Yusufî Mehmet Olam'a özgürlük talebi
1990'lı yılların karanlık girdabı, 28 Şubat'ın soğuk süreci ile JİTEM ve PKK'nin baskı, cinayet ve katliamlarına boyun eğmeyen Yusufîlerin, FETÖ'nün polis ve yargı ayağındaki örgütlenmesinin komplo ve kumpaslarıyla yaşadığı mağduriyet devam ediyor.
Türkiye'nin karanlık yıllarında JİTEM, PKK, FETÖ gibi örgütlenmelerin Müslüman halka reva gördüğü baskı ve zulümlere rıza göstermedikleri için, kendileri ve ailelerini zulüm girdabında kaybetmemek adına direnirken mahkûm edilen Yusufîler, özgürlük bekliyor.
İslami kimliklerinden dolayı hedef alınan, baskı ve zulümlere boyun eğmeyen ve hayatta kalabilmek için öz çabalarıyla kendilerini savunmak zorunda bırakılan bölge halkına yaşatılan büyük mağduriyet hâlâ devam ediyor.
90'larda derin devletin etkin unsurlarından olan JİTEM ile PKK'nin baskı ve tehditlerine boyun eğmeyip karşı durduğu için bedel ödeyen ve ardından 2000'li yıllarda FETÖ'nün hedef alıp mahkûm ettiği Mehmet Olam, 17 yıldır cezaevinde.
Kardeşinin yaşadığı mağduriyete dikkat çeken Hüseyin Olam, 15 Temmuz darbe girişimine karşı direnenlerin kahraman ilan edilmesi gibi 90’lı yıllarda bölgenin İslami kimliğinin muhafazası için FETÖ, PKK ve derin devletin unsurlarına karşı direnen Yusufîlerin de kahraman ilan edilmesi gerektiğini söyledi.
Batman'da 2000 yılında iş yerinde çalıştığı sırada tertiplenen bir kumpasla gözaltına alınıp ağır işkenceler gören Mehmet Olam, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hukuk kurallarının hiçe sayıldığı yargılama sürecinde ağır cezaya çarptırılan Olam, yaklaşık 17 yıldır cezaevinde bulunuyor.
"Uzun süre cezaevinde kalınca birçok mahkûmda rahatsızlıklar oluşabiliyor"
Cezaevinde geçen uzun yıllarla beraber çeşitli hastalıklara yakalanan kardeşi Mehmet Olam'ın, sağlık durumunun cezaevi şartlarında yaşamaya el vermediğini söyleyen Hüseyin Olam, kardeşinin haksız yere cezaevine konulduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Kardeşim 17 yıldır cezaevinde. Cezaevine girdikten sonra kendisi bazı hastalıklara yakalandı. Kalp hastasıdır ve şu an hastalığı devam ediyor. Yaklaşık 7-8 ay önce hastaneye götürüldü. Orada bir damarında tıkanma, bir damarında da daralma tespit edildi. Bir damarına müdahale edip açtılar, diğerine de stent taktılar. Tabi bel fıtığı ve şeker ile tansiyon rahatsızlıkları da kendisinde oluştu. Uzun süre cezaevinde kalınca birçok mahkûmda rahatsızlıklar oluşabiliyor.”
Devlet içerisindeki derin yapılar tarafından 1998 yılında kardeşi Mehmet ile birlikte kaçırıldıklarını söyleyen Olam, kardeşi başta olmak üzere İslami kimlikli kişilere yaşatılan zulümleri ve 90’lı yıllarda FETÖ, PKK ve devletin derin güçleri tarafından hedef alınmalarının amaçlarını anlattı.
90’lı yıllarda kardeşiyle birlikte İslami hizmetlerde bulunduklarını ifade eden Olam, “Tamamen insanların ıslahına yönelik, çocuklara Kur’an dersi verme, çocukları camiye, namaza alıştırma, peygamberi, İslami tanıtma çalışması yapıyorduk. Tabi o dönem elinde silahıyla insanlar üzerinde korku salan PKK vardı. Kendilerinin dışında hiç kimseye bu bölgede hayat hakkı tanımıyorlardı. İslami çalışmalar onların dikkatini çekti. O zaman onların akıl babaları diyebileceğimiz Türk Solu, özellikle Doğu Perinçek gibilerinin de kışkırtmasıyla bu İslami camiaya saldırdılar.” diye konuştu.
