Hastane yerine ‘şifahane’ ismi kullanılsın
‘Hastane’ isminin insanlar ve hastalar üzerinde psikolojik bir etki oluşturduğunu söyleyen Uçuş Hekimi Abdülgani Yıldırım hastanelere isim olarak şifahane ismini verilmesini daha uygun olduğunu söyledi.
Hastane isminin insanlar üzerinde psikolojik olarak olumsuz bir etki oluşturduğunu söyleyen Uçuş Hekimi Abdülgani Yıldırım, hastanelerin adının ‘şifahane’ olması gerektiğini belirti.
Hastane isminin; hasta ve hastalığı çağrıştırdığını söyleyen Yıldırım, doktora gitmenin, doktorla karşılaşmanın insanların anlayışında bir negatif algı meydana getirdiğini ifade ederek, “Bu durum insanın psikolojisi üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Bu anlamda hastane isminin şifahane veya şifa merkezi gibi isimlerle değiştirilmesi gerek.” dedi.
“Kalpler Allah’ı zikretmekle tatmin olur”
Kişinin psikolojik olarak iç huzuru sağlayabilmesi için Allah’a inancının olması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, ‘Kalpler Allah’ı zikretmekle tatmin olur.’ ayetini hatırlatarak, “Allah’ı düşünmek, ahireti düşünmek, ahiret için bir çaba içerisine girmek gerek. Ahireti için inşaya yönelmesi kişide bir iç huzur oluşturur. Bu iç huzur ne kadar güçlü ve etkin ise kişinin sağlık durumu da o ölçüde güçlü olur.” diye belirtti.
“İç huzur ne kadar etkiliyse insanın sağlığı o ölçüde güçlü olur”
İnsanın iç huzurunun sağlık durumunu da etkilediğini belirten Yıldırım, “Günümüz tıbbının göz ardı ettiği çok önemli bir durum var maalesef. Hastanın psikolojisi, kişinin aldığı sağlık hizmetlerinden memnuniyeti, büyük oranda dikkat edilmemektedir. Kişinin ruhsal ve psikolojik durumu, günümüzde tahmin etiğimizden de çok daha önemli boyutta. İnsanın ruhsal durumunu düzletmek ve kişiyi iyileştireceğe inandırmak, kişinin psikoloji ilgili terapiler yapmak lazım. Kişiyi ruhsal olarak tatmin ettiğinizde ve iç huzurunu sağladığınızda aslında büyük oranda o insanı iyileştirmiş olursunuz.” şeklinde konuştu
“Koruyucu hekim uygulamalarının oluşturulması lazım”
Koruyucu hekim uygulamasının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Hekim Abdülgani Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Modern tıpta koruyucu hekim dediğimiz uygulamanın oluşması gerekir. Hastayı hasta olmadan önce koruma anlayışı içerisine gidilmelidir. İnsanları evlerinde, kendi bulundukları mekânlarda ziyaret edip, hastalıklardan uzak bir şekilde yaşamlarını sağlayacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. İnsanları evlerinden çıkartmadan yataklarında tedavi etme şeklinde bir tedavi etme şekli olsun. Bu dediğimiz şeyin parasal karşılığı olmadığı için maalesef koruyucu hekimlik dediğimiz, tıbbın şuan en önemli konusu kimse tarafından sahiplenmiyor.”
“Sağlığın, ne olursa olsun parayla ilişkisi kesilmesi lazım”
Son olarak sağlık hizmetlerinin devlet tarafından karşılanmasını gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Tıp maddileştiği için maalesef çok acımasız bir çark var. Hastalar İlaç şirketleri, hastaneler, sigorta şirketleri, değişik şekilde hasta ve hastane çarkından yararlanan birçok sektörden dolayı insanlar ilaçlara yönlendirilmekte ve o ilaçlar ile hastane çevresinde bir tıp konsepti oluşturmaktadır. Tedaviye ihtiyacı olan bir kişi, hiç para veremeyecek durumda bir insan da olabilir. Maddi dünyada bu insanı tedavi etmenin karşılığı yoktur. Sigorta şirketlerinin veya Amerikan tıp sektörünün ağına düşmüş bu kişi ölmek üzere olsa bile, sigorta şirketlerine ödeme yapmadığı zaman veya maddi olarak bir karşılık vermediği zaman, onun tedavisine kimse yönelmiyor. Paraya kazandırmaya yönelik sağlık uygulamalarının bitirilmesi gerekiyor. Sağlığın, ne olursa olsun parayla ilişkisi kesilmesi lazım. Sağlık, eğitim, barınak bunların kayıtsız şartsız devlet tarafından karşılanması gerek.” ifadelerini kullandı. (Mehmet Tahir Özsoy, Ahmet Karakaş- İLKHA)