1400 yıl öncesine yolculuk
Sabah Gazetesi'nden Olkan Özyurt ve Pazar Sabah ekibi, Çağrı'dan sonra İslamiyet'in doğuşunu ve Hz. Muhammed (sav)'in hayatını nitelikli bir şekilde anlatan "Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi" filminin sır gibi saklanan platosuna girdi.
Olkan Özyurt'ün izlenimlerini sizlerle paylaşıyoruz:
İranlı usta yönetmen Mecid Mecidi’nin çektiği Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi filmi için Kum’da Noor Sinema Şehri içinde 1400 yıl öncesinin Mekke ve Medine şehri birebir inşa edildi.
-Platoda inşa edilen Hz. Muhammed'in doğduğu ev olduğu gibi muhafaza ediliyor. Aslının birebir aynısı olan beşiği, annesi Hz. Amine'nin yatağı odada duruyor. Dedesi Abdülmuttalip'in evi de korunuyor.
-Filmin yapımcısı Muhammed Rıza Sabiri "Plato şehri sadece bu film için kurmadık. İslamiyetin ilk yıllarıyla ilgili film çekmek isteyenlere olanak sağlamak istedik. Dünyanın her yerinden sinemacılar gelsin, burada film çeksin. Çeksin ki herkes gerçek İslam'ı öğrensin" diyor.
2012 yılıydı. İranlı yönetmen Mecid Mecidi, Mardin Film Festivali'ne katılacak ve orada daha önce duyurulan Hz. Muhammed'in hayatını anlattığı filmiyle ilgili ilk açıklamasını yapacaktı. Atladık gittik Mardin'e. Bir grup sinema yazarı ve gazeteci olarak yönetmenle, o günlerde çekimleri devam eden Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi filmini konuştuk. Mecidi, film için "İran'da, Mekke ve Medine şehirleri kuruldu" deyince şaşırmış ve "Nasıl" demiştim. Çok fazla bilgi vermek istememişti. Sadece "İslamiyetin doğduğu ilk yıllara uygun olarak iki şehri inşa etmek için çok titiz bir çalışma yürüttük" dedi.
Aradan dört yıl geçti. Mecid Mecidi'nin Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi filminin Türkiye'de vizyona gireceği kesinleşince film için yapılan 1400 yıl öncesinin Mekke ve Medine'sini görmek için çalmadık kapı bırakmadık. Nihayet bir bağlantı kurulunca da fotoğrafçı arkadaşım İlhami Yıldırım ile İran'a yollandık.
Tahran ile Kum arasında ama Kum'a daha yakın bir alanda kurulan Noor Sinema Şehri adlı platoda çekildi film. Küçük bir tabela ile ana yoldan sapıp toprak yolda epey ilerledikten sonra ulaşabiliyorsunuz buraya.
İzinlerimiz var ama güvenliği aşmak zor oluyor. Çünkü buraya girip çıkmak hiç kolay değil. Sıkı tutuluyor. Birkaç gazeteci daha önce gezmiş bu sinema şehrini, fakat dünya basınına yansıyan tek fotoğraf yok. Zaten bize de fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söylüyor güvenlik görevlisi...
Başımızda bir güvenlik görevlisiyle ilk güvenlik noktasından Mekke ve Medine'yi görmek için yola çıkıyoruz. Uzaktan Mekke şehrini ilk gördüğümüzde çok heyecanlanıyoruz. İlhami'nin tatlı muhabbeti, Türkiye'den sırf bu seti görmek için geldiğimizi anlatmamız karşısında görüntü yasağı kalkıyor. Birkaç genel fotoğraf çekebilirsiniz deniliyor. Ama bizim birkaç fotoğrafla yetinmeye niyetimiz yok.
Bir gün önce filmi izlemiş olmamız, sürekli sorular sormamız filmi beğendiğimizi anlatmamız karşısında kapılar açılıyor. Film için inşa edilen Hz. Muhammed'in doğduğu eve, dedesi Abdülmuttalip'in evine, hatta Kabe'nin içine bile girebiliyoruz.
1400 yıl öncesinin Mekke ve Medine'sini birebir yapmak için yoğun bir çaba harcanmış. Şehirler çok etkileyici. Şöyle anlatayım. Şehrin boş halinin etkisi filmin etkisinin üzerinde. Sokaklar, evler, çarşılar, Kabe ve evlerin içindeki her detay aslına uygun yapılmaya çalışılmış.
