Vasiyetini Yazan Çocuklar
"Şunu artık herkesin bilmesi gerekir ki; İsrail denilen varlığı tanıyarak Filistin’in yanında olunamaz. Filistin direnişini desteklemek İsrail denilen varlığın meşruiyetini reddetmekle başlar; “İsrail güçten anlar” sözünün manası bu değil midir? Filistin’in yanında olmak demek Filistin direnişinin yanında olmak demektir."
Siyonist işgal rejimi, 2022’de aralarında 48 çocuğun bulunduğu 231 kişiyi şehid etti, 9 binden fazla Filistinliyi ise yaraladı. Muhammed Salah, 22 Şubat 2022’de Beytullahim’de Siyonistler tarafından şehid edildiğinde 13 yaşındaydı. 27 Mayıs 2022’de yine Beytullahim’de işgal güçleri bu sefer 14 yaşındaki Zaid Gneym’i katletti. Adil İbrahim Davud, 7 Ekim 2022’de Kalkilya’da başından vurularak şehid edildiğinde 14 yaşındaydı. Adil’den 3 gün sonra Cenin’de Siyonist terör timleri bu sefer 12 yaşındaki Mahmud Muhammed Samudi’yi karnından vurarak şehid etti. İşgal rejimi, 2000 yılından bu yana 3 binden fazla çocuğu katletti.
Siyonist işgalciler 2022’de her zaman olduğu gibi namlularını kadınlara da doğrulttu. İşgalcilerin silahları 18 Nisan 2022’de lise son sınıfa giden Hanan Haddur’u hedef aldı. Hanan şehid edildiğinde okuldan eve dönüyordu. Birkaç hafta sonra, 11 Mayıs 2022’de Siyonist işgalciler bu sefer El-Cezire muhabiri gazeteci Şirin Ebu Akile’yi hedef aldı. 1 Haziran 2022’de Arrub mülteci kampı yakınlarındaki bir kontrol noktasında vurulan 31 yaşındaki Gufran Varaşne ise yerel bir radyoda çalışıyordu. Cena Zekarne, Batı Şeria’da 12 Aralık 2022’de katledildiğinde henüz 15 yaşındaydı.
Siyonist işgal rejiminin hedefinde sadece çocuklar ve kadınlar yok, ihtiyarlar da var. Süleyman Hathalin, işgal güçlerine bağlı bir kamyon tarafından 16 Ocak 2022 tarihinde ezildiğinde 80 yaşındaydı. Yine 80 yaşındaki Ömer Esad, akrabalarını ziyaretten dönerken işgal güçleri tarafından bir kontrol noktasında durduruldu. Arabasından çıkarılıp sürüklendi. Elleri ve gözleri bağlanarak bir depoya götürüldü. Esad, bir süre sonra kalp krizi geçirerek öldü.
Siyonist işgal rejimi, 1 Ocak 2023 tarihinden bu yana ise 20 çocuğu katletti. 13 yaşında tutuklanan ve 8 yıldır İsrail zindanlarında bulunan Ahmed Manasra’nın çilesi ise devam ediyor.
“KİMSE BENİ UNUTMASIN! ARA SIRA HATIRAMI YAYIN”
Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve haber sitelerinde yer alan bilgiler, Filistin’de şehid olan çocukların öncesinden vasiyetlerini yazdıklarını gösteriyor. Çünkü 80 yıldır -çocuk, kadın ya da ihtiyar- hedef gözetmeden katliam yapılan bir ülkede yaşıyorlar. İsrail’in Batılı güçler tarafından kurulduğunu, korunduğunu ve desteklendiğini biliyorlar. Bazı Müslüman ülkeler de dâhil olmak üzere dünyanın genelinin Siyonist propagandaya boyun eğdiğinin farkındalar.
Evinden vasiyetini yazıp çıkan çocuklardan biri 15 yaşında şehid edilen Adem Ayyad. Adem, 3 Ocak 2023’te Beytullahim yakınlarındaki Dehişe kampında şehid edildi. Cebinden çıkan vasiyeti, Adem’in cansız bedeninin üzerine konuldu. Adem şunları yazmıştı:
"Keşke yapabilseydim dediğim çok şey vardı ama hayallerinizi gerçekleştirmenin imkânsız olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Fakat çok mutluyum ki, Allah bana hayallerimden biri olan şehitliği nasip etti."
