'Müslüman birliği Kudüs'ün özgürlüğüne zemin hazırlar'
Dicle Üniversitesinden Doç. Dr. Oktay Bozan, Müslümanların birliktelikle oluşturacakları gücün, Kudüs'ün özgürlüğüne zemin hazırlayacağını belirtti.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Oktay Bozan, emperyalist ABD'nin Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü siyonist işgalcilerin başkenti ilan etmesiyle ilgili kararı değerlendirerek, Kudüs'ün tarihi hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Kudüs'ün insanlık ve tevhit tarihi olduğunu belirten Bozan, bundan dolayı Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudilerin burayı önemsediklerini söyledi.
Bozan, "1099'da Papa İkinci Urbanus'un, Hristiyan dünyasını İslam dünyasına yöneltmek için attığı nutukla haçlı seferleri dediğimiz süreç başladı. Böylece Fransızlar, Almanlar ve İngilizler kısacası Avrupa kıtasındaki Hıristiyan unsurların topyekûn Kudüs üzerinde birleşerek, İslam dünyasına yoğun bir akın başlattığını görüyoruz. İki yüzyıl sürecek bir sefer söz konusu. 1099'da Anadolu'ya geçen, büyük kayıplar vermekle beraber güneye inen haçlı kıtaları görüyoruz. Bunlar; Urfa'da, Antakya'da, Trablusgarp ve Kudüs'te prenslikler, kontluklar kuruyorlar. Kudüs'ü ele geçirdikleri zaman da çok ciddi anlamda soykırıma, kültürel yıkıma tabi tuttuklarını görüyoruz." dedi.
"Selahaddin-i Eyyubi'yle beraber Kudüs İslam beldesi haline geldi"
88 yıl sürecek bu süreç boyunca haçlıların Kudüs'e hâkim olduklarını ve sonrasında ortaya çıkan Selahaddin-i Eyyubi'nin Kudüs'ü dert edindiğini dile getiren Bozan, şunları söyledi:
"Kudüs tutsakken mutlu olamayacağını ifade etti. Bunun için bir strateji geliştirdiğini görüyoruz. Selahaddin-i Eyyubi, öncelikle Müslümanlar arasında siyasi birliği sağlamaya çalışıyor. O dönemde parçalanmış bir İslam dünyası söz konusu. Müslümanlar arasında siyasi birlik oluşturulmaya çalışılıyor. 1187'de bu birlikteliği sağladıktan sonra Hıttin zaferiyle Kudüs'ün fethi gerçekleştirilmiş oluyor. Müslümanların yaklaşık yüzyıllık mahzunluğu böylece önlenmiş oluyor, Kudüs tekrar Müslümanların idaresine giriyor. Selahaddin-i Eyyubi'nin yapmaya çalıştığı üçüncü bir aşama ise Müslümanlar arasında ittihattan, Kudüs'ün fethinden sonra haçlıların Ortadoğu'dan atılması olacaktır. Bunu da kısmen gerçekleştirecektir. Dolayısıyla Selahaddin-i Eyyubi ile beraber buranın bir İslam beldesi haline geldiğini görmek mümkün. Daha sonraki yıllarda Memlük idaresi altında kalacaktır. Akabinde Osmanlı devletinde Yavuz Sultan Selim döneminde bir ittihadı İslam gerçekleşecek ve burası Osmanlı idaresine bağlanacak. Osmanlılar döneminde de Kudüs, üzerine titrenen bir alan olmuştur. Abdülhamit dönemine kadar Osmanlı idaresinin tam hâkim olduğu dönemler olacaktır."