Noor Sinema Şehri 65 hektarlık (650 bin metrekare) bir alan üzerine kurulmuş. Mekke 4.5 hektarlık, Medine ise 15 hektarlık bir alana inşa edilmiş. Bu plato şehrin kurulma maliyeti ise 10 milyon dolar.
Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi filminin yapımcısı Muhammed Rıza Sabiri çalışmalara 2010'da başladıklarını anlatıyor: "İran'da, çok uzun süre Mekke ve Medine'nin coğrafi konumuna, iklim koşullarına ve tarihi dokusuna uygun yer arandı. Burası en uygun yer olarak tespit edildi. Dağların pozisyonu bile hesaba katıldı. 18 aylık bir çalışmanın sonucunda da iki şehir birebir olacak şekilde inşa edildi. Buranın bitirilmesi için gece gündüz üç vardiya insan çalıştı" diyor.
Mekke'deki evlerden birinin içerisi müze haline getirilmiş. İçeride platonun nasıl kurulduğunu anlatan resimler, fotoğraflar, çizimler var. Kilitli olan bu müze açılıyor bizim için. Çünkü nasıl titiz bir çalışma yürütüldüğünü anlamamız isteniyor. Mimarlar, mühendisler, sanat tarihçileri, din adamları sıkı bir çalışma yürütmüşler.
Bu çalışma sürecinde yoğun bir araştırmaya girişilmiş. Şii, Sünni ve Batılı kaynaklar taranmış ve bu araştırmanın sonucunda şehirler kurulmuş. Araştırma sırasında elde edilen bilgilerden 13 ciltlik kitap yazılmış.
Sadece bir film için böylesi bir çalışma yapmak takdire şayan. Ama yapımcı Muhammed Rıza Sabiri tebessüm ediyor. "Burası sadece bu film için yapılmadı. 30 yıllık ömrü var. Çünkü Müslüman coğrafyasında İslamiyet'in ilk dönemleriyle ilgili film çekmek isteyenlere biz Mekke ve Medine'yi kurarak kolaylık sağlamak istedik" diyor. O zaman anlıyoruz asıl amaç Müslümanlıkla ilgili filmlerin, dizilerin daha fazla çekilmesine olanak sağlamak. Çünkü günümüzdeki Müslümanlıkla ilgili yanlış algıların bu film ve diziler sayesinde düzeltileceğine inanılıyor. Platoyu kullanmaları için çağrılar yapılmış sinema dünyasına. Başvurular da başlamış. Türkiye'den bir başvuru var. Hz. Selman adlı bir dizi projesi. Dizi, Hendek Savaşı'nda hendek kazılmasını öneren sahabe Selman Farisi'nin hikayesini anlatacak.
Neticede Noor Sinema Şehri, bizi 1400 yıl öncesine bir yolculuğa çıkaracak kadar etkili bir yer. Burada çekilecek filmlerin de bu etkiyi taşıyacağına şüphe yok.
Karikatür krizi sonrası filmin çekilmesine karar verildi
Yönetmen Mecid Mecidi'nin Hz. Muhammed üzerine film çekme isteğini tetikleyen önemli olaylardan biri, pek bilinmiyor ama 2006'daki Danimarka'da yaşanan karikatür krizi. Bu kriz patlak verdiğinde Mecidi "Benim inandığım dinin ve yolundan yürüdüğüm peygamberin şiddetle hiç alakası yok. Dünyada böyle algılanmasını anlamak mümkün değil. Bir Müslüman yönetmen olarak benim sorumluluğum gerçekleri anlatmak. Hz. Muhammed'in nasıl bir peygamber olduğunu, İslamiyet öğretilerinin şiddetle alakası olmadığını anlatmak benim için elzem" diyerek yola çıkmış.