“Yusufîler o yıllarda sadece nefsi müdafaa yaptılar”
90'lı yıllarda yaşananlara, JİTEM ve PKK'nin baskılarına dikkat çeken Olam, “Müslümanlar halk, camianın fertleri onların dayatmalarını kabul etmediler, direndiler. Direnince bunlar saldırıya geçtiler. Dünyanın her yerinde herkesin nefsini müdafaa hakkı vardır. Kim o anda size saldırırsa siz kendinizi müdafaa etme hakkına sahipsiniz. Onlar tamamen imhaya yönelik saldırmaya başlayınca bugün cezaevinde olan Yusufîler o yıllarda sadece nefsi müdafaa yaptılar. Bizim amacımız, Müslüman olduğumuz için inancımızı yaşamaya çalışmaktı. Buna tahammül edemeyen PKK ve devlet içerisindeki illegal, karanlık yapılar olan JİTEM, Ergenekon gibi oluşumların hedefi olduk. Bunlar toplu halde İslami camianın üzerine geldiler.” dedi.
“O dönemde birçok insanı götürüp infaz ettiler”
Bölgede İslami camianın farklı yerlerde birçok saldırıya uğradığını hatırlatan Olam, “Bu camianın fertlerinin bugüne kadar halka yönelik en küçük haksızlıkları, saldırıları olmamıştır. Tamamen kendilerini müdafaa yönelik bir savunma göstermişlerdir. Müslümanlar direnç gösterince hayal kırıklığına uğrayanlar farklı şeylere yöneldiler. 1990 yılından 2000 yılına kadar o zaman JİTEM olarak bilinen ve bu bölgede korku salan bir yapı devlet adına insanları kaçırıyordu ve insanları ajanlaştırmaya çalışıyorlardı. Ben ve kardeşim de onlar tarafından kaçırıldık. Kaçırılırken de günlerce işkencelere maruz kaldık, teklifleri de hep bizleri ajanlaştırmaya çalışmaktı. O dönemde birçok insanı götürüp infaz etmişlerdi. Bunlar FETÖ’nün sızmalarından oluşan bir ekipti. Kendilerini tamamen gizliyorlardı.” ifadelerini kullandı.
"Bugün Yusufî olanlar o yıllarda JİTEM’den çok çektikleri gibi PKK’nin de saldırılarına maruz kaldılar"
Kirli ellerin; dindar olan, İslami hizmetlerde bulunan kişi ve kurumlara yönelik zulümlerine değinen Olam, "Bugün Yusufî olanlar o yıllarda JİTEM’den çok çektikleri gibi PKK’nin saldırılarına da maruz kaldılar. Devletin içerisindeki diğer illegal yapıların saldırılarına maruz kaldılar. FETÖ zaten devlet içerisinde her birime girmiş, kendine alan oluşturmuş bir yapıydı. Hemen hemen her alanda kendi sözleri geçerliydi. O zamanlarda Müslüman halkı adeta bir sarmala almışlardı. Yakaladıkları bir Müslümanı götürdüklerinde karşılarına çıkan polis, sorgucu, savcı, muayene eden doktor, tutuklama kararı veren hâkim, FETÖ’cüydü. Hatta cezaevine girince gardiyanı, cezaevi idaresi bile FETÖ’cüydü. Bizim üzerimizde işkence izleri olduğu halde defalarca bizi doktora çıkarmaları için müracaatta bulunmamıza rağmen 11 gün boyunca bizi oyaladılar. Sonrasında çıkarmayıp bizi başka bir şehrin cezaevine sürgün ettiler.” dedi.
“Nefsini müdafaa eden Yusufîleri insanlara canavar, katil, suç makinesi gibi gösterildi”
Sadece dinlerini yaşayan ve yaşatmaya çalışan bölgedeki İslami hassasiyet sahibi kimselerin, sürekli PKK, JİTEM gibi oluşumların saldırılarına maruz kalmasına rağmen FETÖ'nün medya gücüyle oluşturulan algıyla sürekli kötü gösterildiklerini aktaran Olam, sözlerine şöyle devam etti:
“Yusufîler sadece bu yapılara karşı nefsi müdafaa etmişlerdir. Fakat medyada da büyük güç sahibi olan FETÖ yapılanması, Türkiye’de öyle bir algı oluşturdu ki, bu insanları birer canavar, katil, suç makinesi gibi gösterdi. İnsanların algısında bunu oluşturdular. Bu insanların zulmünü anlatmamıza rağmen hâlâ inanmayanlar var. Çünkü toplumun hafızasını değiştirdiler. Bu insanlardan kimisi 24 yıldır cezaevindedir.”
