Molla Yahya Yılmaz: Şehit Süleymani'nin emaneti, Direniş cehpesine sahip çıkmaktır
Şehit Kasım Süleymani’nin şehadet yıldönümü münasebetiyle Kudüs Tv’ye canlı bağlanan Avrupa’nın tanınmış alimlerinden direniş dostu Molla Yahya Yılmaz dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin şehadetinin birinci yıldönümü münasibetiyle Dünya’da ve Türkiye'de çeşitli etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Kudüs Tv ekranlarında Gündem Özel’de "Bir Okul Bir Şiar ve Bir Onur olarak Şehit Serdar" başlıklı özel bir program düzenlendi.
Canlı yayın programına Skype bağlantısıyla konuşmacı olarak katılan Direniş dostu alim Molla Yahya Yılmaz dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Yılmaz’ın “Bir Okul Bir Şiar ve Bir Onur olarak Şehit Serdar" başlıklı programda yaptığı açıklamalar şöyle oldu:
Herşeyden evvel Allah (cc) bu aziz şehidimizi anma ve anlama programını bizlere nasip ettiği için ona sonsuz hamd ve sena ediyoruz.
Sizin şahsınızda Kudüs Tv izleyicilerine Avrupa’dan selam ve muhabbetlerimizi iletiyorum.
Allah (cc) Kur’an’da, biz hayatta olan insanlara bir öğreti olsun bir mesaj olsun diye şöyle buyuruyor; “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lutuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.”
Asrımızda bu habis, müstekbir, zalim ve tağutların hükümran olduğu dünyamızda türlü türlü entrika hile ve desiselerle islam coğrafyasında fitne ve fesat tohumları eken bu zalimlere karşı, Hz. Hüseyin’in Kerbela da zalimlere karşı duruşunun aynısını sergileyen Şehit Süleymani’yi rahmetle anıyoruz.
İmam Humeyni’ye direniş cephesinin erlerine ve ailesine taziyelerimi tekrardan sunuyorum.
Rabbim bizlere bu mübarek şehidin geride bıraktığı mirası anlama, özümseme ve idrak ederek onun yolunda yürümeyi nasip eylesin.
Allah (cc), her asırda İslam ümmetinin değerlerini savunan İslam’ın izzetini müdafaa eden ilahi erleri Hz. Muhammed (s.a.s.) ümmetinden mahrum bırakmamıştır.
Şehidimizi tanımak ve taşımış olduğu mesajları algılamak ve anlamak için kanaatimce, düşmanlarını dinlerken, onların tariflerine bakarken görebiliyoruz, en güzel şahit insanın düşmanlarının şahitliğidir.
Yine tarih sahnesine baktığımız zaman Hz. Hüseyin’in (a.s.) yarenleriyle birlikte zulme karşı tutuşturduğu o meşalede aynen Aşure gününde o vefakar ve cefakar eshabının direniş sergilemiş olduğu noktada düşman tarafında olan birisinin Hz. Hüseyin’in ve ordusunun hususiyetlerini zikrederken şöyle diyor; Ey benimle beraber Hüseyinden intikam almaya gelen askerlerim! Kiminle savaştığınızı biliyormusunuz? Nasıl insanlarla karşı karşıya geldiğinizi biliyormusunuz?
Aynen bu ifade ile bu günkü dünya istikbarına ve hususen tüm Müslüman kardeşlerimize seslenirken hakikaten eleştirdiğiniz, ölümünü polemik haline getirdiğiniz bu şahsın hangi mektebin talebesi olduğunu, bu şahsın mücadelesi ve şahsiyeti hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz?
Eğer biliyor ve tanıyorsanız ve şehit olup olmadığı konusunda bu mübarek insanın şehadetini kimliklerinizi ve cemaatlerinizin menfaatlerini ön planda tutarak onun için bir taziye sunmaktan bile aciz iseniz o vakit kim için kiminle karşı karşıya olduğunuzun farkında mısınz?
Ey ümmetin aziz kanını döken, siz ey tağut ve müstekbirler ve onlara yaranmaya çalışan ey zavallı Müslümanlar! Sizler kiminle mücadele ettiğinizi ve kiminle çatıştığınızın farkında mısınız?
Allah Resulü’nün ve pak Ehli Beytinin başını çektiği bu mücadeleye karşı tarihten silineceksiniz. Ve şüphesiz Allah bu mübareklere zaferi tattıracaktır.
