Almanya'da yeni hükümet göçü kolaylaştırmayı planlıyor
Üzerinde uzlaşma sağlanan koalisyon sözleşmesi göçmenlerin haklarını iyileştirmeyi vaat ediyor. Çifte vatandaşlığın mümkün olması, vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılması, iltica sürecinin hızlandırılması planlanıyor.
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşacak koalisyon hükümetinin üzerinde anlaşmaya vardığı sözleşmenin temel başlıklarından biri, göç. Üç parti, sözleşmede Alman vatandaşlığa geçiş ve göç hukukunu radikal bir biçimde revizyondan geçirme taahhüdünde bulunuyor. 178 sayfalık koalisyon sözleşmesinde "Göç ve uyum politikasında, modern bir göç ülkesinde olması gerektiği gibi bir yeni başlangıç yapmak istiyoruz" deniliyor.
Vatandaşlık beş yıldan itibaren mümkün olacak
Sözleşmeye göre çifte vatandaşlık mümkün olacak ve Alman vatandaşlığına geçiş kolaylaştırılacak. Buna göre göçmenler 5 yıl sonunda vatandaş olabilecek. Hatta kişinin uyum konusunda bazı kriterleri sağlaması halinde bu süre 3 yıla inecek.
Almanya'da yabancı anne ve babadan olma çocuklar, ebeveynden birinin 5 yıldır Almanya'da ikamet etmesi halinde doğuştan Alman vatandaşlığını elde edecek.
Göç, sözleşmeye göre "ileriye dönük ve gerçekçi" bir biçimde şekillendirilecek, "düzensiz göç" azaltılacak.
Yeni koalisyon, iltica sürecinin daha çabuk tamamlanması için Federal Göç ve Sığınmacılar Dairesi'nin yükünü azaltacak. Vize dağıtımı dijitalleştirilecek ve yine hızlandırılacak. Almanya'da yaşayan göçmenler için "çalışma yasakları" kaldırılacak.
Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Luise Amtsberg, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada "Koalisyon olarak geçen yılların kısıtlayıcı iltica politikasına bir son vermek ve burada kalıcı olarak yaşayan ya da burada kalıcı olacağı belli olan insanlara fark gözetmeksizin buradaki ikametlerini sağlam bir temele oturtma, çalışma, dile erişim imkânı sağlamak istiyoruz" dedi. Amtsberg "Bunlar modern bir göç ülkesine uygun önemli kesişim noktaları ve gerçekten de bir paradigma değişikliğini ifade ediyor" diye konuştu.
Hristiyan Birlik partilerinden tepki
Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Meclis Grup Başkanı Ralph Brinkhaus ise bu planlara karşı çıkıyor. Brinkhaus Deutschlandfunk radyosuna yaptığı açıklamada "Göç konusunda bu vahşi açıklığa sahip olmayı kesinlikle istemeyiz" dedi. "Bunun büyük bir yasadışı göçün çekim faktörü olacağından endişeliyiz" diyen Brinkhaus yasal dayanağı olmaksızın Almanya'ya gelen insanlara belli bir süre sonunda ülkede kalma izni verilmesini yanlış bulduğunu söyledi.
Aslında Almanya'daki 16 eyaletin ilgili bakanları yıl başında Federal Hükümet'ten vatandaşlık kurallarını gevşetmesini talep etmişti. Almanya Başbakanı Angela Merkel liderliğinde 2007 yılında hayata geçirilen Göç Politikası Koordinasyonu Uyum Bakanları Konferansı, büyük çoğunlukla yeni koalisyon anlaşmasına benzer bir yasa değişikliği talebini gündeme getirmişti.
Türkiye kökenlilerin yararlanması bekleniyor
Almanya, mevcut yasalar nedeniyle Avrupa'da çifte vatandaşlığın en az olduğu ülkelerden biri. Yeni koalisyon hükümetinin hayata geçirmeyi planladığı çifte vatandaşlık ve basitleştirilmiş vatandaşlık sürecinden öncelikle Türkiye kökenlilerin yararlanması bekleniyor. Almanya'da 3 milyondan fazla Türkiye kökenli insan yaşıyor. Ancak mevcut yasalar yüzünden bunların sadece yüzde 10'undan azı hem Alman hem Türk vatandaşlığına sahip. Amerikan İlerleme Merkezi'nin (Center for American Progress) bir araştırmasına göre Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin yüzde 55'i ise sadece Türk vatandaşlığına sahip.
