çağırdılar. Ben de içeri girdim." dedi.
"Bu gazete kimindir, ulusal mıdır, yerli midir?... Bu başlık iyi değil"
Uzun süre karakolda tutulduğunu belirten Saka, sözlerine şöyle devam etti:
"Polisler halen gazeteyi inceliyorlardı. Daha sonra sivil polisleri çağırdılar. Sivil polisler de inceledikten sonra 'bu gazete kimindir, ulusal mıdır, yerli midir?' diye sorular sordular. Her gelen polise Doğruhaber'in ulusal bir gazete olduğunu söyledim. Yaklaşık 2,5 saat beni karakolun içinde beklettiler. Ben de avukatımı çağırdım. Sonra bizi bıraktılar. Bir de bana 'gazete dağıtma belgen var mı, iznin var mı?' gibi sorular sordular. Ben de 'bu gazeteyi herkes dağıtabilir' dedim."
Polislerin gazetenin manşetini sorguladıklarını söyleyen Saka, işkence olayının olmadığını iddia eden polislere, "Olayı görenler var. Hatta bu olayı yaşayanlar var. Ondan dolayı Doğruhaber gazetesi bunu manşetine çekmiş." diye cevap verdiğini, polislerin de "bu başlık iyi değil, güzel değil" gibi ifadeler kullandıklarını söyledi.
Yaşanan olayla ilgili Abdülkerim Saka'nın avukatı tarafından suç duyurusunda bulunulacağı öğrenildi.
5 Ağustos Cumartesi günü saat 23.00 sıralarında Özel Harekât Polislerinin zırhlı araçlarla Altınsu köyü yakınlarında ilerlerken örgüt mensuplarının ateş açması sonucu çıkan çatışmada bir polis hayatını kaybetmiş, biri de yaralanmıştı.
Daha sonra, Altınsu (Şapatan) köyünde yaşananlara ilişkin kamuoyuna şu iddialar yansımıştı:
"Şemdinli ve Yüksekova’dan gelen Özel Harekât ekipleri 6 Ağustos Pazar sabahı 07.00 civarında köye baskın düzenleyip, evlerin kapısını kırarak hiçbir mahremiyet gözetilmeden evlere girdiler. Köylülere küfredilip darp ettiler. Araya girmek isteyen kimi kadınlara da şiddet uygulandı. Bazı köylüler ise henüz uykudayken kolluk kuvvetlerince tartaklandı. Köy imamı ve muhtarı da dâhil olmak üzere erkekler caminin yanına toplatılıp kendilerine hitaben; 'Siz bunlara yardım ediyorsunuz, bunların nereye gittiğini bize söyleyeceksiniz' şeklinde konuşmalar yapılıp, ardından darp edildiler.
Sabah saatlerinde yaşanan ve yaklaşık 70 kişinin doğrudan etkilendiği baskın ve ardından gelen darp ve tehdit olayı yaklaşık saat 10.00’a kadar sürdü. Pazar günü köyde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ise pazartesi günü sona erdi.
Daha sonra yine köylülerin beyanlarına göre, 36 kişi gözaltına alındı ve kendilerine işkence yapıldı. Gözaltına alınanlardan 20 kişi 10 saat emniyette tutulduktan sonra gözaltı işlemi uygulanmaksızın serbest bırakıldı. 16 kişi ise bir gece gözaltında tutularak, 7 Ağustos 2017 Pazartesi günü çıkarıldıkları savcılık tarafından 17.00 sıralarında serbest bırakıldı.
Gözaltına alınlardan bazıları darp ve cebir raporu alarak, kolluk kuvvetleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Köylüler, Özel Harekât Polislerinin daha önce de birçok kez keyfi muamelede bulunduklarını ve bazı köylüleri darp ettiğini dile getirdiler."
90’lı yıllarda kolluk kuvvetlerinin bölgede uyguladığı şiddet ve kötü muamelenin izleri silinmemişken, OHAL ilanı sonrası bu tür şiddet ve kötü muamele vakalarında artış yaşanması bölgede ciddi rahatsızlıklara ve endişelere sebebiyet vermeye başladı.
"Eski Türkiye uygulamalarını icra edenlere ve himaye edenlere fırsat verilmemelidir"
Şapatan köy halkının karşılaştığı kötü muamele sonrası kamuoyundan yoğun olarak tepkiler geldi.
Bölgeye bir heyet gönderip incelemelerde bulunan HÜDA PAR ise "…Hükümet, gün geçtikçe artan hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele vakalarını ciddiyetle soruşturmalı, eski Türkiye uygulamalarını icra edenlere ve himaye edenlere fırsat vermemelidir. Şapatan Köyü halkına hukuk dışı muamelede bulunan güvenlik güçleri hakkında yasal işlemler başlatılmalı, zanlılara görevden el çektirilmeli ve yargılanmaları sağlanmalıdır. Şapatanlı köylülere yapılan bu hukuk dışı keyfi muameleyi şiddetle kınıyor ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması ve gereğinin yapılması için yetkilileri göreve davet ediyoruz." çağrısında bulunuldu. (Murat Orhan - İLKHA)