Şiddetle İslamiyetin ilgisi yok
Noor Taban Film Şirketi de Mecidi'ye tam destek verince çalışmalar başlamış. Filmin yapımcısı Muhammed Rıza Sabiri, "Biz film çalışmasına başladığımızda Taliban vardı. Sonra DEAŞ ortaya çıktı. Bu örgütler yüzünden Müslüman dünyası şiddet ile yan yana anılır oldu. Siz istediğiniz kadar İslamiyet'in şiddetle ilgisi olmadığını anlatın, insanların kafasında bir imaj var. Bu imajları, gerçeği anlatarak değiştirebilirsiniz. Bu gerçeği sinemayla anlatmak önemli. Çünkü bir filmle milyonlarca insana ulaşabiliyorsunuz" diyor. Bu platonun neden kurulduğu ve Mecidi'nin çok zahmetli bir işe girişmesinin sebebi de böylece anlaşılıyor. Ki zaten Mecidi bu filmle ilgili olarak Mardin'de konuştuğumuz zaman "Müslümanlık denince insanların aklına şiddet, terörizm geliyor. Ama İslamiyet bu değil! Ben İslam'ın gerçek yüzünü göstermek istiyorum. Filmi bu bakışla çekiyorum. Filmde İslam neden insanlığa gönderildi, bunu anlatmaya çalışacağım. Bunun için peygamberin yaşadığı dönemde yaşananları da anlatacağım" demişti. Mecidi dediği perspektifte filmi çekti. Ama yapımcı Sabiri, Mecidi'nin bir konunun altını çizdiğini söylüyor: "Mecidi 'Bu film nihayetinde benim yorumum. İnsanlar izler, sevebilir, beğenmeyebilir. Ben en iyi filmi değil elimden gelenin en iyisini çekmeye çalıştım. Önemli olan bu plato sayesinde farklı yorumlarla farklı hikayelerle İsmamiyet'le ilgili filmler çekilmesi. Ve herkesin kendi meşrebince İslamiyetin gerçek yüzünü anlatması' demişti. Bunun için biz bütün dünyadaki sinemacılara açık çağrı yaptık. Gelin istediğiniz hikayeyi bu platoda çekin diye" diyor.
Müslüman olmayanlar da etkilendi
Film İran'da geçen yıl gösterime girdi. Sabiri ilginin çok büyük olduğunu söylüyor. Filmin dünyada da ses getirdiğini anlatıyor. Sabiri "Şimdi Türkiye'de vizyona girdi. İnsanların büyük ilgi göstereceğini düşünüyorum ve olumlu tepkiler bekliyorum" diyor. Film önümüzdeki günlerde Irak, Rusya, Tataristan, Dağıstan'ın da aralarında olduğu birçok ülkede gösterime girecek. Sabiri her ülkede gösterime girmeden önce din adamlarına ve önemli gazetecilere, kanaat önderlerine özel gösterimler yaptıklarını ve icazet aldıklarını anlatıyor. "Çünkü" diyor, "Hz. Muhammed tüm İslam dünyasının kutsalıdır. Hassasiyetler var. Bu hassasiyetleri filmin çekim sürecinde hep göz önünde bulundurduk. Gösterim sürecinde de buna dikkat ediyoruz." Uluslararası festivallerde de gösterilen filmle ilgili genel tepkilerin olumlu olduğunu anlatıyor Sabiri. Başka dine mensup insanların filmi izlediklerinde etkilendiğini söylüyor: "Filmdeki dinler arasındaki diyalog vurgusunu görüyorlar. Hz. Muhammed'in nasıl bir dünyaya gönderildiğini, onun olaylara yaklaşımını görüp akıllarındaki İslamiyet'le ilgili olumsuz algıları değiştirdiklerini söylüyorlar. Bu da bizim amacımıza ulaştığımızın bir göstergesi."
Ayetlerin bildirildiği yer
Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi filminin başında amcası Ebu Talip'in peygamberi korumak için Mekkeli müşriklerle tartıştığını izliyoruz. Sonra Ebu Talip o dönem Müslümanların abluka altında yaşadığı Ebu Talip Mahallesi'ndeki Hz. Muhammed'in kaldığı eve doğru gidiyor. Yüksekçe bir yerde olan evin yakınına gelince Hz. Muhammed'in doğumunu ve çocukluğunu hatırlıyor. Filmin sonunda ise Hz. Muhammed bu evin avlusundan Müslümanlara ayetler bildiriyor. Filmde kullanılan o evi plato şehirde görmek biraz zor oldu. Tepede olduğu için yukarı çıkmak istemedi görevliler. Ama "Filmin en etkili sahneleri arasında bu ev vardı" deyince evin yanına gidebildik.
