Oğuzhan Asiltürk’ten son nasihat: “Kim Allah’a güvenirse Allah ona yeter”
Selime Sümeyye Abatay, Milli Gazete’deki köşesinde Oğuzhan Asiltürk’ün vefatının 2. yılında güzel bir şahitlik yazısı kaleme aldı.
“Oğuzhan Asiltürk’ten Son Nasihat: “Kim Allah’a Güvenirse Allah Ona Yeter” başlıklı yazı şöyle:
Takvimler 1969 yılını gösterdiğinde hem ülkemiz için hem İslam âlemi için yeni bir başlangıç olacak, baharı müjdeleyen o ilk çiçek açacaktı. İslam topraklarında inandığı gibi yaşamanın gayretini veren inanmış kadrolar Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın liderliğinde bağımsızlar hareketi olarak başlayacak ve Milli Görüş hareketi olarak devam edecekti.
Bugün Müslümanların çok kolay olarak elde ettiğini sandığı pek çok kazanım, Milli Görüş kadrolarının mücadeleleri sonucunda elde edilecekti. Öyle ki Milli Görüş’ün öncü kadroları bu uğurda pek çok zorlukla, darbelerle, ithamlarla karşı karşıya kalacaktı… Fakat hiçbir zorluk onları inandıkları bu yoldan çeviremeyecekti. Çünkü onlar hakkın her zaman galip geleceğini biliyorlardı.
Milli Görüş’ün öncü isimlerinden Oğuzhan Asiltürk de kınayanların kınamasına aldırmadan ömrünün sonuna dek hakkı üstün tutmak için mücadelesine devam etmiş kıymetli bir ağabeyimiz. Hayatı boyunca tüm mücadelesi Allah’ın rızasını kazanmak içindi. O’nu eşinden, çocuklarından, akrabalarından, mesai arkadaşlarından, kimden dinlerseniz dinleyin hep aynı şeyi diyeceklerdir size: “O ömrünü Allah’ın rızasını arayarak geçirdi.”
25 Mayıs 1935 yılında Malatya’nın Hekimhan ilçesinde başladığı dünya sürgününden, son nefesini verdiği 1 Ekim 2021’e kadar yaptığı her işte amacı Allah’ın rızasını kazanmaktı. Bu onun için söylenmiş kuru bir söz değil, bir hayat nizamı olmuştu. Öyle ki İslam’ı daha iyi öğrenmek adına liseden sonra üniversite eğitimini erteleyerek medrese eğitimi almıştır.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde okuduğu yıllarsa hayatının dönüm noktası olmuştur. O yıllarda asistan olan Necmettin Erbakan’la okulun mescidinde tanışma imkânı olacak ve ondan sonra son nefeslerine kadar yürüyecekleri dava dostlukları başlayacaktır.
Teknik üniversiteden mezun olunca Ankara’ya gelerek kardeşi Atilla Asiltürk ile “Asiltürk Proje” isimli bir şirket kuracak fakat bu şirketin ömrü uzun olmayacaktır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan bağımsızlar hareketini başlatma kararı almış, Oğuzhan Asiltürk’e haber göndermiş, O da, “Üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırım” diyerek bağımsızlar hareketine katılmıştır. Siyasi hayata atıldıktan sonra bir daha mühendisliğe dönmeyen Oğuzhan Asiltürk tüm hayatını İslam nizamını kurmaya adamıştır.
İslam birliğinin kurulması için başlattıkları çalışmaları önce kendi hayatında ve evinde uygulama noktasında büyük bir mücadele içinde olmuştur. “Önce biz birlik olacağız, cemaat şuurunu kazacağız ki yaptığımız bu çalışmalar hedefe varsın” düsturunu benimsemiştir. Onu tanıyan herkes namazlarını cemaatle kılma noktasında ne kadar hassas olduğunu ifade eder. Özellikle evde bulunduğu zamanlarda namazlarını hep cemaatle kılar, namaz sonrası ev halkına dönerek ilim sohbetleri yapardı.
Ne siyasi hayatında ne teşkilat hayatında ne de ev hayatında “koşullar bunu gerektiriyor” şeklinde bir tavizde bulunmamış; yaptığı her işte, attığı her adımda, aldığı her kararda “Allah bundan razı mı?” sorusunu sormuş ve sonucu ne olursa olsun Allah’ın razı olacağı işlerin peşinden gitmiştir. İçişleri Bakanlığı döneminde ilk icraatının bakanlığın girişine temiz ve nezih bir mescit açtırması bu özelliğinin en güzel örneklerindendir. Hak bildiğini söyleme ve uygulama konusunda hiçbir zaman kınayıcıların kınamasına aldırmaması hepimize örnek teşkil etmektedir.
17 günlük hastane sürecinde dahi tebliğ etmekten, hakkı anlatmaktan vazgeçmemişti. Hasta yatağında parmağını havaya kaldırarak verdiği şu sözleri sadece evlatlarına değil, Milli Görüş kadrolarına ve tüm sevenlerine yapılmış bir nasihatti: “Kim Allah'a güvenirse Allah ona yeter.”
Allah’ın rızasını gözeten, Allah’ın rızasını talep eden, her işini Allah’ın rızasına göre yapan bir şahsiyetti.
Hicretinin ikinci yıl dönümünde rahmet ve özlemle anıyoruz... (Milli Gazete)