Hizbullah'ın liderlerine suikast düzenlenmesi onu daha da güçlendirecektir
Foreign Affairs, Hizbullah liderlerine düzenlenen suikastları ele alarak, söz konusu suikastların Hizbullah’ı daha güçlendirdiğini, örnek olarak da Abbas Musevi’yi gösterdi.
ABD Dış İlişkiler Konseyi'nin yayınladığı Foreign Affairs dergisi, Hizbullah liderlerinin Siyonist rejim tarafından şehit edilmesinin bu hareket üzerindeki etkisini yazdı ve şu ifadelerde bulundu: ‘Hizbullah, köklü bir harekettir ve liderlerine suikast düzenlenmesi bu hareketi daha da güçlü hale getirecektir.’
Bugünlerde şahit olduğumuz şey, Şeyh Naim Kasım liderliğindeki Lübnan İslami direnişinin saldırılarını tırmandırmaya devam etmesidir. Hizbullah'ın kara ve gerilla savaşındaki yetenekleri ortadadır ve bu direniş hareketi bugünlerde Siyonist rejimle mücadele konusundaki yeteneklerini de göstermeyi başarmıştır. Bugün düzensiz savaşlara hazır militan bir grubun artık sağlam bir yapıya sahip organize bir örgüte dönüşmüş olduğuna ve komutanlarının ve liderlerinin şehit olmasının bu hareketin çarkının dönmesine engel olmadığına şahit oluyoruz.
Şimdilerde ABD dış politikası alanında faaliyet gösteren ve Amerika’nın Dış İlişkiler Konseyi'nin yayınladığı Foreign Affairs dergisi de bir raporuyla bu noktayı doğruladı.
Foreign Affairs, Hizbullah liderlerine düzenlenen suikastın bu örgütün gücü üzerindeki etkisi hakkında şunları yazdı: ‘Bu politikayı benimsemek uzun vadede Hizbullah'ın etkisini artıracaktır. Çünkü Lübnan tarihi incelendiğinde, bu ülkenin İsrail tarafından işgal edilmesinin Tel Aviv karşıtı grupları güçlendirdiği ve bunların başında da Hizbullah'ın geldiği görülüyor.
Hizbullah'ın tarihini incelendiğimizde bu hareketin liderlerinin İsrail rejimi tarafından suikaste uğramasıyla, tıpkı Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Abbas el Musevi'nin suikasta uğramasının ardından ilk kez İsrail mevzilerinin hedef alındığına şahit olduğumuz gibi, Hizbullah'ın gücünün ve saldırılarının yoğunluğunun arttığını görüyoruz.’
Köklü ve 40 yıllık bir hareket
Foreign Affairs’de yer alan yazının devamında şu ifadeler yer aldı: ‘Terör politikası çok nadir durumlarda başarılı oluyor ve silahlı grupları zayıflatabiliyor, diğer yandan bu terör saldırılarının failleri olan İsrail ve ABD, uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor.
Netanyahu ve İsrail liderlerinin mantığına göre Hizbullah liderlerine suikast politikası bu hareketin sonsuza kadar yok olmasına sebep olabilir ama gerçek şu ki Hizbullah 40 yıllık, geniş toplumsal tabana sahip, geniş bir kitleye sahip bir örgüt ve aynı zamanda Lübnan'da parlamentoda ve hükümette temsilcileri bulunan, yeni koşullara uyum sağlayabilen siyasi bir parti. Bu suikastlar Hizbullah'ta geçici bir boşluk yaratabilir ama bu hareketin kuvvetleri en kısa zamanda saflarını yeniden düzenleyecektir. Terör politikası sadece çatışmaların uzamasına neden olacaktır ve nihai çözümü değildir.’
Hizbullah'ın ağır saldırıları devam ediyor
Hizbullah’ın son saldırıları incelendiğinde, bu saldırılar aslında Foreign Affairs’de yer alan yazıya onay mührü vurmaktadır. İslami Direniş Cuma gecesi yaptığı açıklamada, son 24 saat içinde işgal altındaki topraklara 30'dan fazla saldırı düzenleyerek Siyonist rejimin Lübnan ve Filistin sınırında ilerlemesini engellediğini bildirdi. Ayrıca yine Cuma gecesi medya, Tel Aviv'de patlama sesleri duyulduğunu bildirdi. Siyonist medya Lübnan'dan Tel Aviv'e füze atıldığını ancak sirenlerin çalmadığını bildirdi. Öte yandan kaynaklar, Lübnan Hizbullah Hareketi ile Siyonist rejim ordusu arasında, bu rejimin el-Zuheyra, Tayr Harfa ve el-Cebin bölgelerinden Lübnan topraklarına sızma girişimi sonrasında yoğun çatışmaların yaşandığını bildirdi.
