Erdoğan'dan sinyal: 'Zalim Esed' yine 'Kardeş Esad' mı oluyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la geçmişte olduğu gibi 'ailece' görüşmeleri için bir engel olmadığını söyledi. Erdoğan'ın açıklaması, 'Zalim Esed' yine 'Kardeş Esad' mı oluyor? diye yorumlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan'ın, Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı namazın ardından yaptığı açıklamada Suriye ile ilgili şöyle konuştu:
"Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurulmaması için bir sebep yok.
Suriye halkı bizim kardeş halklar olarak beraber yaşadığımız bir topluluktur.
Ve nasıl ki biz Suriye ile ilişkilerimizi canlı tuttuysak geçmişte, ailece görüşmelere varıncaya kadar Sayın Esed'le biz bu görüşmeleri yaptık. Yarın olmaz diye bir şey kesinlikle mümkün değil, yine olur. Suriye'nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz asla yok"
NE OLMUŞTU?
Geçtiğimiz günlerde Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiev ile bir araya gelen Suriye Devlet Başkanı Esad, 'Suriye devletinin tüm toprakları üzerindeki egemenliğine saygı ve her türlü terör ve terör örgütleriyle mücadele temelinde olduğu sürece tüm girişimlere açığız' demişti.
Görüşmede Esad, Suriye devletinin tüm toprakları üzerindeki egemenliğine saygı ve her türlü terör ve terör örgütleriyle mücadele temelinde olduğu sürece Suriye-Türkiye ilişkileriyle ilgili tüm girişimlere açık olduğunu teyit etmişti.
SURİYE'NİN 13 YILDA ÖDEDİĞİ BEDELLER
Kolektif Batı’nın Suriye üzerine üşüşmesinin en önemli sebebi, İran ile Hizbullah arasındaki bağlantıyı koparmak içindi. Türkiye’nin de büyük bir dış politika yanlışıyla destek verdiği Suriye savaşına Hizbullah’ın 2013’ten itibaren kendi savaşçılarını göndererek doğrudan katılması ve Suriye’nin işgal edilmesini önlemeye çalışması Direniş Hattı'na karşı kurulan bu tuzağı boşa çıkarmak içindi.
ABD ve İsrail’in yapacağı bir hava harekâtına Hizbullah İsrail’e saldırarak karşılık verebilecek noktaya gelmesi ve Filistin Direnişi'nin silahlandırılması, Kolektif Batı’nın Suriye üzerine üşüşmesinin en önemli sebeplerindendi..
<‘Hafıza-i beşer nisyan ile malül’ olduğu için gelin birlikte hatırlayalım. Yani 13 yılda yani Haziran 2011’den Haziran 2024’e kadar nelerin yaşandığına bakalım.
-2010’da Suriye nüfusu 21 milyon civarındaydı .2018’de ülkeden kaçanlar ve savaşta ölenlerle birlikte bu sayı yüksek doğun oranına rağmen 17 milyona kadar gerilemişti. Şimdi ise tekrar 20 milyon olarak hesaplanıyor çünkü en az 6 milyon Suriyeli ülkeden kaçmış durumda.
-2010’da Suriye dış borcu olmayan ender ülkelerden biriydi. O zaman bir dolar 45 Suriye lirası iken şimdi bir dolar 14.700 lira. Suriye lirası 13 yılda yaklaşık %3000 değer kaybetti. Savaşın ülkeye maliyeti yaklaşık 900 milyar.
-2010’da tarımda ve enerjide kendine yetiyordu. Şimdi ise ambargo, yaptırım ve Fırat’ın doğusundaki Amerikan işgalinden dolayı ülke ve halk perişan. Yakıt yok, elektrik ve sular sürekli kesiliyor
-2010 ülkeye yılda 6 milyon turist geliyordu. 211-2019 arasında teröristler ülkenin 518 turistik mekanını talan etti. UNESCO’ya göre çeteler ülkeden 12 milyar dolarlık tarihi eser çaldı.
-2010 yılında İnterpol’a göre suç oranları ve güvenlik istatistikleri bakımından Suriye en iyi durumda olan ülkelerin başında geliyordu. Okuma yazma oranı ise %97 civarındaydı. Savaştan dolayı 2011-2018 döneminde okula gitmeyen ya da gidemeyenlerin oranı %20 civarındaydı. İlk okuldan üniversiteye kadar eğitimin bedava olduğu ülkede sağlık da bedava idi. Devlet; temel tüketim maddelerinin tümünü destekliyor, ülkede aç olan hiç kimse yoktu ve hiç kimse mülteci olarak hiç bir yere gitmiyordu.
-2011’den bu yana doktor, mühendis, teknik eleman ve kalifiye eleman sayısında %76 kadar azalma var.
-2011’den bugüne kadar 430 bin kadın dul kaldı ve 780 bin çocuk yetim oldu.
-2010’da ülkede tek bir suç örgütü yoktu. ya da siyasal söylemli bir suç örgütü yoktu.
-2010’da Hiç bir gazeteci yazdıklarından dolayı tutuklu değildi.
-2011 sonrasında yüzlerce silahlı grup kuruldu. ÖSO IŞİD, NUSRA ve PYD/YPG bu örgütlerin başını çekiyordu.
-IŞİD yok oldu ama aynı kafada olan ve militanlarının en az yarısının ( 20 bin civarında) Suriyeli olmadığı NUSRA İdlib ve çevresini işgal altında tutuyor. Benzer şekilde ÖSO yok ama onun yerine 2019’da Ankara’da kurulan ‘Suriye Milli Ordusu’ var ve bu orduya bağlı İslamcı gruplar ülkenin %10 kadarını işgal etmiş durumda. ABD ve batı destekli PKK’nın Suriye koku PYD/YPG ise ülkenin %20 kadarını işgal ediyor ve burası ülkenin petrol, doğal gaz ve tarım bölgesi.
-Savaş koşulları, kötü beslenme, kullanılan silahların etkisi, temizlik, hastane ve ilaç yetersizliğinden dolayı ülkede kanser başta olmak üzere tüm hastalıklar hızla yayılıyor.
Peki bunlar neden oldu?
Oldu çünkü ABD ve emperyalist ülkeler bizim coğrafyamıza demokrasi ve özgürlük getireceğini, ‘Ilımlı İslamcıları’ iktidara taşıyacağını söylemişti ve bu coğrafyanın aptalları ya da ‘Proje’ aparatları buna inanmıştı.
Ve 13 yıl geçti ama coğrafyamıza özgürlük ve demokrasi gelmedi ve Türkiye dahil bölgenin tüm ülkeleri farklı oranlarda perişan oldu.
Oldu çünkü 20 yıl önce yani Haziran 2004’de uygulamaya konulan Proje’nin amacı buydu.
Hani şu BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi dedikleri hikaye.
Yani bizim Eş-Başkan olmakla övündüğümüz ve her yerde ve her düzeyde aparatı hazır bekleyen ya da bekletilen Proje.
Zaman zaman oyuncu kadrosu, kostüm ve müzikte değişiklikler yapılabilir ama özünde senaryo hep aynı!> (H.Mahalli)
(Hürseda Haber)