Birkaç gün sonra, 16 Ocak 2023’te Siyonist terör timlerinin hedefinde bu sefer 14 yaşındaki Ömer Hammur vardı. İşgalciler Ömer’i başından vurdu.
“Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah bana azim ve zafer ya da şehitlik versin…” diye başlayan vasiyetinde şöyle diyordu Ömer:
“Çok şey yapmak istedim. Sevgili kampımız Dehişe’nin tüm sakinlerine bir mesaj göndermek istedim. Annemi yalnız bırakmayın. Umarım herkes beni affeder. Dostlarıma ve sevdiklerime: Kimse beni unutmasın, annemi yalnız bırakmasın ve ara sıra hatıramı yaysın.”
Ömer, vasiyetinde şehid Uday Temimi’nin yolundan yürüdüğünü söyleyip, İsrail zindanlarındaki tutsakları selamladıktan sonra, “Gelecek nesillerin ellerinde özgürlük olmasını dilerim, tüm kardeşlerimin, dostlarımın ve sevdiklerimin iyi olmasını dilerim” diyordu.
Ardından, “Sana şehid olarak gelirsem anne, lütfen ağlama!”, “Yaptığım hatalar için lütfen beni affet!” diye annesine seslenen Ömer, babasına “şehit olmayı” dilediğini söylüyor ve ondan üzülmemesini istiyordu.
9 Ağustos 2022’de henüz 19 yaşındayken şehid edilen İbrahim Nablusi de, kaldığı ev işgal askerleri tarafından kuşatılmış ve teslim olmayı reddetmişti. Şehid olmadan birkaç dakika önce bir ses kaydı yaparak vasiyetini bıraktı:
“Şehit oluyorum dostlarım. Annemi seviyorum. Benden sonra vatana iyi bak. Onurumuz adına rica ediyorum, kimse silahını bırakmasın. Burada kuşatıldım ve şehit olacağım. Benim için dua edin.”
Nablusi’nin annesi, Rividya Hastanesi’nin önünde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Yüzlerce İbrahim’den bir İbrahim’i vurdularsa, hepiniz bir İbrahim Nablusi’siniz. O çok sevdiği Muhammed Aleyhisselam’a doğru yola çıktı! İbrahim kazandı. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun. Ey Rabbim! Ben oğlumu Sana bağışladım. Onu şehitlerin arasında kabul et!”
Babası, kendisine uzatılan mikrofona tek bir cümle söyledi: “Bu, omuzunda özgürlük ve onur silahını taşıyan her onurlu ve her özgür kişinin sonudur.”
FİLİSTİN'İN YANINDA OLMAK İSRAİL'İ TANIMAMAK DEMEKTİR
Filistin’de katliamların devam ediyor olmasının bir sebebi İsrail ve dostları ise diğer bir sebebi de pek çok ülkenin Siyonist propagandaya teslim olmasıdır. Siyonist propaganda aygıtları direnişi bitirmeyi ve işgalin onaylanmasını amaçlamaktadır.
Siyonist propagandanın merkezinde İsrail’in “devlet”, işgalcinin “sivil”, işgale karşı direnenlerin ise “terörist” olarak gösterilmesi yatar. İsrail, bir işgal rejimidir. Terörle, kanla, katliamla ve Filistinlilerin sürgün edilmesiyle kurulmuştur. Bu gerçeği, BM dâhil herkes biliyor. Biliyor ama bu gerçeği söylemenin ve gereğini yerine getirmenin bedelinin ağır olacağını düşünüyorlar. Dünyevi çıkarları, bu gerçeği görmezden gelmeye bağlı. Bu bedele katlanmak istemiyor ve gerçekleri unutmayı tercih ediyorlar.
Şunu artık herkesin bilmesi gerekir ki; İsrail denilen varlığı tanıyarak Filistin’in yanında olunamaz. Filistin direnişini desteklemek İsrail denilen varlığın meşruiyetini reddetmekle başlar; “İsrail güçten anlar” sözünün manası bu değil midir? Filistin’in yanında olmak demek Filistin direnişinin yanında olmak demektir. Filistin’in yanında olmak demek İsrail’i kınamak, İsrail’i “lafla” mahkûm etmek, BM’den ve uluslararası toplumdan yardım istemek demek değildir. İsrail’i kuran ve meşrulaştıran bir uluslararası toplumdan nasıl bir yardım bekliyorsunuz? (Milli Gazete)