Hizbullah cumartesi günü sabah saatlerinde, Ramim Kışlası'ndaki 769'uncu Piyade Tugayı'nın karargâhını iki kez roketle hedef aldı. Hizbullah aynı zamanda işgalci rejim ordu güçlerinin Hanin kasabasının güney eteklerindeki toplanma merkezlerini saldırı İHA’si ile hedef aldı ve Maron el-Ras şehrini, düşman İsrail kuvvetlerinin el Kuba tepelerindeki toplanma merkezlerini, Golani tugay komutanlığının idari merkezi olan Şarga üssünü ve Yara Kışlası'nda yeni kurulan Batı Tugaylığı karargahında Siyonist güçlerin toplanma merkezini, işgal altındaki Hayfa şehrinin güneyinde Siyonist rejimin Atlit üssünde bulunan Şiyatat 13 özel deniz görevleri biriminin karargahını, kuzey kıyısındaki deniz gözlem ve kontrol üssü olan Hayfa'nın kuzeybatısındaki Sitila Maris deniz üssünü ve işgalci rejim ordusunun Dovio kışlasını ve Siyonist yerleşim birimi Katserin’i ve işgalci güçlerin Merkaba kasabasındaki toplanma merkezini bir dizi roket saldırısıyla vurdu.
Kuzeyde durum çok zor
Bu saldırılar göz önüne alındığında yerel Siyonist yetkililerin, Lübnan Hizbullah Hareketi’nin saldırıları sonucunda işgal altındaki toprakların kuzeyindeki kasaba ve şehirlerdeki durumu “çok zor” olarak nitelendirmesi şaşırtıcı değildir.
İşgal altındaki toprakların kuzeyinde bulunan Margliot kasabasının konsey başkanı Eytan Davidi şu itiraflarda bulundu: ‘Kuzeyde yaşayanlar bir yılı aşkın süredir ilk kez evlerinden kaçtılar ve bir daha da geri dönmediler. Kuzeyde yaşayanların çoğu asla evlerine dönmeyecekler.’
Apartheid rejiminin suç ve cinayetleri
Siyonist rejimin Lübnan'ın çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda şehit olanların sayısı 3 bin 442 kişiye yükseldi. Ayrıca Siyonist rejim savaş uçakları güney Lübnan ve el-Bakaa'ya da saldırılar düzenledi. Siyonist rejim ordusu, dün üçüncü kez Beyrut'un güney banliyölerindeki Harre Harik'i hedef aldı. Bu arada Lübnan medyası ve uzmanlar, misket bombalarının kullanımını yasaklayan onaylanmış uluslararası anlaşmalara rağmen, İsrail rejiminin bu tür yasaklı bombaları bir kez daha Güney Lübnan'da kullandığını, bunun da çatışmaların sona ermesinden sonra sorunlara yol açacağını açıkladı. Siyonistlerin 2000 kiloluk bombayla bombardıman yaptığı söyleniyor. Ayrıca Lübnan'daki BM barış gücü karargâhındaki İtalyan kuvvetlerinin üssüne patlamamış bir top mermisi isabet etmesi üzerine İtalya, Siyonist rejime karşı itirazını dile getirerek soruşturma yapılmasını talep etti.
Ateşkes gerçek mi yoksa bir serap mı?
Bu şartlar altında ve apartheid rejiminin devam eden vahşetiyle birlikte, Lübnan'daki ateşkes müzakereleri hakkında bilgi sahibi olan kaynakların ateşkes için yakın bir ihtimal görmemesi doğaldır. Bu kaynaklar, Fransızların bu yıl sonuna kadar Lübnan'da ateşkes sağlanmayacağını duyurduğunu açıkladı. Lübnan Meclis Başkanı yaptığı açıklamada bu ülkede ateşkes müzakerelerine hâkim olan atmosferi olumlu olarak değerlendirdi ancak ABD'den Lübnan ile Siyonist rejim arasında ateşkes sağlanması yönünde aldığı teklifin ülkesi açısından kabul edilebilir olmadığını açıkladı.
İbrani medyası, Hizbullah'ın Lübnan hava sahasında Siyonist Hava Kuvvetlerinin faaliyet özgürlüğü konusunda taviz vermek istemediğini vurguladı. Ayrıca İbranice yayın yapan Maariv gazetesinin askeri analisti Avi Aşkenazi de Siyonist rejimin Lübnan'daki ordu için net bir hedef belirlemediğini ve savaşın yönünü kaybettiğini söyledi.
Irak direnişinin saldırıları
Irak İslami Direnişi, dün, İsrail'in güneyindeki hayati bir hedefe yönelik beşinci kez insansız hava aracı saldırısı düzenlediklerini duyurdu. Irak İslami Direnişi beşinci açıklamasında şu ifadelerde bulundu: ‘İşgalcilere karşı direniş ve Filistin ve Lübnan halkına yardım etme yönündeki tutumumuzun devamı doğrultusunda ve gaspçı rejimin yaşlı sivillere, çocuklara ve kadınlara karşı işlediği suçlara yanıt olarak Irak İslami Direnişi mücahidleri Cumartesi günü işgal altındaki kuzey ve güneydeki askeri bir hedefe saldırı düzenledi.’
Irak direnişi daha önce yaptığı açıklamada da Eilat Limanındaki hayati bir hedefi ikinci kez İHA ile hedef aldığını duyurmuştu.(Ajanslar)