Toplumun Başörtü ve Kürtçe Eğitime Dair Görüşleri
TESEV ve KONDA’nın hazırladığı 'Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler' başlıklı saha araştırmasında anadilde eğitimden laikliğe, Uludere'den başörtüsüne birçok başlık topluma soruldu.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ve KONDA Araştırma’nın birlikte hazırladığı “Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler” başlıklı rapor bugün (21 Kasım 2012) yayımlandı. Araştırmaya göre, toplumun yüzde 85’i “Türkiye’nin resmi dili yalnızca Türkçe olmalıdır” derken, temel eğitim dili konusunda yalnızca yüzde 27’lik bir kesim “Türkçenin yanı sıra herkes ana babasından öğrendiği ve konuştuğu dilde eğitim alabilir” cevabını veriyor. Araştırmada görüşülen dört kişiden üçü “Öğretmen, hâkim gibi kamu çalışanları da dahil olmak üzere örtünmek isteyen herkesin örtünebilmesi gerektiğini” belirtiyor. Katılımcıların yüzde 45,2’si “Farklı nedenlerle Dersim, 6-7 Eylül, Sivas Madımak, Uludere (Roboski) gibi olaylarda devletin gazabına uğramış kesimlere hem tazminat ödensin, hem özür dilensin” diyor.
KONDA Araştırma’nın Eylül, 2012’de 29 ilde 2.699 kişiyle yüz yüze görüşerek gerçekleştirdiği ve yazdığı raporu TESEV adına Etyen Mahçupyan, Ferhat Kentel ve Özge Genç değerlendirdi.
Sunumunu KONDA Genel Müdürü ve T24 yazarı Bekir Ağırdır'ın yaptığı araştırmanın “Görüşülen Kişilerin Siyasi Profili” bölümüne göre, “Siyasi açıdan Türkiye’de yıllardır bir sağ-sol-merkez diye bir gelenek var. Siz kendinizi siyasi görüş olarak nerede tanımlarsınız” sorusuna katılımcıların yüzde 25,5’i “sağ”, 12,8’i “sol”, 15,6’sı “merkez” yanıtını verirken yüzde 37,1’lik kesim “hiçbiri”ni seçiyor.
“Kendinizi tanımlamak için aşağıdaki hangi siyasi kimlikleri/sıfatları kullanırsınız” sorusuna da katılımcıların yüzde 28,2’si “Atatürkçü”, yüzde 18,9’u “İslamcı”, 15,6’sı “muhafazakar”, 15,1’i “milliyetçi” yanıtını veriyor.
“Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler” başlıklı metnin “Yönetici Özeti” kısmında yer verilen bazı sonuçlar şöyle:
‘Yüzde 73: Temel eğitim dili yalnızca Türkçe olmalıdır’
Araştırmada “Ülkenin resmî dili ne olmalıdır” sorusuna yüzde 85 “yalnızca Türkçe olmalıdır” derken, yüzde 15’lik bir kesim “Türkçenin yanı sıra bu topraklardaki bütün diller resmî dil olabilir” diyor.
“Temel eğitimde eğitim dili ne olmalıdır?” sorusuna yüzde 73’lük kesim “Yalnızca Türkçe olmalıdır”, yüzde 27’lik kesim de “Türkçenin yanı sıra herkes ana babasından öğrendiği ve konuştuğu dilde eğitim alabilir” cevabını veriyor.
“Seçilmiş yerel yönetimler anadilde veya yerelde insanların konuştuğu dilde eğitim ve kamu hizmetlerinde kullanılmasına ilişkin yetki sahibi olabilmelidir” fikrine yüzde 40’lık kesim katılırken, yüzde 45’lik kesim katılmıyor.
‘Türklere kıyasla Kürtlerin insancıl toplum talebi daha yüksek’
Araştırmada yöneltilen “Ülke için aşağıdakilerden birini tercih etmek zorunda olsaydınız, hangisini tercih ederdiniz” sorusuna kişilerin yüzde 40’ı “güçlü devlet”, yüzde 39,7’si “insancıl toplum”, yüzde 20,3’ü de “istikrarlı ekonomi” cevabı veriyor.
Araştırmada bu soruya verilen yanıtlara dair şu noktalar da belirtiliyor: “Kürtler, Türklere kıyasla oldukça yüksek oranda insancıl toplum talebini öne çıkarıyor. Buna karşılık Türklerin güçlü devlet vurgusu Kürtlere kıyasla oldukça yüksek. Sünnilere kıyasla Alevilerde de insancıl toplum talebi daha güçlü. Gelir seviyesi yükseldikçe güçlü devlet, gelir seviyesi düştükçe insancıl toplum talebi diğerlerine kıyasla yükseliyor.”
