Sakarya Kudüs Günü’nde haykırdı: Normalleşmeyi kabul etmiyoruz, İsrail’i bu bölgeden kovacağız
Dünya çapında Ramazan ayının son Cuması olarak ilan edilen Dünya Kudüs Günü, Sakarya’da Kent Meydanı’nda kutlandı.
İkra İlim ve Kültür Merkezi’nin düzenlediği Kudüs Günü etkinliğinde şehitler anısına helva dağıtıldı ve basın açıklaması ile dua yapıldı.
Yoğun katılımın gözlendiği etkinlikte basın açıklamasını Muhammed Ali Cumhur okudu.
İsrail’in sadece Filistin’e değil, bütün bir Ortadoğu’ya ve insanlığa tehdit olduğunu söyleyen Cumhur, son dönemde İslam ülkeleri ile İsrail arasında yürüyen normalleşme sürecini eleştirdi.
Türkiye’nin de dahil olduğu normalleşme sürecinin hiçbir yarar sağlamayacağı gibi İsrail’in küstahlığını arttıracağını kaydeden Cumhur, ‘Son dönemde Mescid-i Aksa ve Kudüs’te yaşananlar ve Siyonist yerleşimcilerin azgınlaşması İsrail’in küstahlığının arttığının açık göstergeleridir’ dedi.
“6 çocuk annesi olan görme engelli Gade Sebatin’in Batı Şeria’da İsrail askerleri tarafından vurulma anına sosyal medyada hep birlikte şahitlik ettik ve kahrolduk” diyen Muhammed Ali Cumhur Siyonist İsrail’in insanlık dışı bir tutum içinde olduğunu ve bugüne kadar silahlı mücadele dışında hiçbir yöntemle geri adım atmadığını şu sözlerle vurguladı: “Geçen sene Ramazan ayında Gazze’ye yönelik saldırılar karşısında gösterilen direniş, uzun menzilli füzelerle demir kubbe efsanesinin defalarca delinerek Tel Aviv’in üst üste vurulması Siyonistlerin işgal ettikleri topraklarda bundan böyle güven içinde yaşayamayacaklarını ortaya koydu”
Ak Parti Hükümeti’ne İsrail’le normalleşme günahından geri dönmesi çağrısı yapan Cumhur, İslam ülkelerinin etnik ve mezhebi tefrikadan kurtularak birliği ve bağımsızlığı sağlamasının İsrail’in en büyük kabusu olacağına işaret etti.
Muhammed Ali Cumhur, son olarak İsrail’i ve normalleşmeyi destekleyen tüm yazar, çizer, siyasetçi, akademisyen, marka, kurum ve kuruluşları boykot çağrısı yaptı.
Basın açıklamasının ardından Muhammed Emin Duman dua etti ve helva dağıtımı ile etkinlik sona erdi.
BASIN AÇIKLAMASININ TAMAMI ŞU ŞEKİLDE:
KUDÜS’ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TEK YOL DİRENİŞTİR!
Bugün günlerden Kudüs…
Rahmetli İmam Humeyni’nin bizlere miras olarak bıraktığı Kudüs gününü her yıl Ramazan’ın son Cumasında ihya ediyoruz.
Şeyh Ahmet Yasin’in Rabbine şikayet ettiği ümmetin suskunluğuna son vermek adına toplandık bu meydanda.
Rabbimize Kudüs özgürleşip, İsrail uru Ortadoğu’dan silininceye kadar mücadelemize devam edeceğimize dair verdiğimiz sözü bir kez daha haykırmak için bir araya geldik.
Özgür Kudüs için, Filistin halkıyla dayanışma için, İslam ümmetinin izzeti için bugün Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde Müslüman ve mazlum halklar bir kez daha ayağa kalkarak Siyonist rejime ve onun doğal müttefiki büyük şeytan Amerika’ya karşı verdikleri mücadelede kararlılıklarını yineliyorlar.
Sakarya halkı olarak bir Kudüs Günü’nü daha idrak etmenin hem hüznü hem de heyecanı içerisindeyiz.
Hüzünlüyüz, çünkü Kudüs ve Filistin toprakları her zamankinden daha zorlu bir imtihan veriyor.
İsrail ile normalleşme adı altında yürüyen, İslam ülkelerinin Siyonizm önünde diz çökmesini hedefleyen süreç terör devletinin küstahlığını arttırdı.
Sadece Ramazan ayında Filistin’de şu ana kadar 18 şehidimiz, yüzlerce yaralımız var.
