Susurluk-Jitem davası: Kayıp Uzi ve Baretta'ların belgesi 29 yıl sonra ortaya çıktı
Sayım kaydı yapılmadan Özel Harekât’a gönderilen silahlar Susurluk’tan çıktı!
Susurluk-JİTEM davası olarak bilinen, 1993-96 yıllarında arasında 19 kişinin öldürülmesine ilişkin, aralarında eski bakan Mehmet Ağar’ın da bulunduğu 18 sanıklı davada, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden cinayetlerde kullanıldığı iddia edilen Uzi ve Baretta marka silahlarla ilgili beklenen yazılar dosyaya girdi. Emniyetten gönderilen belgeler, Ertaç Tinar’ın koordine ettiği Hospro firması tarafından hibe görüntüsü altında gönderilen 280 Uzi marka tam otomatik silah ve özel ekipmanların, davanın sanıklarından, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’in talimatıyla, sayım yapılmadan Özel Harekat Şube Müdürlüğü’nün Antalya ve Ankara Gölbaşı’ndaki tesislerine gönderildiğini ortaya koydu. Yasa ve yönetmeliklere rağmen silahlar sayım yapılmadan özel harekatçılar tarafından kullanıldı. Sonradan yapılan sayımda 10 Baretta’nın eksik olduğu görüldü. Bu Baretta marka silahlardan biri, Abdullah Çatlı’nın öldüğü Susurluk kazasında Mercedes’ten çıktı. 10 Uzi silahın da kayıp olduğundan kuşkulanıldı ancak sayım yapılamadığı ve hibe belgelerinde sayı bulunmadığı için doğruluğu anlaşılamadı. Ancak Uziler’in, sayım yapılmadan kullanıldığı emniyetin yazılarıyla netleşti. Silahların sayım yapılmadan kullanıldığı dönemde, bir bölümü Uzi marka silahlarla Behçet Cantürk, Recep Kuzucu, Yusuf Ziya Ekinci, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay, Fevzi Aslan, Salih Aslan ve Namık Erdoğan cinayetleri işlendi.
Zamanaşımına girme riski bulunan Susurluk-Jitem davasının görülmesine yarın Ankara’da devam edilecek.
Emniyet Genel Müdürlüğü, daha önce, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine gönderdiği yazıda, cinayetlerde kullanıldığı iddia edilen Uzi ve Baretta marka silahlarla ilgili bilgi vermişti. Dosyaya giren geçmiş tarihli raporlarda, silahların Türkiye’ye ilk kez 22 Aralık 1993’te girdiğinin belirtilmesine karşılık Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısında silahların eski özel harekâtçı Korkut Eken’e 24 Haziran 1994 'te teslim edildiği belirtilmişti.
1994 denildi, 1993 çıktı
O dönemki yazılarda, Eken'in silahları geri teslim etmediği bilgisi de yer aldı. Silahların nerede olduğunun belirsiz gösterilmek istenildiği söz konusu altı aylık dönemde cinayetlerin işlendiği de saptandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen yazıda, 22 Eylül 1994’te 150 adet, 15 Kasım 1994’te 280 adet Uzi marka silahın teslim alındığı belirtildi.
Ancak mahkemenin, belirsizlikler nedeniyle yeniden bilgi istediği Emniyet Genel Müdürlüğü, hibe edilen silahların 1993 sonundan itibaren gönderilmeye başlandığını bildirdi.
Sayım yapılmadan istedi, kullanmaya başladı
Emniyet’ten gönderilen yeni yazılara göre, Susurluk hükümlüsü olan ve halen Susurluk-JİTEM dosyasındaki cinayetlerden de yargılanan dönemin Özel Harekat Başkan Vekili İbrahim Şahin, Türkiye’ye farklı tarihlerde, toplam 25 seferde fıçı ve kasalarda sokulan silahların sayılmasına izin vermedi. Resmi yazıyla, silahların hemen özel harekata gönderilmesini istedi. Bir bölüm silahlar özel harekatın Ankara Gölbaşı, bir bölümü ise Antalya’daki tesislerine gönderildi. 2000 tarihli bilirkişi raporuna göre, Şahin ve adamları, silahları, sayım yapılmamış olmasına rağmen kullanmaya başladı. Ancak silahların seri numaraları ile ilgili bilgi bulunmadığından, hangi silahın nerede kullanıldığı 29 yıldır netleştirilmedi.
Mercedes’ten çıktı
Uziler’in, sayım yapılmadan kullanıldığı emniyetin yazılarıyla netleşti. Bununla birlikte, emniyet yazıları ve eski dosyalar, 10 Baretta marka silahın da kayıp olduğunu ortaya koydu. Bu silahlardan biri, Çatlı’nın öldüğü Susurluk kazasında, eski milletvekili Sedat Bucak’ın Mercedes’inden çıktı. Diğer 9 silahın akıbeti bulunamadı.
Harita netleşti
Gönderilen yazılar ve 29 yıl önce işlenmeye başlanan suçlarla ilgili dosyalar, kalıp silahlarla ilgili haritayı da netleştirdi. Yazılar ve ifadeler, Hospro firması adına Ertaç Tinar’ın silahlarla ilgili pazarlık yaptığını, ödemelerin Mehmet Ağar tarafından örtülü ödenekten yapıldığını, bu durumu gizlemek için Tinar’dan, “silahları hibe etmek istiyorum” yazısının alındığını ve ardından hibe görünümü altında silah transferinin yapıldığını gösteriyor. Silahların Susurluk çetesinin eline Şahin’in, sayım yapılmadan kendilerine gönderilmesini istemesiyle geçtiği anlaşılıyor.
Yurt dışı yasakları kalktı
Daha önce beraatle biten ancak istinaf mahkemesinin bozma kararı sonrasında yeniden görülmeye başlanan davada, cinayet suçlamasına ve ağırlaştırılmış müebbet istemine rağmen sanıklara yönelik cezasızlık hali de sürüyor. Tutuklu yargılanmasına gerek görülmeyen sanıkların bir bölümünün yurtdışına çıkış yasakları kaldırılmıştı. Duruşma öncesi eski Özel Harekatçı Ercan Ersoy’un yurtdışına çıkış yasağı da altı yıldır yasağın sürdüğü gerekçesiyle kaldırıldı.(T24)