Partileşen Hizbullah mı?
HSH- Mustazaflar Hareketi'nin kurulacağını duyurduğu Hür Dava Partisi, medyanın ilgi odağı oldu. Yerel ve ulusal medyanın en çok üzerinde durduğu konu ise, Hizbullah Cemaati'nin parti ile bağlantısının olup olmadığı konusu oldu.
"Partileşen Hizbullah mı?" şeklindeki soruyla bir yazı kaleme alan Gazete Bingöl yazarı Abdulgafur Bildik, Hüda-Par konusundaki görüşlerini şöyle sıraladı:
"Bu soru aslında yeni bir soru değil ancak cevabı merak edilen bir soru olduğu için başlığa çektim. Öncelikle bölgede Kürt halkının bir kısmının BDP’yi kendine temsilci görmesi, bir kısmının da Ak Parti’yi kendine temsilci görmesi ve bir kısmının da her iki siyasi iradeyi de kabul görmeyip başka arternetifler beklediği kamuoyu nezdinde yer edinmiştir.
Kürt sorunun yıllardır gündemde olması hasebiyle her siyasi partinin etkisi ve tepkisi açıktır. Ancak çözümü noktasında ise her çalışma yeni bir boşluğun ya olduğunu ortaya çıkarıyor ya da yeni bir boşluk doğuruyor.
Bir de yıllardır her seçimde bir malzeme olarak kullanılan ve daha sonra gündeme taşınması bile istenmeyen bir başörtüsü ve bununla beraber (yeni) bir inancı (zayıf) yaşama durumu söz konusudur.
Ayrıca toplumun zengini ve fakiri arasındaki ekonomik uçurum bile kalkınma olarak kimin kalkındığını gösterirken kalkınanların nasıl kalkınıldığı hakkında ise tam bir belirginlik söz konusu değildir.
Tam burada yeni bir hareket belirlendi ve belirlenirken de bir alternatif olmadıklarını dile getiren bir harekat…
Hem bölgede BDP’nin hem de Ak Parti’nin arternatifi olmadıklarını dile getirenler, ‘Mustazaf Harekatı’nın partileşme sürecindeki Hür Dava Partisi sözcüleridir.
Bu ayda resmi olarak başvuru yapılacağı söylenen partinin sözcüleri farklı platformlarda kendilerini anlatmaya başladılar…
Hizbullah davasından yargılanan veya hüküm giyenlerin de aralarında bulunduğunu gördüğümüz ve bir çoğunun da önümüzdeki süreçte belki tanıma farsıtamız olan ‘Mustazaf Harekatı’nın mensupları, Hür Dava Partisi’nin kurucu üyeleri olacaklar.
Parti isminin açıklaması ile başlayan programlarda Hizbullah ile kurulacak partinin bir olup olmadığı sorulmaktadır ve bu soru her zaman karşılarına çıkacaktır.
Parti sözcüsü olarak kamuoyunun bildiği ve partinin kurulması ile Genel Başkanı olarak tahmin ettiğim –Genel Başkan olmasa da yardımcı pozisyonunda olacak- Sayın Sait Şahin, kendilerinin ‘Mustazaf Harekatı’ olduğunu ve Hizbullah ile bir olmadıklarını ancak İslami bir harekat oldukları ve Hizbullah’ın da İslami bir cemaat olduğu için aynı tabana hitap ettiklerini dile getirirken sadece Hizbullah Cemaati tabanının Partisi değil bir şekilde temsil edilmeyen her kesimin partisi olduklarını iddia ediyor.
Tam burada yani bu sözlerinin gerekliliğini yaparlarsa; sadece kendilerini temsil edenlerin olmadığını düşünenlerin değil, şuan kendilerini temsil eden siyasi iradenin olduğunu ancak yanlışları bulunan siyasi partilerde olanların da oylarını alacaklar.
Bu da söylediklerinin yok olma pahasına da olsa arkasında olmaları ve kendi tabanları tek bile kalsa hiçbir şekilde bu yoldan dönememeleri ile mümkündür.
Nice söndürülmüş olarak bilinen sobalar yangına neden olmuştur.
Samimi ve kararlı çalışma başarı getirir, kazanma hırsı ile acele edilmesinin sonu ise dağılmadı, hüsrandır.
Partinin her kesimi temsil edip etmeyeceğini tabiki süreç gösterecektir. Kimseyi şimdiden suçlamak ve yargılamak istemiyorum ancak her kesimin partisi olmak isteniyorsa projeleri her etniğe yönelik olmalıdır.
Acizane düşüncem bir insan akşam bir günah işlemiş ve sabahında tövbe etmiş ise cezasını çekmeli ancak işlediği suçun günah olduğunu söylemi de göz ardı edilmemelidir.
Yani demem o ki; velevki Hizbullah Cemaati’nin devamı olsalar ve bunu da ifade etseler, Hizbullah’tan yargılananlar yine yargılanacağı için siyaset yapanlar dinlenmelidir.
Liyakatsizlik mi görüldü o zaman eleştirilmeliler, Müslüman halk olarak, sahabelerin Hz. Ömer’e seni kılıcımız ile düzeltiriz diye gösterdikleri dik duruşlarını bizler Ömer olmayan kişilere gösteremeyecek isek o zaman maalesef suç onların değil gerek onları kendisine temsilci seçenlerde ve gerekse bu ülkede yaşayan diğer kesimlerdedir.
Hür Dava Partisi’nin itaatı şahıslara olursa kısa sürede zaten kaybolmaya mahküm olacak, yok eğer itaatı Kur’an- Kerim ve sünneti seniyeye olacaksa o zaman tabanı her geçen gün dini değerlerinden dolayı sıkıntı yaşayan mağdurların akınına uğrayacaktır." (Hürseda Haber)