"Osmanlı'nın tökezlemesiyle beraber Yahudi devleti kuruldu"
Birinci Dünya Savaşı'nda ihtilaf devletlerinin yanında yer alarak, Çanakkale cephesinde İngilizlerle birlikte olan Yahudilerin, bunun karşılığını Balfour Deklarasyonu'nda Filistin topraklarında Yahudi devletinin kurulmasıyla ilgili kararla aldıklarını anlatan Bozan, "Ortadoğu'da bütün kabilelere girip çıkarak onları kendi içlerinde bölmeye çalışan Lawrence, Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli hadisesinin 'Kudüs'ün işgali' olduğunu söyler. Hristiyanlar için önemli olduğunu dile getirir. Ama aynı hassasiyetin, ortak duygunun bugün Müslümanlar tarafından idrak edilmediğini düşünüyoruz. 1948'den beri işgal durumu devam ediyor ve Osmanlı'nın tökezlemesiyle beraber Yahudi devletinin kurulduğunu görüyoruz. Osmanlı devleti yıkılmasaydı Yahudi devleti kurulmazdı. Onun önündeki en büyük engel Osmanlı'yı görmüştür. Osmanlı'yı yıkanların en önemli paydaşlarından birinin Yahudiler olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Tepkiler bireysel olduğunda bir şey ifade etmeyecektir"
Bozan, "Amerika Başkanı, Kudüs'ü israilin başkenti ilan etti. Bunun üzerine İslam dünyasından yükselen tepkiler var. Bu tepkiler bireysel olduğunda bir şey ifade etmeyecektir. Trump'ın verdiği karar, güç ve kabadayılık açısından bir anlam ifade ediyor. Bu gücü bozacak olan Müslümanların ittihadı olması gerekiyor. Cumhurbaşkanının çağrısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı toplandı ve 57 ülkenin katılmasıyla çok önemli bir karar alınmış oldu. Bu karar belki beklenen bir karar değildi. Ciddi sonuçları olacak bir karardır. Ben bu sonucun Müslümanların vahdeti açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Kısa vadede Müslümanlar sıkıntı yaşayacaktır ama alınan kararın Müslümanların ittihadına vesile olacağını düşünüyorum. Bu birlikteliğin arkasında durulursa bunu imzalayan Amerika da olsa bir karşılığı olmayacaktır." şeklinde konuştu.
"Müslümanların birlikteliği Kudüs'ün özgürlüğüne zemin hazırlayacak"
"Bugün birçok İslam ülkesinin kendi arasında bir mezhep çatışmasına, etnik çatışmaya yönelten birtakım politikalara eğilmesi ve bu anlamda hatalara düşmesi Batı dünyasını, Amerika ve israili cesaretlendirmektir." ifadelerini kullanan Bozan, "Eğer Müslümanlar siyasi bir birliktelik oluşturursa ve bu birliktelik güç kazandırırsa bu güç, Kudüs'ün bağımsızlığına ya da özgürlüğüne zemin hazırlayacaktır. Akabinde karşımızda israil, Amerika, İngiltere ve Fransa da olsa tasını tarağını toparlayıp Ortadoğu'dan çekilecektir. Bu birliktelik sağlanmadığı sürece işgal Kudüs'te bitmeyecektir. Diğer çok güvende hissettiğimiz, 'Burası tarih boyunca işgal edilmemiş.' dediğimiz yerlerin de işgali uzak değildir. Bunun sadece toprak parçasının işgali gibi düşünülmemesi lazım. Zihinlerin de işgal edildiğini görüyoruz. Zihinleri işgalden temizlemek, ittihadı gerçekleştirmek ve Kudüs'ün kurtuluşuna vesile olmak, Batılı güçlerin Ortadoğu'dan çekilmesini sağlamaktır. Bu yapıldığı zaman sonuç alınır, yoksa arada bir basın açıklaması yaparak, slogan atarak bu işin biteceğini söylemek mümkün değildir. Uzun soluklu, gayretli, azmi, ısrarı, bilgiyi ve diplomasiyi gerektiren eylemlerin içerisinde olmamız gerekiyor." dedi.
"İsrail bugüne kadar BM'nin aldığı hiçbir kararı tanımamıştır"
Siyonistlerin, yıllardır kutsal yapıların altında arkeolojik kazılar yaptıklarını belirten Bozan, sözlerini şöyle tamamladı: "Yahudi izler bulabilmek adına kutsal yapıların altında yıllardır arkeolojik kazılar yapılıyor. Bu arkeolojik kazılar yoluyla Yahudilere ait yapılar bulmaya çalışılıyor. Yarın bunlar çıkıp, 'Filistin'in yanı sıra Suriye'de, belki Mekke ve Medine'de de Yahudiler vardı. Burada onlara ait yapılar var.' diyeceklerdir. Bu sefer oraya yerleşmeye çalışacaklardır. Bunun sonu yok çünkü Arz-ı Mev'ud düşüncesi bunlarda söz konusu. Bu, onlar için önemli bir hedeftir. Dolayısıyla adamların yaptıkları, kendi sapkın inanışlarının bir esasıdır. Bu sadece Kudüs'ün bir bölümünün işgali değildir. Zaten defakto bir işgal var burada ama bu burada kalmayacak, devam edecektir. Diğer kalelerin de düşmesi söz konusudur. Çünkü Müslümanların zayıflığını gören bir avuç israil bugüne kadar Birleşmiş Milletlerin almış olduğu hiçbir kararı tanımamıştır. Müslümanların bu halini gören zaten İslam beldelerini işgal etmek için can atar. Yani siyasi parçalanmışlık, ekonomik güçsüzlük, teknolojik yetersizlik, mezhep ve etnik ayrışmalar Batı'nın ve israilin işgalini kabartıyor." (Emrah Deniz, Mehmet Çelik - İLKHA)