Yeşilçam'da İslam'ı çağrıştıracak her sembol yasaklanmış!
Yeşilçam filmlerindeki din adamı ve dindarların yıllar boyu ‘yobaz ve üçkağıtçı’ olarak resmedildiği bilinir. Filmlerde ezan, cami olmaz, namaz kılana rastlanmazdı. Bu nefretin sadece senarist ve yönetmenlerden kaynaklanmadığı, devletin dine dair tüm sahneleri...
Yeşilçam filmlerindeki din adamı ve dindarların yıllar boyu ‘yobaz ve üçkağıtçı’ olarak resmedildiği bilinir. Filmlerde ezan, cami olmaz, namaz kılana rastlanmazdı. Bu nefretin sadece senarist ve yönetmenlerden kaynaklanmadığı, devletin dine dair tüm sahneleri bir bir sansürlediği ve yapımcıları uyardığı ortaya çıktı.
Türk yapımı Filmlerde dini ve kültürel değerlerin yer almaması, ezan sesi veya cami görüntülerinin bulunmaması uzun yıllar eleştirildi. Sorunun çoğunlukla kendi kültüründen kopuk, Batı’nın değerleriyle yetişen yönetmen veya senaristlerden kaynaklandığı düşünülürdü. Bu bir yere kadar doğru olsa bile, başlangıcının ciddi sansüre dayandığı, Kültür ve Turizm Bakanlığının depolarda kilitli duran sansür dosyalarını kitaplaştırmasıyla ortaya çıktı.
“ Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi” ismiyle yayınlanan kitap, 1932 ile 1988 yılları arasındaki Film Denetleme Kurullarının aldığı sansür kararlarını içeriyor. Toplam 1500 sayfadan oluşan üç ciltlik eser, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlileri Doç. Dr. Ali Karadoğan ve Prof. Dr. Ruken Öztürk ile Telif Hakları Genel Müdürü Ziya Taşkent ve Arşiv Daire Başkanı Serhat Dalgıç’ın işbirliği ile hazırlandı. İncelenen yarım yüz yılı aşkın süreçte, 2 bin 453 filmin reddedildiği, 4 bin 757 filmin ise şartlı olarak kabul edildiği görülüyor.
İŞTE BAZI SANSÜR ÖRNEKLERİ
İlk sansür örneklerinden Çöl Kızı Cemile (1938) filmi, ezan ve namaz kısımları çıkarıldıktan sonra halka gösterilmesinde mahzur olmadığına karar veriliyor. Canavar (1948) filminde ise iki yerde okunan ezanın çıkarılması isteniyor.
Beş Hasta Var (1956): Belkıs’ın annesinin, Nur babanın mezarına gidip dua etmesine dair sahnenin çıkarılması istenir. Film, İskenderun’daki Kanatlı Sinemasında gösterime girmiş ve kararda belirtilen yasak kısımlar perdeye aksettirilirken perde karartılmıştır.
Kavalalı M. Ali Paşa (1952) adlı senaryo başka gerekçelerin yanı sıra “din propagandası” da yaptığı için reddedilir.
Dağlar Şahini Yürük Efe (1959): Efe askerdeyken annesinin evinde Arap harfleri ile yazılı dini levhanın yakın plandan göründüğü sahnenin kaldırılması istenir.
Boş Beşik (1952): Oba Beyi Osman her Türk ailesi gibi çocuğuna ezan sesiyle isim koymak ister. Ancak ezanın başlangıcı duyulur, diğer kısımlarının çıkartılması istenir. E onca yıl sonra çocukları olmuş, şükür namazı kılmasınlar mı, kılarlar elbette ama o sahneler de filmden çıkarılır.
Kanlı Pınar (1957) filminde imamın sarıklı olarak görünen bütün sahneleri ile ezan okuma sahnesinin çıkarılmasının istenmesi artık sıradan. Fakat elinde mavzer bulunan şahsın mavzeri kastederek ‘Şeytan doldurur’ demesinin sorunlu bulunması ve çıkarılmasının istenmesine ne demeli?
Hicran Yarası (1958) filminde Eyüp Camii’ndeki tekbir seslerinin tamamen çıkartılması da ilginç isteklerden.
Zamane Çocukları (1962) adlı senaryoda Emine’nin namaz kılış, tesbih çekişi ve mevlüt sahnelerinin tamamen çıkarılması ve Emine’nin söylediği, ‘Abdestli ağzımla yemin ettim’ sözlerinin de çıkarılması istenmiş.
Nuhun Gemisi (1966), Telli Turnam (1972), Çileli Dünya(1972), Güllü(1972) ve Ezo Gelin (1973) filmlerinde imam nikahı kıyılma sahnelerinin çıkartılması, Tövbekar ve Yazık Oldu Ali’ye filmlerinde de imamın görüldüğü sahnelerin çıkartılması imam mefhumunu hayatımızdan çıkarma isteğinin bir tezahürü.
Vurun Kahpeye (1964): Şehitler için okunacak mevlûde halkın gelmesi esnasında okunan ilahinin, Kuvayi Millîyecilerin muhafaza altına alındıkları yerdeki tekbir getirme sahnesi, Aliye’nin tabutu önünde geçen sahnede okunan ilahinin, marşla değiştirilmesi şartıyla onay veriliyor.
Yüz Liraya Evlenilmez (1974): Adile Naşit’in Kuran-ı Kerimi öptüğünü gösteren sahnenin çıkartılması istendi. (Yeni Şafak)