Dedesi Abdülmuttalip'in evi
Hz. Muhammed'in dedesi Abdülmuttalip'in evi, plato şehirdeki Mekke'nin ortasında bulunan Kabe'nin hemen yanında. Kapı açılınca sizi avluda bir hurma ağacı karşılıyor. Ayakkabılarımızı çıkarıp evin içine giriyoruz. Filmin kimi önemli sahnelerinin çekildiği bu evde filmde gördüğümüz eşyalar yerli yerinde duruyor.
Hz. Muhammed (sav)'in doğduğu ev
Platoda inşa edilen Hz. Muhammed'in doğduğu evin replikası, Kabe'ye yaklaşık 80 metre uzaklıkta. Büyük bir avlusu var. Görevli bu evin kapısının kilidini besmele çekerek açıyor. İçeri giriyoruz. "Odaları da gezebilir miyiz?" diye izin istiyoruz. Kabul ediliyor. Evin sağ tarafındaki odaya gidiyoruz. Burası peygamberin doğduğu odanın aynısı. Filmde kullanılan beşik, annesi Hz. Amine'nin yatağı var bu odada. Her detay düşünülmüş. İlhami fotoğraf çekerken pencereden bir rüzgar esiyor. Perdeler havalanıyor. Ki aslında çölün ortasındayız...
Busra da inşa edildi
Sadece Mekke ve Medine değil, filmde Hz. Muhammed (sav) Şam yolculuğuna çıktığında konakladığı Busra da inşa edilmiş. Hemen Mekke şehrinin 200 metre arkasına devasa bir kale yapılmış. Kalenin içinde kilise ve avlusu, pazar yeri bulunuyor. Kalenin dışındaysa Roma sütunlarından oluşan bir yol var. Filmde Rahip Bahira, Hz. Muhammed'in seçilmiş olduğunu anlıyor. Hz. Muhammed'in hayatının tehlikede olduğunu Ebu Talip'e anlatıp ona peygamberi tekrar Mekke'ye geri götürmesi gerektiğini söylüyor. Filmde Hz. Muhammed'in kiliseye girdiği etkili bir sahne var. O sahne işte burada çekilmiş.
Plato bir ay sonra ziyarete açılacak
Noor Sinema Şehri'nde görevliler ve şehir içinde kalan Allah Yar köyünde yaşayanlar dışında şimdilik kimse yok. Fakat bir ay sonra burasının ziyarete açılması planlanıyor. Bunun için de çalışmalar yürütülüyor. Ama buraya sinemacıların ya da ziyaretçilerin dışında akademik dünyanın da ilgi göstermesi için kimi çalışmalar yapılıyor. Platoda büyük bir kütüphane ve çalışma ofisleri kurulması için hazırlıklar başlamış. Böylece İslamiyet ile özellikle de ilk yıllarıyla ilgili araştırma yapacak kişilere imkan tanınacak. Ayrıca hem film ekiplerinin hem ziyaretçilerin hem de akademisyenlerin kalması için büyük bir otelin yapımına başlanmış. Çünkü Tahran-Kum arasında kalan plato şehre, Tahran'dan gelip gitmek biraz zor.
Kabe'nin içinden
Filmde Kabe'nin içini de görüyoruz. Bunun için platoyu gezerken Kabe'nin içine girmek istediğimizi söylüyoruz."Tamam" deniyor. Kabe'nin içinde filmde de görülen dönemin putları bulunuyor. Kimi fermanlar da duvarlarda asılı. Putların, fermanların o döneme uygun bir şekilde yapıldığını söylüyor yetkililer
İkinci ve üçüncü film de çekilecek
40 milyon dolar bütçeli Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi'nin dünyada seyirciden ilgi görmesi halinde projenin ikinci ve üçüncü filminin de çekilmesi planlanıyor. İkinci filmde Hz. Muhammed'in 14 yaşından peygamber olduğu döneme kadar süreç anlatılacak. Üçüncü filmdeyse peygamberliğini ilan ettikten sonraki dönem. İlk filmde Medine'de çekim yapılmasa da sonraki filmlerde Medine şehrinde çekimler yapılacak. Biz, Noor Sinema Şehri'ne gelince Medine'yi de ziyaret ettik. Mekke'ye göre daha yeşillik ve sulak. Evler inşaa edilmiş ama iç dekorasyon henüz bitmemiş.
(Sabah)