İdeal bir anayasanın çözeceği düşünülen sorunlar listesinde de yüzde 53,4 ile “Kürt meselesi” birinci sırada gelirken, yüzde 40, 7 ile “ekonomik durum” ikinci sırada yer buluyor.
‘Uludere, Madımak, Dersim ve 6-7 Eylül için özür dilensin'
Anayasanın temel ilkeleri arasında daha çok vurgulanması istenen konular arasında “haksızlığa karşı adalet” yüzde 65,1; “Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi her tür farklılık arasında eşitlik” yüzde 50,4 ile ön plana çıkıyor.
“Farklı nedenlerle Dersim, 6-7 Eylül, Sivas Madımak, Uludere (Roboski) gibi olaylarda devletin gazabına uğramış kesimler için aşağıdaki hangi seçenekler doğrudur?” sorusuna da ankete katılan kişilerin yüzde 13,5’i “özür dilesin”, yüzde 10,2’si “tazminat ödesin” derken yüzde 45,2’lik kesim “ikisini de yapsın”, yüzde 31,1’i de “ikisini de yapmasın” cevabı veriyor.
‘Yüzde 77: Din dersinde tüm din ve mezhepler öğretilsin’
Toplumun yüzde 50,6’sı laikliğin anayasada aynen kalması gerektiğini, beşte ikisi ise kalması gerektiğini ancak “devletin tüm dinlere aynı mesafede olacağı şekilde yeniden tanımlanması” gerektiğini düşünüyor. Her on kişiden biri ise laikliğin anayasadan tamamen çıkartılması gerektiği görüşünde.
Ankete katılanların yüzde 71,4’ü “Diyanet’in anayasada kalmasını ancak sadece Sünnilere değil herkese hizmet vermesi gerektiğini” düşünüyor.
Ankette yöneltilen “Din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi mevcut haliyle devam edecekse içeriği ne olmalıdır” sorusuna da katılanların yüzde 76,9’u “Sünni Müslümanlık yanı sıra tüm din ve mezhepler öğretilsin” derken yüzde 23,1’i “yalnızca Sünni Müslümanlık öğretilsin” diyor.
‘Çoğunluk, Türk kimliği anayasada yer alsın istiyor’
Görüşülen kişilerin yüzde 56’sı anayasada halen olduğu şekilde sadece Türk kimliğinin yer alması gerektiğini düşünüyor. Yüzde 35’i ise “Türk, Kürt, Çerkes, Ermeni, Rum, Gürcü gibi tüm etnik kimliklere yer verilmeli” diyor. Yüzde 9 ise hiçbir kimliğe yer verilmemesi taraftarı.
“Anayasa Atatürk ilke ve inkılapları ile Atatürk milliyetçiliğine yer vermelidir” fikrine katılımcıların yüzde 82,3’ü katılırken, “Ankara başkent olmasa da olur” önermesine toplumun üçte ikisinden fazlası karşı çıkıyor.
Görüşülen kişilerin yüzde 70’i, devletin başörtüsü, cinsel yönelim gibi her türlü kişisel tercih konusunda, bu tercihler ne olursa olsun tarafsız kalması gerektiği hakkında hemfikir.
Görüşülen kişilerin yüzde 92’si şu ifade için “doğru” veya “kesinlikle doğru” diyor: “Devlet vatandaşlarını, onların tercihlerinden ötürü maruz kalabilecekleri ayrımcılığa ve saldırılara karşı korumakla yükümlüdür.”
‘Yüzde 76: Kamu çalışanları da istiyorsa örtünebilmeli’
Kişilerin yüzde 72’si vatandaşların ait oldukları grup, kültürel kimlik ya da cemaatleri yaşatma özgürlüklerinin tanınmasını isterken, yüzde 76’sı da öğretmen, hâkim gibi kamu çalışanları da dahil olmak üzere örtünmek isteyen herkesin örtünebilmesi gerektiğini düşünüyor.
“Kamu hizmetleri mümkün olduğunca halkın seçtiği yerel kurumlarca yürütülmelidir” fikri dörtte üç oranında destek görürken, “Seçilmiş yerel yönetimler yalnızca kendi bölgelerinde geçerli olmak üzere merkezî sisteme ek olarak vergi düzenlemeleri yapabilmelidir” fikrine yüzde 48,5’lik kesim karşı çıkıyor.
Ayrıca, görüşülen kişilerin yüzde 84’ü “Cumhurbaşkanı, Hükümet, Ordu dahil hiçbir kurum yargı denetimi dışında bırakılmamalıdır” ifadesine katılıyor. (T24)