Kaçırılmalar alenileşti mi?
İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alınıp serbest bırakılan Bahtiyar Fırat’tan bir haftadır haber alınamıyor. Ailesi "devlet kaçırdı" diyor, muhalefet iktidara "kaçırılmalar alenileşti" çıkışında bulunuyor.
Yüksekova’da servisçilik yapan Bahtiyar Fırat, diş tedavisi ve akraba ziyareti için İran’a gidecekti ama İstanbul Havalimanı’nda önce gözaltına alındı, sonra da serbest bırakıldı. Serbest bırakılınca eşi Esra Fırat’ı telefonla arayan Bahtiyar Fırat’tan 13 Ekim’den beri haber alınamıyor.
Eşinin kendisine o gün telefonda "Taksideyim. Beni şu anda 4 araba ablukaya almış" dediğini aktaran Esra Fırat, DW Türkçe’ye eşinden bir daha haber alamayınca İstanbul Gaziosmanpaşa Savcılığı’na gittiğini ancak hiçbir şey öğrenemediği anlattı.
Esra Fırat, "Eşim nerde, ne yapıyor şimdi, suçu nedir" sorularını sormasının normal olduğunu söylerken, kafasında yaşadığı çelişkileri, "Eşim normal bir vatandaş. Kaçırılamaz. Her şey kameralar altında. İstanbul öyle bir yer. Bunu başka biri yapamaz. Zaten devlet yapmış. İstihbarat mıdır, MİT midir nedir ama lütfen bana bilgi versinler" sözleriyle dile getiriyor.
Esra Fırat kaçırılma olaylarını yakından izleyen, olayların açıklanması için TBMM Başkanlığı’na bugüne kadar 13 soru önergesi veren HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na da eşinin durumunu aktarmış.
Bahtiyar Fırat’ın durumunu da meclis gündemine taşıyan Gergerlioğlu’nun İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması isteğiyle verdiği soru önergesinde, "İnsanlık suçu kapsamında olan iddialarla ilgili İçişleri Bakanlığı bir açıklama yapmayı planlamakta mıdır?" sorusu dikkat çekiyor.
"Bu ilk değil"
DW Türkçe’ye Bahtiyar Fırat olayının ilk olmadığını anlatan Gergerlioğlu, "OHAL döneminde onlarca kişi kaçırıldı veya kaçırılmak istendi. Bizim bildiğimiz, kaçırılan ve aylarca tutulan kişiler var, en az 29 kişi. Aylarca bir yerlerde bekletildiği, işkence edildiği söylendi ve ardından bu kişiler serbest bırakıldı. Tüm bunların aydınlatılması gerekiyor" diyor.
Gergerlioğlu, Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın kaçırılma olaylarıyla ilgili hiçbir soru önergesini yanıtlamadığına, uluslararası insan hakları kuruluşlarının da Türkiye’den hiçbir bilgi alamadığına dikkat çekiyor.
"Türkiye’de hayat güvenliği kalmadı. Bahtiyar Fırat olayı da oldukça tedirgin edici" diyen Gergerlioğlu, kaçırılma olaylarına ilişkin endişelerini de şöyle anlatıyor:
"Her kesimden insanın kaçırılmaya çalışıldığını, onlara işkence edildiğini duyuyoruz. Maalesef bu olaylar artıyor. Bir de kaçırılmak istenip de kaçırılmayan, siyah Transporterlarla kaçırılmayan insanlar var. Bütün bunlar bize 1990’lardaki beyaz Toros‘ların (Renault) yeniden canlandığını, bunun günümüzde siyah Transporterlarla olduğunu düşündürüyor. Birtakım kaçırılma olaylarının da iyice alenileştiği dikkatimizi çekiyor. Türkiye’nin acil olarak bu olayların aydınlatılmasına ihtiyacı var."
Bitmeyen kaçırılmalar
Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) döneminde çıkarılan KHK’larla işinden ihraç edilen yedi kişinin, Şubat 2019'da ortadan kaybolması dikkat çekmişti. Ailelerinin, avukatlarının ve sivil toplum örgütlerinin polis tarafından kaçırıldığını öne sürdüğü bu kişilerden altısı farklı zamanlarda çeşitli Terörle Mücadele Şubeleri‘nde gözaltında oldukları duyurulmuştu.
Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak, Salim Zeybek, Gökhan Türkmen ve Mustafa Yılmaz gözaltıyı takip eden savcılık sorgularının ardından tutuklanmıştı. Tutuklamanın gerekçesi önce açıklanmazken, söz konusu altı kişinin de sorgularında avukatlara erişimin engellendiği belirtilmişti. Bu kişilerin Ankara Ağır Ceza Mahkemesi‘ne izleyici kabul edilmeksizin gizli yargılamalarına devam ediliyor. 6 Ağustos 2019’da kaçırıldığı iddia edilen Yusuf Bilge Tunç'tn 441 gündür haber alınamıyor.
"İnsanlık suçu"
İnsan Hakları Derneği (İHD) de, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 31 kişinin "zorla kaçırıldığını" raporlaştırdı. Kaçırılmalarla birlikte gözaltında kayıpların da aydınlatılması için hükümete çağrılarını yinelediklerini söyleyen İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan, "Burada bir insanlık suçu işleniyor. Kamuoyuna açıklanmayan, ne olduğu bilinmeyen kayıplar aydınlatılamıyorsa ağır bir yaşam hakkı ihlali ile karşı karşıyayız. Bu insanlık suçunun aydınlatılması hükümetin görevidir” diyor. Türkdoğan, 1990’lardan bugüne gözaltında kaybolanların sayısının bin 388’i geçtiğini dile getiriyor. (DW)