"15 Temmuz gibi darbeye kalkışabilen bir yapı 90’lı, 2000’li yıllarda elindeki güçle insanlara neler yaptığını varın siz düşünün"
Olam, “15 Temmuz’un kimler tarafından yapıldığını herkes biliyor. 15 Temmuz gibi darbeye kalkışabilen bir yapı 90’lı, 2000’li yıllarda elindeki güçle, elinde hiçbir şeyi olmayan insanlara neler yaptığını varın siz düşünün. Bölgedeki insanlar buna şahit oldu. Bir ülkenin yönetimini ele geçirmeye teşebbüs ettiler. 15 Temmuz olayında yine meydanlara çıkan, bu halkı korumayı kendine görev gören ve bunun için hayatını ortaya koyan yine bu Yusufîlerin çocukları, aileleri, kardeşleri, babalarıydılar. Yine bu halkın maslahatı için meydanlardaydılar. O gün iktidarda kim olsaydı, o gün o olay olduğu zaman kendi halkını korumak için yine meydanlara çıkacaktılar.” dedi.
Bugün cezaevinde olan Yusufîlerin dinlerini, namuslarını, nesillerini korudukları için kahraman ilan edilmesi gerektiğini, fakat tam tersine cezalandırıldıklarını belirten Olam, “Nasıl ki 15 Temmuz’da Ömer Halisdemir bir generalin kafasına sıkarak darbenin seyrini değiştirdiyse ve kahraman ilan edildiyse, 90’lı yıllarda kendi inançlarını, dinlerini yaşayabilmek, namuslarını, nesillerini korumak için saldırılara karşı diren Yusufîler de kahraman ilan edilmelidir. O gün Yusufîler bu direnci göstermemiş olsaydı, bedel ödememiş olsaydılar, elinde silah bulunduran o örgütler bugün öyle bir duruma gelecekti ki, Müslümanım diyen insanı en ağır şekilde cezalandıracaktılar. Nasıl ki Kemalist sistem kendi döneminde gücü eline geçirdikten sonra insanlar onların korkularından, dayatmalarından ve baskılarından dolayı İslami kıyafetlerini giyemez oldular ve Kur’an-ı Kerim’leri korkularından yer altına gömdüler, o gün de Müslümanım diyen bir insana da bunlar tarafından hayat hakkı tanınmayacaktı. Hatta bu insanlar İslami kıyafetli bir insanı görseydiler, boyunlarına ip vurup halkın içerisinde teşhir edeceklerdi.” diye belirtti.
"Yusufîler darbecilerin oyunlarını, tuzaklarını o gün bozdukları için ödüllendirilmeli, kahraman ilan edilmelidir"
Yusufîlerin cezaevlerinde ömür tüketmesine razı olunmasının akıl tutulması olduğunu söyleyen Olam, “İktidar nasıl ki darbeyi engelleyen insanları kahraman ilan etmişse, Yusufîler de bu darbecilerin oyunlarını, tuzaklarını o gün bozdukları için ödüllendirilmeli, kahraman ilan edilmelidir. İnsanlar bugün rahat camiye gidiyorsa, çocuklarını Kur’an-ı Kerim dersine gönderebiliyorsa, camilerimiz doluyorsa ve artık korkusuzca insanlar inançlarını yaşayabiliyorsa yine bu insanların kahramanlıklarından, verdikleri bedellerden dolayıdır. Bu insanlar birer kahraman muamelesi görmesi gerekirken, FETÖ’cüler tarafından kendilerine mağduriyet yaşatılmasına rağmen bu insanlar hâlâ cezaevlerinde tutulmaktadırlar. Buna benzer diğer yapılar her türlü bahaneler uydurularak cezaevinden çıkarılırken, bunlar hâlâ 15, 20 ve 24 yıldır cezaevindedirler. Bunların burada tutulması aslında akıl tutulması gibi bir şeydir.” şeklinde konuştu. (M.Fatih Akgül - İLKHA)