"Arap Baharı" hayal kırıklığı
Tunus’ta 23 yıllık Zeynel Abidin bin Ali yönetimine son veren ve kısa sürede Ortadoğu ile Kuzey Afrika coğrafyasındaki birçok ülkeyi etkisi altına alan “Arap Baharı” sürecinin sembol isimleri, aradan geçen 6 yılın ardından “hayal kırıklığı” yaşadıklarını söyledi.
Devrimden önce kendi halinde insanlar iken 2010’un son günlerinde Muhammed Buazizi isimli üniversite mezunu bir seyyar satıcının tezgâhına el konulması üzerine kendisini yakmasıyla başlayan devrim sürecinde, kendilerini dünyanın kaderini değiştiren olayların merkezinde bulan Ahmed el-Hafnavi, Lina bin Mehni, Riyad el-Kabi ve Emanullah el-Mansuri o günleri, yaşadıklarını, duygularını ve bugün gelinen noktada neler düşündüklerini anlattı.
‘Arap Baharı’ diye adlandırılan sürecin beşiği Tunus’ta, büyük değişikliklerin yaşandığı günlerde devrimin sembol yüzleri haline gelen bu isimler, “ülkenin hâlihazırdaki durumu nedeniyle hayal kırıklıkları yaşadıklarını, ancak inançlarını yitirmediklerini” ifade etti.
“UMUTLAR HAYAL KIRIKLIĞI OLDU”
Tunus devriminde etkili bir diğer blog yazarı Riyad el-Kalbi ise devrim günlerinde yaşadığı coşkunun yerini şu an hayal kırıklığı aldığını ifade etti. Kalbi, “Zihnimde devrime dair güzel hatıralar var. Şu ana ait ise hayal kırıklığı” dedi. Kalbi, şunları söyledi: “6 yıl öncesine göre bugün durum daha farklı. Artık devrimciler ile baskıcı rejim arasında çekişme yok. Bugün ise halihazırdaki rejimin bir parçası olan siyasi ve ideolojik taraflar var. Başka bir türün yönetimle çekişmesine tanık oluyoruz.” Gazeteci ve blog yazarı Emanullah el-Mansuri de devrimci gençlerin siyasetten uzak tutulduğunu kaydetti ve, “Gençlerin hayalleri ve konuşmaları parti masalarındaki siyasi projelerle uyuşmadı” dedi. Mansuri, “Söz konusu durum öfke, hayal kırıklığı ve siyasetten soğumaya neden oldu” diye konuştu. Mansuri, Susa kentindeki çatışmaları unutamadığını belirterek, Kasrin’de bir günde 13 gencin öldüğü haberini aldığında yaşadığı üzüntünün ise tarifsiz olduğunu anlattı.
BAHAR DEDİKLERİ ŞEY BAŞLARA AKLAR DÜŞÜRDÜ
Tunus’ta henüz olayların tüm sıcaklığıyla devam ettiği günlerde elini ağarmış saçlarına götürerek, mahzun ama bir o kadar da umutlu bir yüz ifadesiyle söylediği, “Tunus’un gençleri! Bizim bu ülkeye veremediğimizi sizin verebilme fırsatınız var. Çünkü bu tarihi an için başımıza aklar düştü” sözleriyle sadece Tunus’ta değil pek çok Arap ülkesinde milyonların kalbini titreten Ahmed el-Hafnavi, “Bu cümleleri 15 Ocak 2011’de, Bin Ali’nin devrildiği günün ertesinde kurmuştum” dedi.
Dünü ve bugünüyle devrimi değerlendiren Hafnavi şunları belirtti:
“Sadece özgürlük için sokaklara çıkmıştık. Halk yıllardır zor toplumsal ve ekonomik şartlar altında eziliyordu. Bugüne geldiğimizde devrimin hedeflerinin ve kazanımlarının gerçekleşmediğini görüyoruz. Halk hâlâ siyasi ve ekonomik krizlerin ortasında.”
İnsan hakları aktivisti ve blog yazarı Lina bin Mehni ise Tunus’taki devrim yürüyüşünün hâlâ devam ettiğini, yaşanan gel-gitlerin bazı kesimlerde ümitsizliğe yol açtığını, bu yüzden geri çekilenler olduğunu, bazılarının ise bu süreçte siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına katıldığını anlattı.
Mehni, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devrimden beklentiler büyüktü. Ama içinde bulunduğumuz durum da zor, 6 yılda bu hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığının farkındayız. Dünyadaki devrimlerin tarihine bakıldığında devrimcilerin taleplerinin gerçekleşmesinin on yıllar aldığını görüyoruz.” (AA)