Şehit Sülymani’nin mücadelesini, Müslümanlara katkısını hatta Müslüman olmayan insanlığa dahi kattıklarını bilseydiniz elbetteki ona karşı bakış açınızı değiştirirdiniz.
Bizler Resulallah’ın pak ve temiz medresesinden mücadeleyi öğrendik. Bizler cennete yalnız değil tüm müslümanlarla beraber gitmeyi isteyen ve buna inanan Hüseyni mektebin öğrencileriyiz.
Bunlar mazlumların, hakkın ve adaletin insanlara ulaşması için mücadele veren meydanların yiğitleridirler.
Bunlar, basiret sahibi insanlardır. Kendisini ve düşmanlarını çok iyi tanıyan, kendilerini seven ve onlara düşman olanları çok iyi tanıyan, dününü yarınını ve geleceğini görebilecek kadar basiret sahibidirler.
Tarihe not düşenler tarihin seyrini değiştirenler, düşmanlarını psikolojik ve fiili mağlup edenler ölümü göze alan bu yiğit insanlardır.
Kasım Süleymani’nin dünya insanlığına takdim ettiği değerler nedir derseniz, küfürlerinde inatlarında, İslam ümmetine çektirdikleri sıkıntılarda hiçbir şüphe olmayan asrın zalim ve müstekbirlerini kaleler ardına sığınmaya iten bir iradenin sahibidir.
Onlar ki, kendilerinin vermiş oldukları ahitlere sadık kalırlar. Bu sadakat çerçevesi içinde, bu inanç içinde meseleye yaklaşmak zorundayız.
Bizler Avrupa da yaşayan Müslümanlar, Hacı Kasım’ın bizler içinde bir çok şey yaptığının farkında olmakla birlikte ona vefa ve hürmet borcumuz olduğuna onun emanetine sahip çıkma mesuliyetimz olduğuna inanıyoruz.
Allah böyle agit ve kahraman bir insanı, ümmete nasip ettiğinden çokça şükretmeliyiz.
Eğer bizler Kasım Süleymaniyi tanımak istersek onu düşmanlarından tanıyalım.
Mezhep, ırk, taassup hastalıklarından sıyrılmak zorundayız. Aksi halde söner ve yok oluruz.
Eğer sizler Kudüs’ü savunamayacaksanız, sizler ümmetin azizlerini şehit eden insanlara karşı sesinizi yükseltemeyeceksiniz ne için varsınız? Gayemiz mazlumdan yana zalime karşı çıkmak değil midir?
Dünden bu yana gerek İmam Hamaney’in ifade ettiği üzere Eyyamullah ifadesi, gerekse Seyyid Hasan Nasrallah’ın onu dünya kahramanı ilan etmesi, Hamas ve İslami Cihad’ın onu Kudüs şehidi olarak ilan etmesi, Yemen Ensarullah’ın söyledikleri hakikaten ilklerden cümlelerdir.
Avrupalı müslümanların da bu konudaki düşüncesini sizlerle paylaşmak istiyorum;
Hakikaten bu şehidin düşmanında zerre miktarı insanlık emaresi bulunmayan aleni ve mutlak bir inkar ve tağutun silahından şehadete kavuşan müslüman ve kahramana karşı tavrımızı tekrardan gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyoruz.
Velayetin yetiştirdiği bir yiğit, ümmetin farklılıklarına ve mezheplerine muhabbet ve gönlünü açan, onlara el uzatmayı esirgemeyen hatta Müslüman olarak tanımlamadığımız diğer insanlara elini açan bu yiğit Ali’nin evladı değil de kimin evladıdır.
Tarihte Ali’nin evlatlarına karşı düşmanlık edenlerin hangi akıbete uğradıklarını iyi biliyoruz. Gönlümüz el vermiyor ki müslüman kardeşlerimiz benzer bir akıbete uğrasın.
Ümmeti ve insanlığı kucaklama biçimiyle, Allah bu erlerin açtığı bu kutsal mücadele ocağının zaferini bizlere gösterecektir. Bizler bu zaferi yakın zamanda görüyoruz.
İsrail’e siyonizme söz söylemekten, bir taş atmaktan korkanlar bu aziz ve yiğitlerin hüseyni ve ahlaki duruşlarıyla, cesurane ve basiretli duruşlarıyla bu gün insanlığa bela olan bu siyonizmi sığınaklara mecbur bırakacak noktaya ulaşmıştır.
Allah (cc) bu münasebet ile şehidimize ve ona destek olanlara onu yetiştirenlere uzun ömürler nasip eylesin.” (Hürseda Haber)