Mazlum-Der Yönetim Kurulu, Adana'daki toplantının ardından sonuç bildirisi yayınladı
Mazlum-Der Genel Merkez Yönetim Kurulu, Cumartesi günü Adana’da toplanarak istişareler gerçekleştirdi.
Mazlum-Der Genel Merkez Yönetim Kurulu, Cumartesi günü Adana’da toplanarak istişareler gerçekleştirdi. Toplantıda Gazze’deki İsrail soykırımı ve Sudan’daki iç savaşın yanı sıra, ülkemizdeki mültecilerin yaşadığı sorunlar masaya yatırıldı.
Toplantının ardından sonuç bildirisi yayınlandı:
GAZZE SOYKIRIMI BÜTÜN HIZIYLA DEVAM EDİYOR
İşgalci İsrail apartheid rejimi tarafından gerçekleştirilen soykırım durdurulamıyor.
7 Ekim'den bu yana 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 454 Filistinli öldürüldü, 77 bin 575 kişi yaralandı.
İşgalci İsrail sadece son 7 aylık soykırım sürecinde değil, kurulduğu 1948 tarihinden beri Filistin’de baskı, işgal, işkence, tecrit, ölüm ve soykırımla anılmaktadır. BM kararları ve uluslararası hukuk kurallarına göre İsrail halihazırda elinde tuttuğu toprakların yüzde doksanında işgalcidir. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından soykırım suçunun varlığına dair kuvvetli emarelerin bulunduğu kabul edilerek birtakım tedbir kararları verilmiştir. Almanya soykırımcı İsrail rejimine silah yardımı sağlayarak soykırıma destek olduğu için UAD’ye şikâyet edilmiş ve bu mahkemede Almanya aleyhine de bir süreç yürütülmektedir. Buna rağmen ne tedbir kararları uygulanabilmiş ne de soykırım suçunun destekçisi olan ülkeler bu destekten vazgeçmiştir.
Soykırıma karşı oluşturulan uluslararası ve yerel hukuk metinleri ile insan hakları mekanizmalarının da hiçbir işe yaramadığı bir zeminde Avrupa ve ABD üniversitelerinde vicdan harekete geçmiştir. Kampüsler soykırım karşıtı eylemlerle hareketlenirken üniversite yönetimleri varlık sebeplerini ve dayandıklarını iddia ettikleri başta ifade özgürlüğü olmak üzere bütün temel hakları, söz konusu İsrail olunca rafa kaldırmış, güvenlik görevlilerini kampüslere çağırarak akademisyenleri ve öğrencileri işkence ve kötü muamele görüntüleri altında gözaltına aldırmıştır.
Gelinen aşamada söylenmemiş söz, yapılmamış itiraz kalmamış olsa da aşağıdaki taleplerimizi yineleyip, başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bölge ülkelerine daha somut ve net adımlar atma çağrısı yapıyoruz.
MAZLUMDER olarak:
- Filistin halkının gasp edilen meşru hak taleplerinin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.
- Avrupa ve ABD üniversitelerinde gerçekleştirilen soykırımcı İsrail karşıtı gösterilere yapılan kolluk müdahalelerini kınıyoruz.
- Türkiye’de yapılan Filistin yanlısı bazı gösterilere yapılan kolluk müdahalelerini kınıyoruz.
- Türkiye Cumhuriyeti’ni, bölge ülkelerini, İslam İş birliği Teşkilatını ve BM’yi soruna kayıtsız kalmayıp, öncelikle ateşkesi sağlayıp sonrasında kalıcı çözümler için adım atmaya davet ediyoruz.
- İsrail’in meşru bir devlet olmadığı konusunda bir kararlılık gerektiğini ve bu çerçevede soykırımcı rejimle bütün diplomatik ve ticari ilişkilerin kesilmesi gerektiğini tekrar vurguluyoruz.
- Düşme kararı henüz kesinleşmemiş olan tarihi önemdeki Mavi Marmara Davası kararının Yargıtay tarafından bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesini ve yargılamaya kaldığı yerden devam edilmesini arzu ediyoruz.
- Çifte vatandaş olarak soykırım suçuna karışan ya da suçun işlenmesine yardım eden Türk vatandaşlarının tespit edilerek cezalandırılması için yaptığımız suç duyurularının gereğinin yapılmasını bekliyoruz.
- Türkiye genelinde birçok ilde çok sayıda kişi ve kurumun da desteğiyle işgalci rejim ve unsurları hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Soruşturma izni verilebilmesi için Adalet Bakanlığına gönderilen dilekçelerin gereğinin yapılmasını ve acilen soruşturma izni verilmesini bekliyoruz. Böylece BM nezdinde yargılanan işgalci rejimin yetkilileri evrensel yargı yetkisi kapsamında Türkiye’de de yargılanacak ve bu bölge ülkelerine de yayılırsa burunlarını bile dışarıya çıkaramayacak hale geleceklerdir.
- Sivilleri katlederek insanlık suçu işleyen işgalci İsrail rejimiyle iş birliği yapan, bu rejime destek veren devlet, şirket ya da sivil yapılanmaları bu suçlara daha fazla ortak olmamaları ve İsrail’i durdurmaları konusunda daha önce uyarmıştık. Gelinen aşamada İsrail’e yönelik sevkiyat durdurulmalı, Türkiye limanları ve gümrükleri işgalci rejime kapatılmalıdır. İşgalin ve dolayısıyla suçların devamına katkı sağlayacak nitelikte ürünleri İsrail’e ihraç eden gerçek kişi tacirlerle, tüzel kişi şirket yöneticilerinin tespit edilerek, işlenen bütün suçlardan yardım eden sıfatı ile çeşitli şekillerde sorumlu tutulmaları talebiyle yaptığımız suç duyuruları için savcılıklarca Adalet Bakanlığından istenen iznin verilmesini ve yargılamaların başlamasını bekliyoruz. İzin gerektirmeyen suçlamalar yönünden soruşturmaların hızlandırılmasını istiyoruz. (İslamianaliz)