Ahmed-i Hani müzesi törenle açıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "Bazen barışı sağlamak çok büyük fedakarlık gerektiriyor. Barışın bedeli, bazen savaşın bedelinden daha ağırdır. Esenliğin bedeli kargaşanın bedelinden daha ağırdır. Ama bu bedeli ödedik, ödemeye devam edeceğiz. Esenlik yurdu haline yeniden bu yurdu getireceğiz. Herkes elini kollunu sallayarak, esenlik içerisinde bu ülkeyi dolaşacak." dedi.
ültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, İnegöl Belediyesinin katkılarıyla Doğubayazıt Belediyesi tarafından düzenlen Ahmed-i Hani Kültür Sanat ve Turizm Festivali'ne katıldı.
Osmanlı şaheserlerinden İshak Paşa Sarayı'nın karşısındaki, Ahmed-i Hani Türbesi yakınında düzenlenen festival, Kur'an-ı Kerim, ilahiler ve Kürtçe mevlit okunmasıyla başladı.
Bakan Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın büyük bir medeniyet ve kültürün mirası olduğunu belirterek, Doğubayazıt'ın engin kültüre sahip olan yerlerden biri olduğunu söyledi.
Doğubayazıt ve bu coğrafyada, Ahmed-i Hani'nin, Ahmed-i Cezeri'nin, Fakiye Teyran'ın, Molla Hüseyin Batei'nin ve nicelerinin yetiştiğini anımsatan Kurtulmuş, bu insanların şahsiyetleriyle eserleriyle fikirleriyle ilim dergahlarına, ilim pınarlarına ışık tuttuklarını söyledi.
Buraları yeniden canlandırmak istediklerini ifade eden Kurtulmuş, ilçede sürdürülen kültürel çalışmalara ilişkin, "Bunlar, bizim bu topraklara karşı bu coğrafya ve medeniyete karşı vefa borcumuzdur. Bunları yapıyoruz, daha iyilerini de güzellerini de yapacağız." diye konuştu.
Ahmed-i Hani'nin, "Ama aşık ile heveskar arasında fark var. Heves sahipleri çıkarcıdır, aşıklarsa fedakar" sözlerini aktaran Bakan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bizler aşık insanlarız. Biz bu memlekete bu memleketin insanları, bu coğrafyaya bu medeniyete, bu kültüre, geçmişimize medeniyetimize velhasıl bu toprakların taşına toprağına aşık insanlarız, heveskar insanlar değiliz. O nedenle bizim için makam mevki, bizim için şan şöhret, bizim için para pulun hiçbir önemi yoktur. Bizim için nerede bulunuyor olursak olalım yaptığımız her hizmet halka hizmettir, Hakk'a hizmetin kapısıdır. Biz Fakiye Teyran'ın mevlidini Kürtçe basarken sadece Kürtçe konuşan ve anlayan kardeşlerimize hizmet etmiyor, bu hizmetle Hakk'ın rızasını kazanmanın kapısını aralıyoruz."
Bu bölgedeki hizmetlerini Allah rızasını kazanmak için yaptıklarını anlatan Kurtulmuş, "Biz bu memleketi, bu coğrafyayı irfanın, ihsanın, esenliğin medeniyetinin beşiği olarak görüyoruz. Yeryüzündeki herkesin eman dilediği bir coğrafya olarak görüyoruz. Onun için asla heveskar değil fedakar olarak çalışıyoruz. Hayal ediyoruz, bu coğrafyanın daha güzel olmasını, bu coğrafyadaki kırılmaların sona ermesini hayal ediyoruz. Bu coğrafyada Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Acem'in meselelerini görüşerek konuşarak çözdüğü günleri hayal ediyoruz." ifadelerine yer verdi.
Suriye'nin, Irak'ın nasıl darmadağınık edildiğinin görüldüğünü anımsatan Kurtulmuş, insanları mezheplerine, etnik kimliklerine göre bölerek, fitne sokmaya çalışanların hangi, sonuçlar elde ettiğinin Suriye ve Irak'ta görülebileceğini dile getirdi. Numan Kurtulmuş, "Suriye paramparça oldu, kim kazandı?" sorusunun iyi sorulması gerektiğini belirterek, Müslümanlara uyanık olmaları çağrısında bulundu.
Türkiye'de 40 senedir terörle uğraşıldığını ve bu sürede birilerinin Türkiye'nin esenlik yurdu olmasının önüne geçmeye çalışıldığına vurgu yapan Kurtulmuş, terörden dolayı kaybedilen hayatlar başta olmak üzere diğer konulara da dikkati çekti.
"Bu ülkede kimsenin burnu kanamasın. Bu ülkede değil bu coğrafyada hiçbir kardeşimizin burnu kanamasın. Hep beraber asırlardır yaşadığımız gibi kıyamete kadar da beraber yaşayalım. Bizi kimse Sünni, Alevi diye ayırmaya gücü yetmesin." diyen Kurtulmuş, bunu sağlayacak olan şeyin de hevesler değil fedakarlıklar olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, "Bazen barışı sağlamak çok büyük fedakarlık gerektiriyor. Barışın bedeli, bazen savaşın bedelinden daha ağırdır. Esenliğin bedeli kargaşanın bedelinden daha ağırdır. Ama bu bedeli ödedik, ödemeye devam edeceğiz. Esenlik yurdu haline yeniden bu yurdu getireceğiz. Herkes elini kollunu sallayarak, esenlik içerisinde bu ülkeyi dolaşacak." dedi.
Ahmed-i Hani'nin yaşadığı dönemdeki medreselere işaret eden Kurtulmuş, "Bu adam, bu topraklarda yetişti. Bu ülkenin toprakları, iklimi bereketlidir. Yeniden Bitlis'in, Ahlat'ın, Muradiye'nin, Doğubayazıt'ın o güzel kültür iklimini yeniden kuracağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın." dedi.
Bakan Kurtulmuş, Ahmed-i Hani'nin dört dilde konuşup yazdığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dil, aynı zamanda 'gönül' demektir. Biz hangi dili konuşursak konuşalım, dilimizden barış çıkacak, insanlık sözleri çıkacak, dilimizden esenlik sözleri çıkacak. Çünkü biliyoruz ki gönlünde barış ve esenliğe yer olmayanın dilinden de barış ve esenlik çıkmaz. Söylese de o sözün hiçbir karşılığı olmaz." (AA)