6 çocuk annesi olan görme engelli Gade Sebatin’in Batı Şeria’da İsrail askerleri tarafından vurulma anına sosyal medyada hep birlikte şahitlik ettik ve kahrolduk.
Yahudilerin 15 Nisan “Hamursuz” Bayramı bahanesiyle Mescid-i Aksa’nın bahçesinde kurban kesme provakasyonuna engel olmak için Filistinli Müslümanların büyük bir kalabalıkla başlattığı Aksa nöbetine Siyonist askerlerin müdahalesi sonucu 450 kişi yaralandı, 200 kişi tutuklandı.
Siyonistlerin Mescid-i Aksa’da nöbet tutan, namaz kılan Filistinli Müslümanlara dönük baskıları, saldırıları hali hazırda da hız kesmeden devam ediyor.
Siyonist canavarın daha da azgınlaşmasındaki temel nedenin İsrail ile normalleşme adımları olduğuna inanıyoruz.
Siyonist İsrail ile normalleşme demek; İsrail’in zulmüne sessiz kalmak ya da zulmü basit kınamalarla geçiştirmek demektir. Siyonist İsrail ile normalleşme demek; Filistin halkı başta olmak üzere tüm Müslümanlara, tüm dünya mazlumlarına ihanet etmek demektir.
Buradan iktidara sesleniyoruz. Doğu Akdeniz’de yeni bir açılım ve Yahudi lobilerini tarafınıza çekerek Amerika ve Avrupa ile yumuşama sürecine girme şeklinde özetlenebilecek hedeflerinizin hiçbirine normalleşme ile ulaşamayacağınız gibi, Allah katında da bu günahın, bu vebalin hesabını asla veremezsiniz.
İsrail kamuoyunun, İsrail medyasının Türkiye’nin normalleşme aşkı ile dalga geçtiği gerçeğini görerek, söz konusu hedeflerin reel karşılıklarının olmadığı basiretini kuşanarak ve zalimlere meyletmenin sonucunda Filistin davasına vereceğiniz zararı hesap ederek bu büyük yanlıştan acilen geri dönülmelidir.
Kudüs Günü’nü ihya ettiğimiz bugün hüzünlü olduğumuz kadar heyecanlı ve umutluyuz.
Çünkü artık görüyoruz ki; Filistin’de denklem değişiyor. Geçen sene Ramazan ayında Gazze’ye yönelik saldırılar karşısında gösterilen direniş, uzun menzilli füzelerle demir kubbe efsanesinin defalarca delinerek Tel Aviv’in üst üste vurulması Siyonistlerin işgal ettikleri topraklarda bundan böyle güven içinde yaşayamayacaklarını ortaya koydu.
Çünkü artık görüyoruz ki; bütün baskılara rağmen, bütün şiddete rağmen, onca şehit ve yaralıya rağmen; Mescid-i Aksa’da onbinlerce kişi saf tutuyor, binlerce kişi nöbet tutuyor. Hiçbir yılgınlık alameti yok. Aksine direniş her geçen gün güç kazanıyor.
Çünkü artık görüyoruz ki; Amerika, İsrail ve batılı müttefiklerine karşı Ortadoğu’nun direnç kaynağı olan Hamas’a, İslami Cihad’a ve Hizbullah’a verilen destek günden güne büyüyor. Dünyanın tüm mazlum halkları Filistin direnişine gıpta ile bakıyor. Her milletten, her dinden, her dilden, her coğrafyadan vicdanlı insanlar Filistin’in boyun eğmeyen duruşuna, vazgeçmeyen direnişine saygı duyuyor.
Çünkü artık görüyoruz ki; Yüzyılın Anlaşması denilen ABD-İsrail-Suud menşeli paçavra direnişin kararlı iradesi sonucu yırtılıp tarihin çöplüğüne atıldı.
Filistin direnişinde moral üstünlüğünün Müslümanlara geçtiği bir dönemdeyiz. Bu üstünlüğü kalıcı bir çözüme doğru taşımalıyız.
Artık her Müslüman kınamalarla çözümün gelmeyeceğini çok iyi biliyor. Çözümün sadece ve sadece direnişle, silahlı mücadele ile sağlanacağının farkındadır.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Barış ve müzakere gibi yalanlarla geçirecek vaktimiz yok. İsrail’in anlayacağı tek dil güçtür, silahlı mücadeledir.
Önce teşhisi doğru koymamız gerekiyor. Filistin meselesinin karşı tarafında sadece Siyonist İsrail değil, aynı zamanda Amerika ve Avrupa’nın olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla İsrail’le hesaplaşmanın Amerika ve Avrupa ile de hesaplaşmak anlamına geldiğinin farkında olmalıyız.