Berlin Sosyal Araştırmalar Bilim Merkezi'nden sosyolog Gülay Türkmen mevcut vatandaşlık yasalarında revizyona gidilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belirtiyor. "Türk kökenli nüfusun Alman vatandaşlığını reddetmesinin başlıca sebebi Türk vatandaşlığından vazgeçmek zorunda olmak" diyen Türkmen bunun yaşlı nesillerde daha yaygın olduğunu, bu nesilde Türkiye ile duygusal bağın daha güçlü olduğunu belirtiyor. Yeni hükümetin atacağı adımların vatandaşlık başvurularını da artıracağını söyleyen Türkmen, 2000 yılında vatandaşlığa geçiş sürecinin basitleştirilmesi sonrasındaki gibi bir artışın yaşanabileceğini ifade ediyor.
Yeşiller Milletvekili Amtsberg ise Almanya'da uzun süredir yaşayan çok sayıda insanın şimdiye kadar vatandaşlık başvurusunda bulunmamış olmasının sorumlusunun CDU/CSU olduğunu söylüyor. Amtsberg "Brinkhaus ve Hrıstiyan Birlik partileri 16 yıldır sorumluluk taşıyordu. Avrupa'da ve Almanya'da iltica ve sığınmacı politikasında çok az şey başarabildiler. En başta da çok sayıda insanın ikametlerini sağlam bir temele oturtma imkânına sahip olmadan bu ülkede yıllar hatta on yıllar boyunca yaşamasına katkı sundular" eleştirisinde bulunuyor. Amtsberg söz konusu insanların kalıcı bir biçimde Almanya'da yaşayacağının bir zaman sonra kesinleşmesine rağmen durumun değişmediğini ifade ediyor.
Sığınmacılara oturma hakkı tanınması ile ilgili planlar
Koalisyon sözleşmesinde Almanya'ya özellikle "uyumlu" gözüken genç sığınmacılara daha hızlı bir biçimde oturma hakkı tanınması öngörülüyor. Almanya'da kalmaları yasal olmayan ancak sınır dışı edilmeleri ertelenmiş olanlar açısından bu bir avantaj olarak görülüyor. Sözleşmeye göre bu kişilerin sınır dışı edilmeleri daha da zor hale gelecek.
Alman sığınmacılara yardım örgütü Pro Asyl hukuk politikaları uzmanı Wiebke Judith bu değişikliği memnuniyetle karşılıyor. Judith, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada "Geçen yıllardaki kısıtlamalar nedeniyle ikamet hakkı olmayan ancak sınır dışı edilmeleri ertelenmiş yaklaşık 200 bin insan Almanya'da yaşıyor. Koalisyon sözleşmesi, onların hayatının nasıl daha iyi bir biçimde yasallaştırılabileceği konusunda iyi fikirler içeriyor" diyor. Judith ikamet hakkı başvurusunda bulunulmasında kriterlerin düşürülmesini de bu iyi fikirler arasında görüyor.
Sözleşmedeki değişiklik önerilerinin genel olarak alındığında "Almanya'da bulunan insanların hayatını kolaylaştıracağını" söyleyen Judith "En büyük eleştiri noktamız ise koalisyon sözleşmesinin ilk kabul sisteminde bir değişiklik öngörmemesi" diyor. Almanya'ya gelen yeni sığınmacılar ve yasal statüsü olmayan göçmenler bir sığınmacı merkezinde kalmak mecburiyetinde. Bu merkezlerde kalma süresinin son yıllarda 18 aya kadar çıktığını söyleyen Judith, burada kalanlar açısından durumun "büyük bir sağlık riski anlamına geldiğini" belirtiyor. Birçok sığınmacı merkezinin koronanın yayıldığı yerler haline geldiğini belirten Judith, bunun iltica sürecini olumsuz etkileyebileceğini kaydediyor.
Judith "Koalisyon sözleşmesinin ilk kabul tesislerinde kalma süresini kısaltmamasından dolayı hayal kırıklığına uğradık" diyor. Hasta ve travma geçiren insanların Almanya'dan zorla sınır dışı edilmesine imkân tanıyan sistemin sözleşmede ele alınmamasının da bir eksiklik olduğunu belirtiyor.
Aile birleşimi de kolaylaştırılacak
Öte yandan sığınmacılara ailelerini Almanya'ya getirme yolu kolaylaşıyor. Pandemi nedeniyle de aile birleşimi başvuruları bir hayli birikmiş durumda. Alman vatandaşlığı olmayan birçok kişi açısından sözleşme bu açıdan memnun edici. Ancak koalisyon sözleşmesi henüz yasal bir değişiklik anlamına gelmiyor, ayrıca önerilerin hayata geçirilmesi için bir takvim de oluşturulmuş değil.
Almanya'nın sürekli daha uluslararası hale gelmesi nedeniyle yeni hükümetin önündeki başlıca konulardan biri göç politikası olacak. Almanya'da yaşayan insanların dörtte birinden fazlasının bir göç geçmişi olduğunu söyleyen sosyolog Gülay Türkmen reformlara başlamak için zamanın çoktan geldiğini ifade ediyor.(DW)