'Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir'
CHP İBB Başkan Adayı İmamoğlu, "Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir. Türkiye'de ekonomik sorunlar, işsizlik devam ediyor. İnsanlar mübarek ramazan ayında evlerine yemek götüremiyor." dedi.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, "Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir. Türkiye'de ekonomik sorunlar, işsizlik devam ediyor. İnsanlar mübarek ramazan ayında evlerine yemek götüremiyor. Böyle bir ortamda insanları seçim ortamıyla meşgul etmek çok ayıp, yazık, günah. Mağduriyet edebiyatı yapanlara söyleyeyim, 16 milyon insan mağdurdur, ama onların mağduriyetini inşallah en kısa zamanda telafi edeceğiz. Hiç kimse kuşku duymasın." dedi.
İmamoğlu, cuma namazını Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camisi’nde kıldı. İmamoğlu'na CHP'li Muharrem İnce de eşlik etti.
Cami çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın "Asıl mağdur olan benim. 31 Mart'ta gasp edilen oyların hesabını 23 Haziran'da soracağız." açıklamasını, "Bir daha karşılaştığınızda sorun acaba kendi söylediklerine kendisi inanıyor mu diye. Ben inandığını düşünmüyorum. Neyin gasbı, hangi gerekçe? Millet görüyor zaten. Onun için bence şu an söylediklerine kendisi de inanmıyordur. Belki aday olmakla mağdur olmuş olabilir." şeklinde değerlendirdi.
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına asılan "TC" tabelasına ilişkin eleştirisine yönelik soru üzerine, "Ramazan ayında büyük günahlar vardır. Şirk koşmak, gıybette bulunmak, yalan konuşmak, emek hırsızlığı yapmak, çalmak ve iftira atmak gibi. Allah iftiradan korusun, iftira edenlerden de korusun bizi, herkesi. Türkiye Cumhuriyeti konusundaki hassasiyetimizi, Cumhuriyete olan bağlılığımızı, inancımızı, her yerde ifade edilmesi noktasındaki çabamızı verdiğimiz her mücadelede herkes biliyor. Bu işlerle uğraşıp kamuoyunu meşgul etmesinler." diye konuştu.
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kararının siyasi olduğunu savunan İmamoğlu, şunları söyledi:
"Bir algı yarattılar. 123 sandıkta sandık kurullarında görev alan insanların kamu görevlisi olmadığı gerekçesiyle soruşturma açacaklarını söylediler, ilçe seçim kurullarına, başkanlarına soruşturma açacaklarını, hatta sandıkta görev alanlara... 4 gün geçti. Soruşturma duyan var mı? Bir soruşturma yapılmış mı? İnsanlar ifadeye çağrılmış mı? İfadelerde neler söylenmiş? Malum medyada bunlar çarşaf çarşaf yazılırdı, yapılmış olsaydı. Bu toplumu aldatmasınlar. Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir. Türkiye'de ekonomik sorunlar, işsizlik devam ediyor. İnsanlar mübarek ramazan ayında evlerine yemek götüremiyor. Böyle bir ortamda insanları seçim ortamıyla meşgul etmek çok ayıp, yazık, günah. Mağduriyet edebiyatı yapanlara söyleyeyim, 16 milyon insan mağdurdur, ama onların mağduriyetini inşallah en kısa zamanda telafi edeceğiz. Hiç kimse kuşku duymasın."