Amerika, İsrail ve batılı müttefikleri ile hesaplaşmanın yol haritası, yani çözüm için atılacak adımlar ne olmalıdır sorusunu açık ve net olarak konuşmalıyız.
Çözümün önemli bir aşaması; normalleşme adı verilen İsrail’i meşrulaştırmak ve Türkiye’yi Atlantik eksenine geri getirmekten başka hiçbir işe yaramayacağı kesin olan Amerikan oyununu bozmaktır. Türkiye bu oyuna gelmemeli ve bağımsız bir çizgide yer almalıdır.
Çözümün diğer önemli aşaması; Türkiye ve İran’ın stratejik işbirliği ile Amerika’nın Irak ve Suriye’den tamamen çıkarılmasıdır.
Bağımsız Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den oluşacak yeni bir ittifakın Siyonist İsrail’in kabusu olacağı açıktır.
Çözümün bir diğer aşaması da Filistin örgütlerine acilen silah ve para yardımı yapılmasıdır.
Türkiye, İran, Pakistan gibi ülkeler geliştirdikleri en ileri silah düzenlerini Filistinli mücahitlere ulaştırmalıdır. Gelişmiş silahlara sahip Filistin direnişinin gücünün varacağı noktayı tahmin etmek zor değildir.
Şimdi Filistin için söylem değil eylem zamanıdır.
Şimdi yeniden ümmet ve direniş bilincini kuşanma zamanıdır.
Şimdi Filistin davası için üzerimize düşen görevleri hatırlama ve uygulama zamanıdır.
Amerika ve İsrail menşeli tüm ürünleri, kurum ve kuruluşları boykot edelim!
Ülkemizde İsrail ile normalleşmenin propagandasını yapan yazar/siyasetçi/akademisyen/sermayedar tüm gafilleri halkın vicdanında mahkum edecek şekilde deşifre edelim!
İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesi ve Filistin’e para ve silah yardımı yapılması için hükümete karşı sesimizi yükseltelim!
Tüm maddi ve manevi imkanlarımızı Filistinli kardeşlerimize yardım için seferber edelim!
Mezhebi ve etnik ayrışmaya karşı sesimizi yükseltelim, duruşumuzu güçlendirelim. Ümmet bilinciyle hareket edip, mezhepçi ve kavmiyetçi eğilimleri lanetleyelim!
Gün; emperyalizme ve siyonizme karşı tüm farklılıklarımızla beraber kardeş olma ve mazlumların yanında saf tutma vaktidir.
Gün; ABD üslerinin, İsrail elçiliklerinin kapısına kilit vurma günüdür.
Gün; Mavi Marmara’nın onurunu savunmak için harekete geçme günüdür.
Gün; Sünni, Şii, Selefi tüm ümmetin Amerika ve İsrail’e karşı birleşme günüdür.
Gün; Türk, Kürt, Arap, Acem tüm Müslüman halkların ümmet ekseninde bir araya gelme günüdür.
Gün; Filistin direnişinin yanında saf tutma günüdür.
Gün; İslam Birliği’ne giden yolun önündeki bariyerleri kırıp vahdeti sağlama günüdür.
Şehitlerimiz bu davanın sönmeyen meşaleleridir. Şeyh Ahmed Yasin’e, Fethi Şikaki’ye, Abbas Musavi’ye, İmad Muğniye’ye, Rantisi’ye, Furkan Doğan’a ve adını tek tek zikredemediğimiz tüm şehitlerimize selam olsun.
Bizler; şehitlerimizin çizdikleri rotayı sebatla takip edeceğimize, bedeli ne olursa olsun onların izinden ayrılmayacağımıza ve onlardan devraldığımız sancağı kanımızın son damlasına dalgalandıracağımıza and içiyoruz.
Rabbimiz! Ayaklarımızı sabit kıl! Zillete düşmekten, yeryüzündeki bozgunculardan aman dilemekten bizi muhafaza eyle! İzzeti kuşanıp sırat-ı müstakim üzere olmayı bize nasip eyle! Mübarek kıldığın Aksa’da namazlarımızı eda etmeyi, özgür bir Filistin’de, Kudüs’ün aydınlık şafağında buluşmayı bizlere nasip eyle!
Yaşasın Özgür Kudüs!
Yaşasın Filistin Direnişi!
Yaşasın Mazlumların Dayanışması!
İkra İlim ve Kültür Merkezi
(İslamianaliz)