İmamoğlu, Dini Yayınlar Fuarı'nın yapılmasına izin vermediği eleştirilerine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Bu da iftira. Büyükşehir'in bürokratlarına güvenerek, inanarak masaya çağırdık. Yani şu an Vali Beyin görev yaptığı bürokratlar. Ben hiçbirisini değiştirmedim. Yaklaşık 20 kişi toplantı yaptık. 'Emniyet, itfaiye açısından ve turizm yoğunluğu açısından Sultanahmet ve Ayasofya arasında kalan alanda kitap fuarı yapılmasını doğru bulmuyoruz. Bu sene kurmamaya karar vermiştik.' dediler. 'Öyle karar vermişseniz, devam edin.' dedim. Konu sahaya yansıtıldıktan sonra ilgilileri davet ettik, pazartesi randevumuz vardı, pazartesi gelemeyeceklerini bildirdiler. Cumaya atmışlardı. O arada da zaten malum karar alındı. Dolayısıyla bizim öyle bir derdimiz, kaygımız olmaz. Boşa çıkar bütün bu arayışlar. Ben Vali Beye de dün çağrı yaptım, test etmesini dilerim. Orada emanetçi olarak duruyorlar. Ben seçilmiş büyükşehir belediye başkanı olarak şu an buradayım. Sorsunlar, acaba o genel sekreter yardımcıları ona nasıl bilgi verdiler. Oradaki bürokraside hak etmeden, 16 milyon insana hizmet etmek değil de bir kişiye, bir partiye hizmeti kendine öncelik kılmış bazı insanların görev yaptığı doğrudur, tespitlerimiz de vardır. Bunları takip ediyoruz, 24 Haziran'da döndüğümüzde gereğini yapacağız. Kuşkuları olmasın."
"Ben, 16 milyon insana göre strateji kuruyorum"
Kişiye göre strateji belirlemediğini ifade eden İmamoğlu, "Kürt vatandaşım benim kardeşim, AK Parti'ye oy vermiş ama bana oy vermiş olan benim kardeşim. Benim stratejim 16 milyon insana göre, oy vermiş, vermemiş önemi yok. Ben, 16 milyon insana göre strateji kuruyorum." dedi.
Ekrem İmamoğlu, CHP'nin, yeni kampanya döneminde kullanılmak üzere başlattığı bağış kampanyaya ilgi olduğunu ifade ederek, "Bir çocuğumuzun 'Anneler gününe biriktirdim 30 liram vardı, hesabınıza yolladım.' deyip bana mesaj atması ya da bir çok insanın katkılarla beni desteklemesi manevi olarak bizim için çok değerli ve önemli. Çünkü bir demokrasi mücadelesi veriyoruz, ülke adına bir mücadele." diye konuştu.
"Nasıl bir seçim kampanyası yürüteceksiniz?" sorusuna İmamoğlu, "İşimiz kolay, çünkü bizim rakibimizle işimiz yok. Kampanya dönemi boyunca bizim muhatabımız 16 milyon insanımız. Mevcut durumu anlatacağız, İstanbul'a nasıl bir yönetim istediğimizi anlatacağız, kucaklaşacağız, buluşacağız. Bütün ilçeleri semt semt gezeceğiz. Güler yüzle, hoş sohbetle kucaklaşmanın ve adil, ahlaklı, erdemli bir yönetimin İstanbul'a layık olduğunu bütün insanlara hissettireceğiz. İnsan, siyasi parti ayırt etmeksizin, geçmişte hangi partiye oy verdiyse versin herkesin oyuna talip olan anlayışımızla kampanyamızı yöneteceğiz." karşılığını verdi.
İmamoğlu, yarın ve pazar günü KKTC'yi ziyaret edeceğini, pazartesiden itibaren İstanbul'un farklı ilçelerinde olacağını söyledi.
"YSK, seçimi iptal etmedi kendini iptal etti"
Muharrem İnce de YSK'nın 2 Mart'ta sandık kurulu görevlilerini açıkladığını, daha sonra açıkladığı görevlilerin yanlış olduğunu düşünerek seçimi iptal ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"YSK, seçimi iptal etmedi, kendini iptal etti. Bu seçimin galibi bellidir. Bu seçimde, seçimin sonucunda şaibe yoktur, şaibe YSK'dadır. Yanlışlık, çalınan oy yoktur. Olan şey rant meselesidir. 'İstanbul'u biz yiyeceğiz, kimseye vermeyiz.' diyorlar. Biz diyoruz ki '16 milyonun olsun.' Onlar diyor ki 16 bin kişinin olsun. Şimdi karar vereceğiz, 23 Haziran'da '16 bin kişinin mi olacak, 16 milyon kişinin mi olacak?' Türkiye'de bu yaşanan olay demokrasiden öte para meselesi, paranın peşindeler." (AA)